enky
Forum Üyesi
- Katılım
- 15 Mar 2022
- Mesajlar
- 2,800
- Puanları
- 1
Dışişleri Bakanlığı, iddiaların mesnetsiz ve haksız olduğunu söyleyerek “Müzakere fasılları önündeki engelleri kaldırmayan AB’nin siyasal sistemimize, siyasetçi ve yöneticilerimize, ülkemizdeki temel hak ve özgürlükler ile bazı yargı kararlarına ve terörle mücadelemize yönelik haksız iddialarını tümüyle reddediyoruz” dedi.
Bu yazıyı yazdığım sırada, sansür yasası Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde AKP ve MHP üyelerin oylarıyla Meclis’ten geçti.
İddiaların “mesnetsiz”liği, dezenformasyon yani yanlış bilgiye karşı önlemler altında sunulan bu sansür yasasını onaylamakla mı kanıtlanmış oldu şimdi?
Avrupa Birliği’nin “Türkiye’de demokratik kurumların işleyişinde ciddi yetersizlikler var” diye başlayan raporunda şu noktalar öne çıkıyor:
. Olağanüstü Hal Yasası 2018 yılında kaldırılmış olmasına rağmen, yasa ile hükümet yetkililerine tanınan yetkiler devam etti.
. Parlamenterler aleyhine açılan davalar, seçim ve siyasi partilerle ilgili yasalar sorunlu, muhalif partilerin belediye başkanlarına baskı yapılıyor. Güneydoğu Anadolu’da yerel demokrasi ciddi biçimde engellendi.
. Hükümetin terörizme karşı mücadele hakkı vardır ama bu hukuk devleti çerçevesinde, insan hakları ve temel özgürlüklere uygun olmalı.
. Sivil toplum örgütleri ve ifade özgürlükleri üzerindeki baskılar sürdü.
. Kamu Yönetimi’nin şeffaflık ve hesap verilebilirliğini sağlayacak reformlar yapılmadı.
YARGI BAĞIMSIZLIĞI SORGULANDI
Raporda, Yargı sisteminde 2016’dan beri süren gerilemenin sürdüğü, yargı bağımsızlığının olmamasının, yargıç ve savcılar üzerindeki baskıların Avrupa Birliği Komisyonu açısından “endişe verici olduğu” vurgulanırken, yolsuzluklara karşı ciddi önlemler alınmadığı, suç örgütleri ve kara para ile ilgili yasal düzenlemelerin yeterli olmadığı belirtiliyor.
Türkiye’nin, Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala davalarında görüldüğü gibi Avrupa İnsan Hakları Konvansiyonu’na ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uymadığı gerekçesiyle Avrupa Konseyi’nin 2022 Şubat ayında aldığı karar uyarınca “ihlal süreci”nin başladığına dikkat çekiliyor.
Bunun anlamını da izah ediyor, “Bu, Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nin üyesi olarak altında imzası bulunan insan hakları ve temel özgürlükler standartlarından uzaklaştığının kanıtıdır.”
İLERLEME RAPORUNDA GERİLEME VURGUSU
Avrupa Birliği’nin 2022 İlerleme Raporunda gerileme vurgusu dikkat çekiyor.
İfade özgürlüğü, toplanma özgürlüğü, basın özgürlüğü sivil toplum örgütleri ve insan hakları savunucuları, yazarlar, muhalif politikacılar, öğrenciler, sanatçılar ve sosyal medya kullanıcıları, azınlıklar, Romanlar ve lgbt+1 bireylerin özgürlüklerinin “gerilediği” ni not ediyor rapor.
Bu yazıyı yazdığım sırada, sansür yasası Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde AKP ve MHP üyelerin oylarıyla Meclis’ten geçti.
İddiaların “mesnetsiz”liği, dezenformasyon yani yanlış bilgiye karşı önlemler altında sunulan bu sansür yasasını onaylamakla mı kanıtlanmış oldu şimdi?
Avrupa Birliği’nin “Türkiye’de demokratik kurumların işleyişinde ciddi yetersizlikler var” diye başlayan raporunda şu noktalar öne çıkıyor:
. Olağanüstü Hal Yasası 2018 yılında kaldırılmış olmasına rağmen, yasa ile hükümet yetkililerine tanınan yetkiler devam etti.
. Parlamenterler aleyhine açılan davalar, seçim ve siyasi partilerle ilgili yasalar sorunlu, muhalif partilerin belediye başkanlarına baskı yapılıyor. Güneydoğu Anadolu’da yerel demokrasi ciddi biçimde engellendi.
. Hükümetin terörizme karşı mücadele hakkı vardır ama bu hukuk devleti çerçevesinde, insan hakları ve temel özgürlüklere uygun olmalı.
. Sivil toplum örgütleri ve ifade özgürlükleri üzerindeki baskılar sürdü.
. Kamu Yönetimi’nin şeffaflık ve hesap verilebilirliğini sağlayacak reformlar yapılmadı.
YARGI BAĞIMSIZLIĞI SORGULANDI
Raporda, Yargı sisteminde 2016’dan beri süren gerilemenin sürdüğü, yargı bağımsızlığının olmamasının, yargıç ve savcılar üzerindeki baskıların Avrupa Birliği Komisyonu açısından “endişe verici olduğu” vurgulanırken, yolsuzluklara karşı ciddi önlemler alınmadığı, suç örgütleri ve kara para ile ilgili yasal düzenlemelerin yeterli olmadığı belirtiliyor.
Türkiye’nin, Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala davalarında görüldüğü gibi Avrupa İnsan Hakları Konvansiyonu’na ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uymadığı gerekçesiyle Avrupa Konseyi’nin 2022 Şubat ayında aldığı karar uyarınca “ihlal süreci”nin başladığına dikkat çekiliyor.
Bunun anlamını da izah ediyor, “Bu, Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nin üyesi olarak altında imzası bulunan insan hakları ve temel özgürlükler standartlarından uzaklaştığının kanıtıdır.”
İLERLEME RAPORUNDA GERİLEME VURGUSU
Avrupa Birliği’nin 2022 İlerleme Raporunda gerileme vurgusu dikkat çekiyor.
İfade özgürlüğü, toplanma özgürlüğü, basın özgürlüğü sivil toplum örgütleri ve insan hakları savunucuları, yazarlar, muhalif politikacılar, öğrenciler, sanatçılar ve sosyal medya kullanıcıları, azınlıklar, Romanlar ve lgbt+1 bireylerin özgürlüklerinin “gerilediği” ni not ediyor rapor.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.