Big
Forum Üyesi
- Katılım
- 18 Eki 2022
- Mesajlar
- 1,811
- Puanları
- 0
Özgürlükler ülkesi Güney Kore’den Kuzey Kore’nin diktatör lideri Kim Jong’un Tik-tok videosuna yasaklama geldi. Böyle bir cümlede yasak kelimesi ile yan yana gelmesi gereken yön belirtecinin, Kuzey olması beklenirdi doğal olarak ama bu sefer tersi olmuş.
Açıkçası video çok iyi olmuş, ben ikna oldum Kuzey Kore’de yaşamanın çok keyifli olduğuna. Zaten o videonun çekiminde yer alan birçok kişinin bile videoyu seyretmek gibi bir şansı olmasa da Kuzeyliler babacan liderlerinden şüphe edecek değiller. O bakımdan videonun amacı dünyayı ikna etmek olmalı.
Kuzey Kore’de bildiğimiz kadarı ile sıradan halkın internet erişimi yok. Ama videoda da görüyoruz ki internet erişimi iyi bir şey değil. İyi bir şey olsa insanlar o videoda o kadar mutlu olmazlardı değil mi? Muhtemelen Güney Kore yönetimi de bunu fark etti sonunda ve en azından bu videoya erişimi engelleyerek halkının daha mutlu olmasının yolunu açtı. Belki de gelecekte bu devrim niteliğindeki kararı genişlete de bilirler.
Burada, açık toplumlarla kapalı toplumlar arasında aynı sonuca ulaşabilmek açısından farklı yöntemler kullanma çalışmasını görüyoruz. Bir tarafta; halkı adına en iyisini bileceği konusundaki şüphe götürmez liderlik bakış açısı var ki, buradaki en büyük konfor içeriden kimseyi ikna etmenize gerek olmaması.
Diğer tarafta da, aslında halk için en iyisini bilen liderler ve sistemler çalışıyor. Sadece halka kurallara uydukları sisteme itiraz etmedikleri sürece sunulmuş standartları ve aynı ölçüde özgürlükleri olduğu fikri kabul ettirmek zorundalar. Burada da ikna olmayanlar tarafından kullanılabilecek tek güç oy vermek. Ya da kurallar içinde efendice grev yapmak.
Kuzey Kore örneğindeki aymazlık, elbette Güney'de söz konusu olamaz. Buradaki ikna süreci çok daha zorlu. Öncelikle toplumun geneline yayılmış, emek ve birikim karşılığı ile derecelendirilmiş bir standart şartını korumak gerek. O standart karşılanmaya devam edebildiği sürece, hem ulusal hem de uluslararası iktidar sahiplerinin sorgulanması için bir sebep oluşmuyor.
İktidar bilgi ile suç ortaklığı yapıyor aslında, bilginin kaynağı iktidarın kontrolünde oluyor. Halk da bunu biliyor ama standardını koruduğu sürece sorun etmiyor. Ulusal ya da çokuluslu şirketler tarafından kendisine sağlanan imkanlar ve özgürlükler kendisine sunulan bilgiyi kabul etmeleri için yeterli oluyor.
Ama diğer taraftan gelen son derece eğlenceli bir propaganda videosunun kendisi tarafından kabul ve servis edilen bilgi ile çelişmesine eğlenceli olsa dahi tahammül edemiyor.
Çok karmaşık olduğunun farkındayım. Hatta okuyanların kafasında ‘bu yazıyı Kim Jong mu yazdırdı bu adama?’ şeklinde aslında çok da anlamsız olmayan bir soru işaretinin oluşmasını da göze alarak yazdım buraya kadar olan bölümü. O sebeple hemen buraya bir şerh düşeyim de, diktatörlere sempati beslediğimiz düşünülmesin. Kim Jong konusunda Güney Kore tarafından farklı düşünmüyorum. Hatta ben sanırım o şahsın kifayetsiz bir şovmen olduğunu da düşünüyorum üstüne üstlük. Ama bu dünyanın her ülkesinde var olan ve sonsuza dek devam edecek olan iktidar sahipleri ile halk arasındaki ilişki biçimlerinin hepsini birden eleştirmemi de engellemiyor.
Hemen burada bir şerh daha düşeyim, iktidar sahipleri derken sadece siyaseti değil bütün muktedirleri ve onların yakın çevrelerini kast ediyorum.
Özetle bütün dünyayı ve özellikle de hemen güneyindeki insanları bu tip propaganda yöntemleri ile kandırmaya çalışan Kim Jong, kendi halkına karşı son derece dürüst. Yasak diyor ve bitiyor onlara herhangi bir şey için hesap vermesi ve ikna etmesi gerekmiyor çünkü.
Dünyanın geri kalanı ise, daha doğrusu özgür dünya diye tanımlanan kısmı ise insanlarını bilgi ve standartlarla ikna etmek zorunda. Bir nevi çocukların “ekonomik özgürlüğe kavuşması” ile oluşacağını var sayarak söylediğimiz “o zaman yaparsın istediğini” yalandaki gibi bir ikna süreci bu. Sabah işe gidebilme özgürlüğü gibi, akşam işten çıkabilme, her ay belli bir maaş alabilme ve bu maaşla senede 10 gün tatile gidebilme özgürlüğü, çocuklarına belli bir seviyede eğitim aldırarak aynı işe her sabah, O’nun da gidebilme özgürlüğüne kavuşmasını sağlamak gibi.
Açıkçası video çok iyi olmuş, ben ikna oldum Kuzey Kore’de yaşamanın çok keyifli olduğuna. Zaten o videonun çekiminde yer alan birçok kişinin bile videoyu seyretmek gibi bir şansı olmasa da Kuzeyliler babacan liderlerinden şüphe edecek değiller. O bakımdan videonun amacı dünyayı ikna etmek olmalı.
Kuzey Kore’de bildiğimiz kadarı ile sıradan halkın internet erişimi yok. Ama videoda da görüyoruz ki internet erişimi iyi bir şey değil. İyi bir şey olsa insanlar o videoda o kadar mutlu olmazlardı değil mi? Muhtemelen Güney Kore yönetimi de bunu fark etti sonunda ve en azından bu videoya erişimi engelleyerek halkının daha mutlu olmasının yolunu açtı. Belki de gelecekte bu devrim niteliğindeki kararı genişlete de bilirler.
Burada, açık toplumlarla kapalı toplumlar arasında aynı sonuca ulaşabilmek açısından farklı yöntemler kullanma çalışmasını görüyoruz. Bir tarafta; halkı adına en iyisini bileceği konusundaki şüphe götürmez liderlik bakış açısı var ki, buradaki en büyük konfor içeriden kimseyi ikna etmenize gerek olmaması.
Diğer tarafta da, aslında halk için en iyisini bilen liderler ve sistemler çalışıyor. Sadece halka kurallara uydukları sisteme itiraz etmedikleri sürece sunulmuş standartları ve aynı ölçüde özgürlükleri olduğu fikri kabul ettirmek zorundalar. Burada da ikna olmayanlar tarafından kullanılabilecek tek güç oy vermek. Ya da kurallar içinde efendice grev yapmak.
Kuzey Kore örneğindeki aymazlık, elbette Güney'de söz konusu olamaz. Buradaki ikna süreci çok daha zorlu. Öncelikle toplumun geneline yayılmış, emek ve birikim karşılığı ile derecelendirilmiş bir standart şartını korumak gerek. O standart karşılanmaya devam edebildiği sürece, hem ulusal hem de uluslararası iktidar sahiplerinin sorgulanması için bir sebep oluşmuyor.
İktidar bilgi ile suç ortaklığı yapıyor aslında, bilginin kaynağı iktidarın kontrolünde oluyor. Halk da bunu biliyor ama standardını koruduğu sürece sorun etmiyor. Ulusal ya da çokuluslu şirketler tarafından kendisine sağlanan imkanlar ve özgürlükler kendisine sunulan bilgiyi kabul etmeleri için yeterli oluyor.
Ama diğer taraftan gelen son derece eğlenceli bir propaganda videosunun kendisi tarafından kabul ve servis edilen bilgi ile çelişmesine eğlenceli olsa dahi tahammül edemiyor.
Çok karmaşık olduğunun farkındayım. Hatta okuyanların kafasında ‘bu yazıyı Kim Jong mu yazdırdı bu adama?’ şeklinde aslında çok da anlamsız olmayan bir soru işaretinin oluşmasını da göze alarak yazdım buraya kadar olan bölümü. O sebeple hemen buraya bir şerh düşeyim de, diktatörlere sempati beslediğimiz düşünülmesin. Kim Jong konusunda Güney Kore tarafından farklı düşünmüyorum. Hatta ben sanırım o şahsın kifayetsiz bir şovmen olduğunu da düşünüyorum üstüne üstlük. Ama bu dünyanın her ülkesinde var olan ve sonsuza dek devam edecek olan iktidar sahipleri ile halk arasındaki ilişki biçimlerinin hepsini birden eleştirmemi de engellemiyor.
Hemen burada bir şerh daha düşeyim, iktidar sahipleri derken sadece siyaseti değil bütün muktedirleri ve onların yakın çevrelerini kast ediyorum.
Özetle bütün dünyayı ve özellikle de hemen güneyindeki insanları bu tip propaganda yöntemleri ile kandırmaya çalışan Kim Jong, kendi halkına karşı son derece dürüst. Yasak diyor ve bitiyor onlara herhangi bir şey için hesap vermesi ve ikna etmesi gerekmiyor çünkü.
Dünyanın geri kalanı ise, daha doğrusu özgür dünya diye tanımlanan kısmı ise insanlarını bilgi ve standartlarla ikna etmek zorunda. Bir nevi çocukların “ekonomik özgürlüğe kavuşması” ile oluşacağını var sayarak söylediğimiz “o zaman yaparsın istediğini” yalandaki gibi bir ikna süreci bu. Sabah işe gidebilme özgürlüğü gibi, akşam işten çıkabilme, her ay belli bir maaş alabilme ve bu maaşla senede 10 gün tatile gidebilme özgürlüğü, çocuklarına belli bir seviyede eğitim aldırarak aynı işe her sabah, O’nun da gidebilme özgürlüğüne kavuşmasını sağlamak gibi.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.