Atlantiğin öte yakası o kadar çabuk sevinmesin... Bu iş burada kesinlikle bitmez... Çünkü, Almanya ne İngiltere ve ne de Fransa. Almanya başka bir kalibreye sahip. Almanya bunun altında kalmaz.
***
Gerçi Atlantiğin öte yakası Corona Pandemisi`ne eklemlediği Ukrayna Savaşı`yla hem NATO`yu yeniden hayata döndürdü, hem Avrupa Birliği üyelerini askeri harcamalara daha fazla ortak etti ve hem de Avrupa Birliği`nin yeniden dizaynını şimdilik tamamladı... Zaten bunun sinyalini Brexit ile vermişti...
Almanya, Avrupa Birliği üyelerini de yanına alarak ayağa kalmaya ve Atlantiğin öte yakasından bağımsızlaşmaya çalışıyordu. Gergefte ipek halı dokur gibi dokuyordu Almanya özgürleşmesini, otonom olma sürecini... Rusya ile dostluk ilişkileri kuruluyor, Çin`de büyük yatırımlar yapılıyor, ikinci ligin ileri gelen ülkeleri Brezilya, İran, Mısır ve Türkiye ile ilişkiler düzenleniyordu... Pazarı yeteri kadar geniş, nüfusu ABD`den daha fazla olan Avrupa Birliği`nin tek bir eksiği vardı: Avupa Birliği Ordusu. Fransa ile anlaşarak onu da inşa etmeye başlamıştı. Biraz fazla ileri gitmişti/ler...
Sivil havacılıkta dev adımlar atılmıştı. Boeing şirketinin ürettiği uçaklara rakip olan Airbus uçakları üretiliyordu. Hatta Almanya daha da ileri gitmiş ve feza çalışmalarına başlamıştı. Uzay çalışmalarına bir yandan AB olarak ve ayriyeten bir yandan da Almanya ve Fransa olarak milyarlarca Avrolar ayrılıyordu... İleri değil, çok ileri gitmişlerdi...
Tam da bu safhada büyük bir hata yapmıştı Avrupa Birliği daha doğrusu Almanya. Eğer zamanlaması iyi yapılarak Ukrayna ve Türkiye Avrupa Birliği`ne alınsaydı, alınabilseydi süreç başka türlü gelişebilirdi... Bu noktayı bir tarafa yazın lütfen. Bu noktanın önümüzdeki dönemde gündeme gelebileceğini düşünmek fazla uçuk mu olur acaba?
Atlantiğin öte yakası boş durur mu? Önce büyük Alman firmalarına cezalar... Ondan sonra gelsin Brexit... Peşinden NATO tartışması... Ve akabinde Ukrayna Savaşı... Gerisini biliyorsunuz.
***
Görünen o ki, bu iş burada bitmez. Almanya, AB`nin diğer üyelerini de yanına alarak ve de AB`ni genişleterek yeniden ayağa kalkmaya çalışacaktır. Günümüzün Dünya`sı bu saatten sonra, değil tek kutuplu Dünya olmayı, iki kutuplu Dünya bile olmaz, olamaz. Halihazırda Dünya`nın üç kutuplu olduğunu hepimiz biliyoruz: ABD, Rusya ve Çin. Bunun fazlası olur, azı olmaz. Avrupa Birliği, siz Almanya anlayın, ne yapar yapar, günün birinde ayağa kalkar... Diğer yandan Hindistan da dev adımlarla yol alıyor kutup olma, Dünya çapında aktör olma yolunda... Ama, bütün bunların olabilmesi için köşeli devlet adamları gerekli. Piyasadaki politikacılarla ol(a)maz gibi görünüyor. Ya da, en azından zor gibi görünüyor. Hep beraber göreceğiz.
***
Bu işin burada bitmeyeceği gayet açık. Almanya, II. Dünya Savaşı sonrası otonom olmak, olabilmek için birinci hamlesini iki Almanya`yı birleştirerek yaptı. Peşinden süreci Avrupa Birliği`ni genişleterek ve güçlendirerek devam ettirdi. Rusya ve Çin ile yakın ilişkiler kurdu...
Sağlam ve çok dengeli bir sanayi, ticaret ve hizmet sektörü üzerine inşa edilmiş olan Alman ekonomisi rekor üstüne rekor kırıyordu. İhracaat alanında sık sık Dünya birincisi oluyordu Almanya.
Son yıllarda Alman teknolojsi (IT, Kimya, Farmezi vb.) ve hizmet sektörü kendini hızla yeniliyordu. Bu alanda Alman üniversitelerinin yaptığı buluşlar özel sektörün hizmetine sunularak finans kapitalin önü açılıyordu iyiden iyiye... Önümüzdeki dönemde bu sürecin daha da hızlanabileceğini öngörebiliriz.
Politik alanda ise Yeşiller partisinin önü açılarak sisteme entegre ediliyor ve hükümete getiriliyor. Çevre konusunda zaten yapılması gereken reformlar yapılarak Yeşiller iyice cilalanıyor. Gelecek dönemde Şansölye Yeşiller partisinden çıkarsa şaşırmayalım. Ve de, terimi daha doğrusu söylemi Kaptan`dan (Attila İLHAN`dan) ödünç alarak söyleyelim,
***
Tam da bu noktada Türkiye ne yapacak diye düşünmeden edemiyor insan. Türkiye`de global finans kapital yerli işbirlikçilerinin desteğiyle hangi hazırlığın içerisinde dersiniz? Toplum mühendisliği ne derece başarılı olacak? Acaba yakın(lar)da görebilecek miyiz?
***
Gerçi Atlantiğin öte yakası Corona Pandemisi`ne eklemlediği Ukrayna Savaşı`yla hem NATO`yu yeniden hayata döndürdü, hem Avrupa Birliği üyelerini askeri harcamalara daha fazla ortak etti ve hem de Avrupa Birliği`nin yeniden dizaynını şimdilik tamamladı... Zaten bunun sinyalini Brexit ile vermişti...
Almanya, Avrupa Birliği üyelerini de yanına alarak ayağa kalmaya ve Atlantiğin öte yakasından bağımsızlaşmaya çalışıyordu. Gergefte ipek halı dokur gibi dokuyordu Almanya özgürleşmesini, otonom olma sürecini... Rusya ile dostluk ilişkileri kuruluyor, Çin`de büyük yatırımlar yapılıyor, ikinci ligin ileri gelen ülkeleri Brezilya, İran, Mısır ve Türkiye ile ilişkiler düzenleniyordu... Pazarı yeteri kadar geniş, nüfusu ABD`den daha fazla olan Avrupa Birliği`nin tek bir eksiği vardı: Avupa Birliği Ordusu. Fransa ile anlaşarak onu da inşa etmeye başlamıştı. Biraz fazla ileri gitmişti/ler...
Sivil havacılıkta dev adımlar atılmıştı. Boeing şirketinin ürettiği uçaklara rakip olan Airbus uçakları üretiliyordu. Hatta Almanya daha da ileri gitmiş ve feza çalışmalarına başlamıştı. Uzay çalışmalarına bir yandan AB olarak ve ayriyeten bir yandan da Almanya ve Fransa olarak milyarlarca Avrolar ayrılıyordu... İleri değil, çok ileri gitmişlerdi...
Tam da bu safhada büyük bir hata yapmıştı Avrupa Birliği daha doğrusu Almanya. Eğer zamanlaması iyi yapılarak Ukrayna ve Türkiye Avrupa Birliği`ne alınsaydı, alınabilseydi süreç başka türlü gelişebilirdi... Bu noktayı bir tarafa yazın lütfen. Bu noktanın önümüzdeki dönemde gündeme gelebileceğini düşünmek fazla uçuk mu olur acaba?
Atlantiğin öte yakası boş durur mu? Önce büyük Alman firmalarına cezalar... Ondan sonra gelsin Brexit... Peşinden NATO tartışması... Ve akabinde Ukrayna Savaşı... Gerisini biliyorsunuz.
***
Görünen o ki, bu iş burada bitmez. Almanya, AB`nin diğer üyelerini de yanına alarak ve de AB`ni genişleterek yeniden ayağa kalkmaya çalışacaktır. Günümüzün Dünya`sı bu saatten sonra, değil tek kutuplu Dünya olmayı, iki kutuplu Dünya bile olmaz, olamaz. Halihazırda Dünya`nın üç kutuplu olduğunu hepimiz biliyoruz: ABD, Rusya ve Çin. Bunun fazlası olur, azı olmaz. Avrupa Birliği, siz Almanya anlayın, ne yapar yapar, günün birinde ayağa kalkar... Diğer yandan Hindistan da dev adımlarla yol alıyor kutup olma, Dünya çapında aktör olma yolunda... Ama, bütün bunların olabilmesi için köşeli devlet adamları gerekli. Piyasadaki politikacılarla ol(a)maz gibi görünüyor. Ya da, en azından zor gibi görünüyor. Hep beraber göreceğiz.
***
Bu işin burada bitmeyeceği gayet açık. Almanya, II. Dünya Savaşı sonrası otonom olmak, olabilmek için birinci hamlesini iki Almanya`yı birleştirerek yaptı. Peşinden süreci Avrupa Birliği`ni genişleterek ve güçlendirerek devam ettirdi. Rusya ve Çin ile yakın ilişkiler kurdu...
Sağlam ve çok dengeli bir sanayi, ticaret ve hizmet sektörü üzerine inşa edilmiş olan Alman ekonomisi rekor üstüne rekor kırıyordu. İhracaat alanında sık sık Dünya birincisi oluyordu Almanya.
Son yıllarda Alman teknolojsi (IT, Kimya, Farmezi vb.) ve hizmet sektörü kendini hızla yeniliyordu. Bu alanda Alman üniversitelerinin yaptığı buluşlar özel sektörün hizmetine sunularak finans kapitalin önü açılıyordu iyiden iyiye... Önümüzdeki dönemde bu sürecin daha da hızlanabileceğini öngörebiliriz.
Politik alanda ise Yeşiller partisinin önü açılarak sisteme entegre ediliyor ve hükümete getiriliyor. Çevre konusunda zaten yapılması gereken reformlar yapılarak Yeşiller iyice cilalanıyor. Gelecek dönemde Şansölye Yeşiller partisinden çıkarsa şaşırmayalım. Ve de, terimi daha doğrusu söylemi Kaptan`dan (Attila İLHAN`dan) ödünç alarak söyleyelim,
bunu sinek pislemedik bir yere yazın,
diyelim.***
Tam da bu noktada Türkiye ne yapacak diye düşünmeden edemiyor insan. Türkiye`de global finans kapital yerli işbirlikçilerinin desteğiyle hangi hazırlığın içerisinde dersiniz? Toplum mühendisliği ne derece başarılı olacak? Acaba yakın(lar)da görebilecek miyiz?