Big
Forum Üyesi
- Katılım
- 18 Eki 2022
- Mesajlar
- 1,811
- Puanları
- 0
Dünya tam bir değişim-dönüşüm halinde. Hem tarihi ve yapısal dönüşümler söz konusu ve hem de biyolojik... Hem sosyolojik değişim ve dönüşüm söz konusu ve hem de psikolojik ve seksolojik...
***
Çevre sorunları, iklim değişikliği ve bunların sonuçları korkutucu boyutlarda...
Göç, göçmenler, sığınmacılar ve mülteciler dalgası adeta bir kavimler göçüne dönüşmek üzere...
Her iki sorun da kalıcı ve çözümü uzun vadeli sorunlar...
***
Bu dünyadaki bütün ülkeleri ilgilendiren iki çok büyük soruna ilave olarak her ülkenin kendine has sorunları var. Bazı ülkelerin nüfusu azalıyor ve kara kara düşünüyorlar. Örneğin Rusya. Bazı ülkeler ise hızla artan nüfusla nasıl başedebileceklerini bilemiyorlar... Özellikle de Afrika ve Uzakdoğu ülkeleri. Bazı ülkeler ise hızla yaşlanan bir toplumu nasıl idare edebileceklerini planlamaya çalışıyorlar. İtalya ve Almanya gibi.
***
Yeni bir dünya düzeni kurulmaya çalışılıyor... Oyun kurucular sistemi tam istedikleri gibi değiştirip dönüştüremiyorlar... Adeta motorun dişlileri arasına kum kaçmış...
ABD`ni, Rusya`yı ve Çin`i anladık da şu Avrupa Birliği´ne ne oluyor? Hindistan`a ne oluyor? O kadar kolay değil bu işler... Ama, Atlantiğin öte yakası ısrarını sürdürüyor...
***
Teknolojik gelişmeler baş döndürücü bir hızla yol alıyor... Umarım KI/Yapay Zeka umduğumuz gibi sadece yararlı olur insanoğluna... Ya zararlı yanları ağır basarsa?
***
Ya şu küçük küçük ölçeklerde devam eden savaşlara ne demeli? Galiba hep devam edecek gibi. Silah tekelleri silah üretip satmak durumunda... SIPRI Raporu`na göre silah üretimi hızla artıyor. Silah üreten ülkelerin sayısı da...
***
Ya şu yeni yeni hastalıklara, pandemilere/salgınlara ne demeli? Nasıl kontrol altına alınabilecek? Ya da bu konulara kimler hakim olacak? Hakim olanlar bu süreçleri nasıl yönlendirecek?
Çok ilginç, yeni hastalıkların ilaçları oldukça kısa zamanda bulunuveriyor ne hikmetse...
***
Genelinde bütün ulusların birbirisini daha yakından tanımasına, bazı kalkınmakta olan ülkelerin gelir elde etmesine ve ırkçılığın azalmasına katkıda bulunan turizm sektörü nasıl evrilecek gelecekte? Bu da henüz bilinmiyor... Ama, belki bilenler vardır...
***
Gelin konuları somutlaştıralım.
Ulus devletler gitgide önemini kaybediyor. Bazı tekellerin değeri, yıllık bütçesi vb. bazı ülkeleri katlıyor... Bunlar kendiliğinden mi oluyor dersiniz?
Mikro milliyetçilik, mezhepler, tarikatlar pompalanıyor... Bunlar da kendiliğinden olmuyor elbette...
Toplum/insanlar cinsiyetsizleştiriliyor... Homoseksüellik ve lezbiyenlik ince ince pompalanıyor... Çocukların film seyrettiği saatlerde televizyonlarda oynatılan filmlerde iki erkeğin veya iki kadının yatakta seviştiği normalmiş gibi gösteriliyor... Ama bir sporcuya, üzerinde barış güvercini olan şapka taşıdığı için televizyon yasağı getiriliyor...
1980`lerde birden HIV/aids ortaya çıkıyor... İnsanların normal, alışılagelmiş seks yapması önleniyor... Varsa kondom yoksa kondom... Bu günlerde HIV mikrobu kapanların tedavisi göreceli de olsa yapılabiliyor, aids hastaları tedavi edilebiliyor... Tedavinin çok pahalı olduğunu söylemeye bile gerek yok. Tıpkı kanser tedavisi gibi. Kanser tedavisinin makul fiyata yapılan ülkeler de var... Örneğin Küba`da kanser tedavisi herkesin ödeyebileceği bir rakamla mümkün...
İnsanoğlu doğal seksiyonuyla ürüyor ve sayısı artıyordu. Elbette ki hastalıklar da vardı. Ama bunlar insanlığın sonunu getirmedi, getiremedi.
Birileri insanlığı inancıyla, alışkanlıklarıyla, beslenmesiyle, eğitimiyle ve kültürüyle formatlıyor... Hepimizi küp şeker gibi şekillendiriyor, kalıplıyor...
Cinsiyetsiz ve kimliksiz insanlardan oluşan bir toplum mu amaçlanıyor yoksa? Doğan, büyüyen, bol bol tüketen, üreten, emredilince savaşan insancıklar mı yani `
Hani bazı aklı evveller, Corona Pandemisi yoluyla insanlara aşı yoluyla bazı tehlikeli maddeler zikredildiğini iddia ediyorlardı ya... Hani bazı çok bilmişler insanlara çip takılacağını öne sürüyorlardı ya... Günümüzde bir insana çip takmak ve onun üzerinden işlem yapmak, baltayla ameliyat yapmak gibi bir şey olur. Geçin bütün bunları. Daha ince ve sonuç alıcı metodlar var. Örneğin ne yiyip içtiklerimize bakın. Gıdalarımızda hangi partiküller var acaba? Bu partiküllere dışardan müdahale edilebilir mi acaba? Ya da bu partiküller yönlendirilebilir mi dersiniz?..
1950`li yıllarda kalkınmakta olan ülkelerde, Atlantiğin öte yakası tarafından bağışlanıp dağıtılan yiyecek ve içecek maddelerini yanı sana yağını, süt tozunu dikkatinize sunarım...
Seyrettiğimiz filmlere, okuduğumuz kitaplara ve kafamıza mıh gibi çakılan reklamlara hiç girmeyelim... Modernite adı altında insanlara pazarlanan saçmalıklara da girmeyelim en iyisi...
***
Yazımı büyük Türk şairi Nazım HİKMET`in bir şiiriyle bitireyim.
En güzel deniz,henüz gidilmemiş olanıdır.
En güzel çocuk, henüz büyümedi.
En güzel günlerimiz henüz yaşamadıklarımız.
Ve sana sana söylemek istediğim en güzel söz, henüz söylememiş olduğum sözdür.
***
Başka bir dünya; güzel, yaşanılası, adaletli ve demokratik bir dünya mümkün. Yeter ki bunu isteyelim ve bunun için çalışalım.
***
Çevre sorunları, iklim değişikliği ve bunların sonuçları korkutucu boyutlarda...
Göç, göçmenler, sığınmacılar ve mülteciler dalgası adeta bir kavimler göçüne dönüşmek üzere...
Her iki sorun da kalıcı ve çözümü uzun vadeli sorunlar...
***
Bu dünyadaki bütün ülkeleri ilgilendiren iki çok büyük soruna ilave olarak her ülkenin kendine has sorunları var. Bazı ülkelerin nüfusu azalıyor ve kara kara düşünüyorlar. Örneğin Rusya. Bazı ülkeler ise hızla artan nüfusla nasıl başedebileceklerini bilemiyorlar... Özellikle de Afrika ve Uzakdoğu ülkeleri. Bazı ülkeler ise hızla yaşlanan bir toplumu nasıl idare edebileceklerini planlamaya çalışıyorlar. İtalya ve Almanya gibi.
***
Yeni bir dünya düzeni kurulmaya çalışılıyor... Oyun kurucular sistemi tam istedikleri gibi değiştirip dönüştüremiyorlar... Adeta motorun dişlileri arasına kum kaçmış...
ABD`ni, Rusya`yı ve Çin`i anladık da şu Avrupa Birliği´ne ne oluyor? Hindistan`a ne oluyor? O kadar kolay değil bu işler... Ama, Atlantiğin öte yakası ısrarını sürdürüyor...
***
Teknolojik gelişmeler baş döndürücü bir hızla yol alıyor... Umarım KI/Yapay Zeka umduğumuz gibi sadece yararlı olur insanoğluna... Ya zararlı yanları ağır basarsa?
***
Ya şu küçük küçük ölçeklerde devam eden savaşlara ne demeli? Galiba hep devam edecek gibi. Silah tekelleri silah üretip satmak durumunda... SIPRI Raporu`na göre silah üretimi hızla artıyor. Silah üreten ülkelerin sayısı da...
***
Ya şu yeni yeni hastalıklara, pandemilere/salgınlara ne demeli? Nasıl kontrol altına alınabilecek? Ya da bu konulara kimler hakim olacak? Hakim olanlar bu süreçleri nasıl yönlendirecek?
Çok ilginç, yeni hastalıkların ilaçları oldukça kısa zamanda bulunuveriyor ne hikmetse...
***
Genelinde bütün ulusların birbirisini daha yakından tanımasına, bazı kalkınmakta olan ülkelerin gelir elde etmesine ve ırkçılığın azalmasına katkıda bulunan turizm sektörü nasıl evrilecek gelecekte? Bu da henüz bilinmiyor... Ama, belki bilenler vardır...
***
Gelin konuları somutlaştıralım.
Ulus devletler gitgide önemini kaybediyor. Bazı tekellerin değeri, yıllık bütçesi vb. bazı ülkeleri katlıyor... Bunlar kendiliğinden mi oluyor dersiniz?
Mikro milliyetçilik, mezhepler, tarikatlar pompalanıyor... Bunlar da kendiliğinden olmuyor elbette...
Toplum/insanlar cinsiyetsizleştiriliyor... Homoseksüellik ve lezbiyenlik ince ince pompalanıyor... Çocukların film seyrettiği saatlerde televizyonlarda oynatılan filmlerde iki erkeğin veya iki kadının yatakta seviştiği normalmiş gibi gösteriliyor... Ama bir sporcuya, üzerinde barış güvercini olan şapka taşıdığı için televizyon yasağı getiriliyor...
1980`lerde birden HIV/aids ortaya çıkıyor... İnsanların normal, alışılagelmiş seks yapması önleniyor... Varsa kondom yoksa kondom... Bu günlerde HIV mikrobu kapanların tedavisi göreceli de olsa yapılabiliyor, aids hastaları tedavi edilebiliyor... Tedavinin çok pahalı olduğunu söylemeye bile gerek yok. Tıpkı kanser tedavisi gibi. Kanser tedavisinin makul fiyata yapılan ülkeler de var... Örneğin Küba`da kanser tedavisi herkesin ödeyebileceği bir rakamla mümkün...
İnsanoğlu doğal seksiyonuyla ürüyor ve sayısı artıyordu. Elbette ki hastalıklar da vardı. Ama bunlar insanlığın sonunu getirmedi, getiremedi.
Birileri insanlığı inancıyla, alışkanlıklarıyla, beslenmesiyle, eğitimiyle ve kültürüyle formatlıyor... Hepimizi küp şeker gibi şekillendiriyor, kalıplıyor...
Cinsiyetsiz ve kimliksiz insanlardan oluşan bir toplum mu amaçlanıyor yoksa? Doğan, büyüyen, bol bol tüketen, üreten, emredilince savaşan insancıklar mı yani `
faktör X
`ler mi hedefleniyor? Kimliksiz, kişiliksiz ve karektersiz yaratıklar... Modern yaşayan, etliye sütlüye katılmayan, soru sormayan ve itiraz etmeyen/edemeyen canlılar...Hani bazı aklı evveller, Corona Pandemisi yoluyla insanlara aşı yoluyla bazı tehlikeli maddeler zikredildiğini iddia ediyorlardı ya... Hani bazı çok bilmişler insanlara çip takılacağını öne sürüyorlardı ya... Günümüzde bir insana çip takmak ve onun üzerinden işlem yapmak, baltayla ameliyat yapmak gibi bir şey olur. Geçin bütün bunları. Daha ince ve sonuç alıcı metodlar var. Örneğin ne yiyip içtiklerimize bakın. Gıdalarımızda hangi partiküller var acaba? Bu partiküllere dışardan müdahale edilebilir mi acaba? Ya da bu partiküller yönlendirilebilir mi dersiniz?..
1950`li yıllarda kalkınmakta olan ülkelerde, Atlantiğin öte yakası tarafından bağışlanıp dağıtılan yiyecek ve içecek maddelerini yanı sana yağını, süt tozunu dikkatinize sunarım...
Seyrettiğimiz filmlere, okuduğumuz kitaplara ve kafamıza mıh gibi çakılan reklamlara hiç girmeyelim... Modernite adı altında insanlara pazarlanan saçmalıklara da girmeyelim en iyisi...
***
Yazımı büyük Türk şairi Nazım HİKMET`in bir şiiriyle bitireyim.
En güzel deniz,henüz gidilmemiş olanıdır.
En güzel çocuk, henüz büyümedi.
En güzel günlerimiz henüz yaşamadıklarımız.
Ve sana sana söylemek istediğim en güzel söz, henüz söylememiş olduğum sözdür.
***
Başka bir dünya; güzel, yaşanılası, adaletli ve demokratik bir dünya mümkün. Yeter ki bunu isteyelim ve bunun için çalışalım.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.