Big
Forum Üyesi
- Katılım
- 18 Eki 2022
- Mesajlar
- 1,811
- Puanları
- 0
Çin Komünist Partisi Merkezi Komitesi 18 Temmuz 2024 de partinin 20. Ulusal Kongresinde alınan kararları hayata geçirmek için reformların derinleştirilmesi ve ülkenin modernizasyonu için kolları sıvarken, Xi Jinping hemen akabinde El Fetih ve Hamas ile birlikte 14 Filistinli grubu [1] Beijing’de buluşturdu. Bu girişim Abraham normalleşme sürecini başlatarak Arap komşuları ile İsrail arasında üzerinde hala yürünen işlevsel köprüler kuran Trump’a karşı iyi bir misilleme. Eğer maya tutarsa bölgesel barışın tamamlayıcısı olabilir. Hem gizli rekabet, hem de iki ülke el ele verirse en derin sorunlara bile çözüm getirilebileceği mesajı. Şubat’ta toplanan Moskova zirvesinden sonra Nisan başında yeniden buluşan 14 kerameti kendinden menkul Filistinli liderin geçtiğimiz günlerde Beijing ’de bir araya gelmesi dünya kamuoyunun ilgisini ikinci kez üzerine Çin üzerine çekti. Çin istihbaratı, mutlaka geçmişte Türkiye, Cezayir ve Mısır’da yapılan zirvelerden neden sonuç alınamadığını incelemiş olmalı. Beijing zirvesinin önceki zirvelerden farkı acaba Çin’in uzlaşmazlıkların nabzına verilecek şerbetin sihirli formülünü bulmuş olmasından mı? Yoksa Orta Doğu’ya daha fazla ve kalıcı bir şekilde girmek için sahip olduğu motivasyon mu?
Beijing Zirvesinin Perde Gerisi
Dar bir coğrafyada 14 parçaya bölünmüş, birbirine püften nedenlerle rakip, hep çekişmeli ve çatışmalı Filistinliler şimdi Beijing rüzgârının ittirmesiyle “kapsamlı ulusal birlik"(Comprehensive National Unity)ten söz ediyor ve bir “ulusal birlik hükümeti” kurmaya hazırlanıyor. Hiziplerin başında bulunanlar egolarını toprağa gömüp birlik olacak, kendi aralarında uzlaştıktan sonra Filistin Kurtuluş Örgütü (PLO) şemsiyesi altında, İsrail ile iki devletli çözüm için müzakere masasına geri dönecek. İnce bir ayrıntıya dikkat çekmek isterim. Filistin Otoritesi(PA) herhalde Mahmut Abbas ile özdeşleştiği için yeniden Filistin Kurtuluş Örgütü kimliğine vurgu var. Çin iki günlük bir zirvede her şeyi sıfırdan başlatıp uzlaşmayı nasıl başardı? Kadim topraklara nüfuz ederek oradan Doğu Akdeniz’e açılmak için bu hizip liderlerine ne vaat etti ve karşılığında ne alacak? İsrail’in uzlaşmaz tutumuna rağmen, Kudüs’ün Filistin devletinin başşehri olması ve Filistinli mültecilerin topraklarına geri dönmesi garantisini nasıl verdi? Yoksa göstermelik arabuluculuk yarışına şimdi en çözümsüz sorunlardan birine el atarak bir de Çin mi katıldı? Ama gerçek olan Çin’in bunu “büyük devlet” rolü ile siyasi bir zafer malzemesi için kullanmaya karar vermesi. Filistin meselesi kaç barış girişimini düş kırıklığına uğrattı ve bu süreçlerde kaç yol haritası eskitti! Beijing süreçlerinin başarılı olması için bağımsız Filistin’in kuruluş sürecinde de Çin etkili olacağa benzer. Bu amaçla Filistin’e kalkınma modeli ve kaynak sağlamaya hazırlanıyor olmalı. Ama aynı Çin, özel statülü bir devlet olan Tayvan’ın bağımsız kimliğine saygılı değil.
Danışıklı Döğüş mü?
Şimdi Çin yönetiminin hedefi 2035 yılına kadar etnik fark gözetmeksizin ülke sınırları içinde insanların yaşam kalitesinin eşitlik ilkeleri ile bağdaştırılarak yükseltilmesi. Sosyal güvenlik, adil gelir dağlımı, eşit işe eşit ödeme, beceri ve yeteneğe göre yükselme fırsatı, temel kamu hizmetlerinin modernleştirilmesi ve kullanıcı odaklı hale getirilmesi, hizmetlere erişimde kolaylık, ana hedefin tamamlayıcı unsurları. Tabii sorunlar kolay çözülmüyor. Umut veriliyor, hoşnutsuzlukların, şikâyetlerin yatışması sağlanıyor. Çin’in önce evinin içini çağdaş koşullara göre yeniden düzenlemesi önemli. Bu nedenle Filistin’e yön vermeye karalı gözüken Çin, henüz dibine yeterince ışık vermeyen bir mum. Japonya ile iki-üç kayalık üzerinden devam eden sürtüşmeler kâh donduruluyor, kâh eritilip, yeniden sofraya konuluyor. Hindistan ile Tibet çekişmesi de aynı durumda. Çin denizinde yarattığı fırtına ise Tayvan ve Singapur gibi yüksek refah düzeyini demokrasi ile yakalamış olan ada devletlerine tehdit. Çin henüz açık savaşa niyetli değil. Ama Tayvan’ın ana karanın doğal uzantısı olduğu ısrarından geri adım atmıyor. Şimdilik Çin Denizinde gövde gösterileri ile yetiniyor. Ama Tayvan’ın ilhakını kültür devriminin 100. yılı takvimine bağlayan Çin yönetimi bağımsız Filistin devleti kuruluşuna umut oluyor. İsrail’e bağımsız Filistin talkını veren Çin, Tayvan’ı, salkım gibi yutmaya dünden hazır. Birinin ak dediğine, diğeri kara diyen Filistinliler, Tayvan’ın kendini yönetme hakkını elinden almaya hazırlanan Çin’e nasıl güveniyor? Bu acaba Filistinlileri oyalama taktiği mi? Bu yolla başat güç olan İsrail’den Gaza Marine doğal gaz kuyularının ihalesini alabilir mi?
Çatışma Çözümü Yeteneği ve Gücü Varsa
Çin geçen yıl ezeli iki düşman İran ve Suudi Arabistan’ı masaya oturtmayı başardı. Aralarında diplomatik ve ticari ilişkilerin başlamasını sağlayarak Orta Doğu’daki ilk arabuluculuk sınavından başarıyla geçti. Şimdi Filistinlileri bir araya getirerek yaptığı arabuluculuk Beijing ’in Ortadoğu'daki siyasi gücünün tahkimi. Bu girişimle gerçekten tüm Filistinlileri temsil edecek bir Filistin Ulusal Birlik Hükümeti kurulur ve yaşatılabilirse bu Çin’e bölgede yeni bir yer kazandıracak. Hele Ulusal Birlik Hükümeti Gazze ve Batı Şeria'daki Filistin halkının günlük dertlerini çözer, güvenliklerini sağlar, onlara gelecek umudu verirse bu mucize olur. Başlarına yıkılan şehirleri yeniden kurmayı başarması hayaline cihan değer İş ki alt yapı, üst yapı açısından yeniden yapılanma faaliyetlerinde Çin paydaş olsun, gerekli finansmanı, bilgi ve teknolojiyi sağlasın. Şimdi ateşkes sürecinde Çin belki sadece gölgesiyle var. Ama tabii Çin’den asıl beklenti, kalıcı ateşkes sağlanabilirse İsrail ve Filistin arasındaki niceliksel ve niteliksel uçurumu doldurmaya katkıda bulunması. Buna fiziki alt yapı kadar, eğitim ve teknoloji açığını kapaması dâhil. Her fethettiği kale Çin ile ilgili yeni bir beklenti yaratacağa benzer. Çin’in neden Rusya ve Ukrayna’yı adil bir ateş kes anlaşmasına yönlendiremediği bilmece değil. Kıbrıs konusuna da hiç girmemesi anlaşılabilir. Ama Kuzey Kore’yi dünyaya tehdit olmaktan vaz geçirip Güney Kore ile barışa ikna edebilseydi bu Çin için önce arka bahçesindeki çatışma çözümü başarısı olurdu.
Beijing Zirvesinin Perde Gerisi
Dar bir coğrafyada 14 parçaya bölünmüş, birbirine püften nedenlerle rakip, hep çekişmeli ve çatışmalı Filistinliler şimdi Beijing rüzgârının ittirmesiyle “kapsamlı ulusal birlik"(Comprehensive National Unity)ten söz ediyor ve bir “ulusal birlik hükümeti” kurmaya hazırlanıyor. Hiziplerin başında bulunanlar egolarını toprağa gömüp birlik olacak, kendi aralarında uzlaştıktan sonra Filistin Kurtuluş Örgütü (PLO) şemsiyesi altında, İsrail ile iki devletli çözüm için müzakere masasına geri dönecek. İnce bir ayrıntıya dikkat çekmek isterim. Filistin Otoritesi(PA) herhalde Mahmut Abbas ile özdeşleştiği için yeniden Filistin Kurtuluş Örgütü kimliğine vurgu var. Çin iki günlük bir zirvede her şeyi sıfırdan başlatıp uzlaşmayı nasıl başardı? Kadim topraklara nüfuz ederek oradan Doğu Akdeniz’e açılmak için bu hizip liderlerine ne vaat etti ve karşılığında ne alacak? İsrail’in uzlaşmaz tutumuna rağmen, Kudüs’ün Filistin devletinin başşehri olması ve Filistinli mültecilerin topraklarına geri dönmesi garantisini nasıl verdi? Yoksa göstermelik arabuluculuk yarışına şimdi en çözümsüz sorunlardan birine el atarak bir de Çin mi katıldı? Ama gerçek olan Çin’in bunu “büyük devlet” rolü ile siyasi bir zafer malzemesi için kullanmaya karar vermesi. Filistin meselesi kaç barış girişimini düş kırıklığına uğrattı ve bu süreçlerde kaç yol haritası eskitti! Beijing süreçlerinin başarılı olması için bağımsız Filistin’in kuruluş sürecinde de Çin etkili olacağa benzer. Bu amaçla Filistin’e kalkınma modeli ve kaynak sağlamaya hazırlanıyor olmalı. Ama aynı Çin, özel statülü bir devlet olan Tayvan’ın bağımsız kimliğine saygılı değil.
Danışıklı Döğüş mü?
Şimdi Çin yönetiminin hedefi 2035 yılına kadar etnik fark gözetmeksizin ülke sınırları içinde insanların yaşam kalitesinin eşitlik ilkeleri ile bağdaştırılarak yükseltilmesi. Sosyal güvenlik, adil gelir dağlımı, eşit işe eşit ödeme, beceri ve yeteneğe göre yükselme fırsatı, temel kamu hizmetlerinin modernleştirilmesi ve kullanıcı odaklı hale getirilmesi, hizmetlere erişimde kolaylık, ana hedefin tamamlayıcı unsurları. Tabii sorunlar kolay çözülmüyor. Umut veriliyor, hoşnutsuzlukların, şikâyetlerin yatışması sağlanıyor. Çin’in önce evinin içini çağdaş koşullara göre yeniden düzenlemesi önemli. Bu nedenle Filistin’e yön vermeye karalı gözüken Çin, henüz dibine yeterince ışık vermeyen bir mum. Japonya ile iki-üç kayalık üzerinden devam eden sürtüşmeler kâh donduruluyor, kâh eritilip, yeniden sofraya konuluyor. Hindistan ile Tibet çekişmesi de aynı durumda. Çin denizinde yarattığı fırtına ise Tayvan ve Singapur gibi yüksek refah düzeyini demokrasi ile yakalamış olan ada devletlerine tehdit. Çin henüz açık savaşa niyetli değil. Ama Tayvan’ın ana karanın doğal uzantısı olduğu ısrarından geri adım atmıyor. Şimdilik Çin Denizinde gövde gösterileri ile yetiniyor. Ama Tayvan’ın ilhakını kültür devriminin 100. yılı takvimine bağlayan Çin yönetimi bağımsız Filistin devleti kuruluşuna umut oluyor. İsrail’e bağımsız Filistin talkını veren Çin, Tayvan’ı, salkım gibi yutmaya dünden hazır. Birinin ak dediğine, diğeri kara diyen Filistinliler, Tayvan’ın kendini yönetme hakkını elinden almaya hazırlanan Çin’e nasıl güveniyor? Bu acaba Filistinlileri oyalama taktiği mi? Bu yolla başat güç olan İsrail’den Gaza Marine doğal gaz kuyularının ihalesini alabilir mi?
Çatışma Çözümü Yeteneği ve Gücü Varsa
Çin geçen yıl ezeli iki düşman İran ve Suudi Arabistan’ı masaya oturtmayı başardı. Aralarında diplomatik ve ticari ilişkilerin başlamasını sağlayarak Orta Doğu’daki ilk arabuluculuk sınavından başarıyla geçti. Şimdi Filistinlileri bir araya getirerek yaptığı arabuluculuk Beijing ’in Ortadoğu'daki siyasi gücünün tahkimi. Bu girişimle gerçekten tüm Filistinlileri temsil edecek bir Filistin Ulusal Birlik Hükümeti kurulur ve yaşatılabilirse bu Çin’e bölgede yeni bir yer kazandıracak. Hele Ulusal Birlik Hükümeti Gazze ve Batı Şeria'daki Filistin halkının günlük dertlerini çözer, güvenliklerini sağlar, onlara gelecek umudu verirse bu mucize olur. Başlarına yıkılan şehirleri yeniden kurmayı başarması hayaline cihan değer İş ki alt yapı, üst yapı açısından yeniden yapılanma faaliyetlerinde Çin paydaş olsun, gerekli finansmanı, bilgi ve teknolojiyi sağlasın. Şimdi ateşkes sürecinde Çin belki sadece gölgesiyle var. Ama tabii Çin’den asıl beklenti, kalıcı ateşkes sağlanabilirse İsrail ve Filistin arasındaki niceliksel ve niteliksel uçurumu doldurmaya katkıda bulunması. Buna fiziki alt yapı kadar, eğitim ve teknoloji açığını kapaması dâhil. Her fethettiği kale Çin ile ilgili yeni bir beklenti yaratacağa benzer. Çin’in neden Rusya ve Ukrayna’yı adil bir ateş kes anlaşmasına yönlendiremediği bilmece değil. Kıbrıs konusuna da hiç girmemesi anlaşılabilir. Ama Kuzey Kore’yi dünyaya tehdit olmaktan vaz geçirip Güney Kore ile barışa ikna edebilseydi bu Çin için önce arka bahçesindeki çatışma çözümü başarısı olurdu.
[1] Bu örgütler El Fetih (Filistin Kurtuluş Örgütü), Hamas, İslami Cihat, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, Filistin Demokratik Kurtuluş Cephesi, Filistin Halk Partisi, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi Genel Komutanlığı, Filistin Demokratik Birlik (FIDA), Filistin Kurtuluş Cephesi, Arap Kurtuluş Cephesi, Filistin Arap Cephesi ve Halk Kurtuluş Savaşçıları (Kuvvetler).
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.