Big
Forum Üyesi
- Katılım
- 18 Eki 2022
- Mesajlar
- 1,811
- Puanları
- 0
Seçimden çok kısa bir süre sonra şeytanın avukatlığı! Başlıklı bir yazı yazmıştım ve yeni anayasa fikrinin de dahil olduğu yeni bir siyasi iklim ile geçecek 4 yıllık bir sürecin yeni dengeler oluşturabileceğini iddia etmiştim.
Bu arada DEM Parti ve MHP yönetimlerinin dahi yeni anayasa konusunda yan yana gelebileceğini seçmene hesap verilmeyecek bu uzun sürenin buna ihtimal verdiğini belirtmiş ve bunu da şeytanın avukatlığını yapmak olarak niteleyerek kendimce bir senaryo oluşturduğumu da kabul etmiştim. Ancak sonrasında yaşananlara bakınca bunun bir senaryonun ötesine geçtiği izlenimi almaya başladım.
MHP burada yönetim olarak bazı zorlamalara muhatap olarak konunun içine çekilmeye çalışılıyor görünüyor. Eskilerin dediği gibi, “Kabahat kızıl gömlek yakasını saklasan peşi görünüyor” bir durumda MHP belki de. İçinde bulunan çürük elmaların kabahatlerini bir şekilde saklama hatta aklama yolunu bir kere kabul ettiği andan itibaren bu yolu ona açanların ellerine de büyük bir koz vermiş oldu çünkü. Göz göre göre bir çok şeyin üstünün örtüldüğü ülkemizde tam da yerel seçim mağlubiyetinin ardından yeni anayasa tartışmaları, Kavala’nın tahliyesi gibi konular konuşulurken ortaya çıkan Sinan Ateş iddianamesi ve o iddianamedeki eksiklerin son sürat basına belgeli şekilde yansıması sadece bir gazetecilik başarısı mıdır mesela.
Yargıtay’da yılan hikayesine dönen seçim turlarında Anayasa Mahkemesinin Can Atalay kararına uymayarak hatıralarımızda yer eden Muhsin Şentürk adaylıktan çekildi. Kulislerde kendisinin mevcut Başkan Mehmet Akarcayı destekleyeceği söyleniyor. Ama kendisinin açıklamasında yaşanan tıkanmanın Yargıtay’a zarar verdiği için böyle bir karar aldığı yazıyor. 35. Turda veriyor bu kararı kendisi ama. Dahası kendisinin AYM kararını tanımayarak Can Atalay davasında verdiği kararın en büyük destekçisi de yine Devlet Bahçeli olmuştu. Bahçeli bu konuda Anayasa Mahkemesi kapatılmalıdır dahi demişti.
7 yıldır tutukluluğu devam eden Kavala da 7 yıl sonra “Tutukluluğunun ülkeye ne faydası var” değerlendirmeleri ışığında yani tam olarak hukuk ölçülerinde bir değerlendirme ile tahliye edilme şansına kavuşmuşken tam, yine sayın Devlet Bahçeli konuyu gündeme getirenlere çok ağır ifadelerle tepki göstermişti.
Dün de gündem tam bu konular olmuş iken Bahçeli ile Erdoğan bir görüşme yaptı. Görüşmede Ayhan Bora Kaplan meselesinin de konuşulduğuna dair bilgiler de var.
Seçim yenilgisinin ardından kuruluş ayarlarına dönme niyeti olduğunu net şekilde gösteren ve benim bahsettiğim şeytanın avukatlığı yazısında konu ettiğim emareler de düne kadar oldukça önemli mesafe almıştı zaten. “ Yumuşama-Normalleşme” terimleri ile de ifadesini bulmuştu.
Yeni anayasa ise burada çok önemli bir yer tutuyor şüphesiz. Şu ana kadar ‘Yeni’ ifadesine herhangi net bir tepki gelmedi. Yani kimse tam olarak neyi yenileyeceğiz diye sormadı ama, genel olarak muhalefet olaya Erdoğan’ın bir kez daha başkan olup olamaması üzerinden yaklaştı.
Bunu net şekilde ret eden de sadece İYİ Partinin yeni Genel Başkanı Musavat Dervişoğlu oldu şimdilik. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’de konunun Erdoğan’ın geleceği üzerinden değerlendirilmesine net olarak karşı çıktı ama müzakere konusunda açık kapı da bıraktı ki bu da normalleşme terimi içinde elbette oldukça normal bir durum.
Ancak CHP listelerinden meclise giren Deva ve Gelecek partilerinden gelen açıklamalar tam da Yeni anayasa ifadesi ile murat edilen şekilde açıklamalarda bulundular, değiştirilemeyecek maddeleri olan bir anayasa yeni ve sivil olmaz cümleleri ile destek verdiler.
DEM Partiden de konu hakkında sıcak mesajlar geldi. “Yeni anayasaya bir şans verilmeli, Kürtler hariç diyerek normalleşme olmaz “ şeklinde. Yeniden Refah Partisi ve Hüda-Par da Yeni anayasa konusunda aşağı yukarı aynı fikirde birleşebilir görünüyor.
Henüz tam olarak Yeni Anayasadan kastın ne olduğu belli olmasa da şu aşamada genel olarak bu konuda en büyük problemin yaşanacağı partilerden birisi de MHP olarak görünüyor. Netice de belki MHP tabanını buna ikna etmek mümkün değil ama bir kez daha hatırlatmakta da fayda var erken seçim olmazsa daha 4 yıl seçim yok.
Bir hatırlatma daha yapalım yeri gelmişken tarih 8 Temmuz 2002 yer Kocayayla Türkmen Kurultayı “MHP Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, ekonomik sorunların anlaşılmaz bir şekilde
Bu arada DEM Parti ve MHP yönetimlerinin dahi yeni anayasa konusunda yan yana gelebileceğini seçmene hesap verilmeyecek bu uzun sürenin buna ihtimal verdiğini belirtmiş ve bunu da şeytanın avukatlığını yapmak olarak niteleyerek kendimce bir senaryo oluşturduğumu da kabul etmiştim. Ancak sonrasında yaşananlara bakınca bunun bir senaryonun ötesine geçtiği izlenimi almaya başladım.
MHP burada yönetim olarak bazı zorlamalara muhatap olarak konunun içine çekilmeye çalışılıyor görünüyor. Eskilerin dediği gibi, “Kabahat kızıl gömlek yakasını saklasan peşi görünüyor” bir durumda MHP belki de. İçinde bulunan çürük elmaların kabahatlerini bir şekilde saklama hatta aklama yolunu bir kere kabul ettiği andan itibaren bu yolu ona açanların ellerine de büyük bir koz vermiş oldu çünkü. Göz göre göre bir çok şeyin üstünün örtüldüğü ülkemizde tam da yerel seçim mağlubiyetinin ardından yeni anayasa tartışmaları, Kavala’nın tahliyesi gibi konular konuşulurken ortaya çıkan Sinan Ateş iddianamesi ve o iddianamedeki eksiklerin son sürat basına belgeli şekilde yansıması sadece bir gazetecilik başarısı mıdır mesela.
Yargıtay’da yılan hikayesine dönen seçim turlarında Anayasa Mahkemesinin Can Atalay kararına uymayarak hatıralarımızda yer eden Muhsin Şentürk adaylıktan çekildi. Kulislerde kendisinin mevcut Başkan Mehmet Akarcayı destekleyeceği söyleniyor. Ama kendisinin açıklamasında yaşanan tıkanmanın Yargıtay’a zarar verdiği için böyle bir karar aldığı yazıyor. 35. Turda veriyor bu kararı kendisi ama. Dahası kendisinin AYM kararını tanımayarak Can Atalay davasında verdiği kararın en büyük destekçisi de yine Devlet Bahçeli olmuştu. Bahçeli bu konuda Anayasa Mahkemesi kapatılmalıdır dahi demişti.
7 yıldır tutukluluğu devam eden Kavala da 7 yıl sonra “Tutukluluğunun ülkeye ne faydası var” değerlendirmeleri ışığında yani tam olarak hukuk ölçülerinde bir değerlendirme ile tahliye edilme şansına kavuşmuşken tam, yine sayın Devlet Bahçeli konuyu gündeme getirenlere çok ağır ifadelerle tepki göstermişti.
Dün de gündem tam bu konular olmuş iken Bahçeli ile Erdoğan bir görüşme yaptı. Görüşmede Ayhan Bora Kaplan meselesinin de konuşulduğuna dair bilgiler de var.
Seçim yenilgisinin ardından kuruluş ayarlarına dönme niyeti olduğunu net şekilde gösteren ve benim bahsettiğim şeytanın avukatlığı yazısında konu ettiğim emareler de düne kadar oldukça önemli mesafe almıştı zaten. “ Yumuşama-Normalleşme” terimleri ile de ifadesini bulmuştu.
Yeni anayasa ise burada çok önemli bir yer tutuyor şüphesiz. Şu ana kadar ‘Yeni’ ifadesine herhangi net bir tepki gelmedi. Yani kimse tam olarak neyi yenileyeceğiz diye sormadı ama, genel olarak muhalefet olaya Erdoğan’ın bir kez daha başkan olup olamaması üzerinden yaklaştı.
Bunu net şekilde ret eden de sadece İYİ Partinin yeni Genel Başkanı Musavat Dervişoğlu oldu şimdilik. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’de konunun Erdoğan’ın geleceği üzerinden değerlendirilmesine net olarak karşı çıktı ama müzakere konusunda açık kapı da bıraktı ki bu da normalleşme terimi içinde elbette oldukça normal bir durum.
Ancak CHP listelerinden meclise giren Deva ve Gelecek partilerinden gelen açıklamalar tam da Yeni anayasa ifadesi ile murat edilen şekilde açıklamalarda bulundular, değiştirilemeyecek maddeleri olan bir anayasa yeni ve sivil olmaz cümleleri ile destek verdiler.
DEM Partiden de konu hakkında sıcak mesajlar geldi. “Yeni anayasaya bir şans verilmeli, Kürtler hariç diyerek normalleşme olmaz “ şeklinde. Yeniden Refah Partisi ve Hüda-Par da Yeni anayasa konusunda aşağı yukarı aynı fikirde birleşebilir görünüyor.
Henüz tam olarak Yeni Anayasadan kastın ne olduğu belli olmasa da şu aşamada genel olarak bu konuda en büyük problemin yaşanacağı partilerden birisi de MHP olarak görünüyor. Netice de belki MHP tabanını buna ikna etmek mümkün değil ama bir kez daha hatırlatmakta da fayda var erken seçim olmazsa daha 4 yıl seçim yok.
Bir hatırlatma daha yapalım yeri gelmişken tarih 8 Temmuz 2002 yer Kocayayla Türkmen Kurultayı “MHP Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, ekonomik sorunların anlaşılmaz bir şekilde
Siyasi belirsizlik
kavramına bağlandığını belirterek, ``Madem bir siyasi belirsizlik var... Gelin 3 Kasım`da erken seçim yapalım``
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.