Big
Forum Üyesi
- Katılım
- 18 Eki 2022
- Mesajlar
- 1,811
- Puanları
- 0
Erdoğan müjdeyi, 9 Şubat 2021 tarihinde Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde Milli Uzay Programını tanıtırken vermişti: “Birincil ve en önemli hedefimiz Cumhuriyet'imizin 100'üncü yılında Ay'a ilk teması gerçekleştirmektir. İnşallah Ay'a gidiyoruz.”
Bu müjde, Türkiye’nin 10 yıllık uzay programının 10 hedefinden, sadece biriydi.
O kutlu gün gelmiş, nefesler tutulmuştu. Tamam 2023’e yetişmemişti, 2024 olmuştu; ay olmamıştı, Uluslararası Uzay İstasyonu olmuştu… ama olmuştu. Rüya gerçek olmuştu:
“Türkiye'nin ilk astronotu Alper Gezeravcı'nın da içinde bulunduğu SpaceX'e ait Falcon 9 roketi, ABD yerel saatiyle 16.49'da (TSİ 00.49) NASA'nın Florida'daki Kennedy Uzay Merkezi'nden başarıyla fırlatıldı.”
Gezeravcı’nın görevini tamamlayıp 2 Şubat’ta dünyaya dönmesi
Dönüşü iki kere ertelendi. Florida’daki hava koşulları uygun değilmiş.
Benim merak ettiğim, niye geciktiği değil. Bu ilave üç beş günün bize fatura edilip edilmeyeceği. Bilet sözleşmesini görmedim. Yani; dönüş gecikince, her ilave günün parasını bizden istiyorlar mı, yoksa erken veya geç fark etmez fiyat sabit mi? Bilmiyorum.
Eğer fiyat sabitse, o zaman uzayda 14 gün fiyatına 18-19 gün kalmış oluruz. Kârdayız yani. Keşke yanımızda birkaç yedek deney götürseymişiz. Şu ekstra günleri de değerlendirmiş, bedavadan uzayda birkaç bilimsel deney daha yapmış olurduk.
***
İlk günden beri bunun bir turistik gezi olmayacağı, bilimsel bir misyon olacağı vurgulandı. Hakikaten de Gezeravcı, 13 bilimsel deneyle çıktı uzaya. Bilim çevrelerinde heyecan yaratmıştır diye tahmin ediyorum.
Bilimsel deney denince, benim aklıma gelen, pamukta fasulye çimlendirmektir. Ben orada kalmışım. O yüzden MİYELOİD, MİYOKA, UYNA, MESSAGE, PRANET… gibi isimlerle anılan
Program dahilindeki 13 deneyden biri midir, yoksa fazladan programa dahil edilmiş bir deney midir bilmiyorum ama benim en çok ilgimi çeken “Yerçekimi deneyi” oldu.
Görüntülerini de izledik. Henüz atmosferde ilerliyor iken, Gezeravcı elindeki kalemi çeviriyordu. Bana kalsa “sıkıntıdan kalem çeviriyor” diye yorumlardım. Veya diğerleri heyecandan kaskatı kesilmişken, Gezeravcı’nın sükunetine vurgu yapardım. Deney yapıyormuş meğerse.
Haber şöyle: “Uzaya çıkar çıkmaz Gezeravcı'nın ilk deneyi, elindeki kalemi çevirerek yer çekimi deneyi yapmak
***
Ben, tavana çiğköfte atma deneyi de yapılsın isterdim. Hayır, şaka yapmıyorum. Yapılan deneyleri küçümsediğim falan da sanılmasın. Hatta gurur duyduğumu hassaten belirtirim.
Tabii “Tavana çiğköfte atılsın” demezdim. Biraz daha usulünce ifade ederdim:
"Katı sıvı katışımlı kompozit bir malzemenin (çiğköfte) belli bir yöne belli bir f kuvvetiyle itilmesiyle (fırlatılmasıyla), buluştuğu katı bir yüzeyde oluşan adezyon (birbirinden farklı yüzeylerin birbirine yapışma eğilimi) kuvvetlerinin yerçekimsiz ortamda incelenmesi" derdim.
Hatta ÇİYOKA veya ÇİKEZYON gibi bir de proje ismi verirdim.
Bu durumda benim deney; Gezeravcı’nın yaptığı “Tuz Gölü'nde yetişen endemik Schrenkiella Parvula isimli halofit bitkinin uzay ortamına karşı verdiği fizyolojik ve moleküler tepkileri araştıran "EXTREMOPHYTE" deneyi”nden daha az bilimsel olmazdı.
***
Hürriyetin 21 Ocak 2024 tarihli baskısı “Türkiye’nin gurur günü. Bu başarı hepimizin” başlığıyla çıktı. Burada kafam biraz karışık. Gurur kısmında değil… Gurur, hepimizin gururu. Kederde, tasada, sevinçte, kıvançta bir olmak diye milletin tanımında var zaten. Ortak bir gururumuz da olmayacaksa, niye beraberiz.
Başarı kısmında kafam biraz karışık.
SpaceX bizim değil, Falcon 9 bizim değil, Dragon kapsülü bizim değil, NASA bizim değil, Florida bizim değil, Kennedy Uzay merkezi bizim değil, Uluslararası Uzay İstasyonu bizim değil…. Parasını vermişiz gitmişiz. Yani bir lokantaya veya sinemaya gitmek gibi bir şey. Burada başarıdan değil, belki imkândan söz edilebilir. Yani imkânı olup da gitmek isteyen herkes gidebilir. Gidiyor da.
Ha; “Başarı, o imkânı bulmaktır!” diyorsak, olabilir. O zaman kafam karışmaz.
***
Bu gurur silsilesine eklenen bir halka daha var ki aklıma geldikçe ürperirim. İstasyona giriş anını gösteren
İstasyona ilk olarak İsveçli Wandt girecekmiş gibi görünmektedir. Gezeravcı onun hemen arkasındadır. Wandt, kapak ağzında kucaklaşma için oyalanırken onun solundan süzülen Gezeravcı istasyona girer. Yani uzaya giden ilk Türk olmanın yanı sıra, ekip içinden istasyona giren ilk kişi de olur.
Bu gurur hepimizin.
***
Kalem çevirmek suretiyle yapılan yerçekimi deneyi tespihle de yapılabilirmiş. Hem aynı bulgulara ulaşır hem de deneye “bizden bir motif”, katmış olurduk.
Bilet ücreti nasıl hesaplandı bilmiyorum. Ama 13 deney için anlaşıldıysa, yerçekimi deneyini 14. deney olarak sayıp, ek ücret isteyebilirler.
Onu da demiş olayım.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
.Bu müjde, Türkiye’nin 10 yıllık uzay programının 10 hedefinden, sadece biriydi.
O kutlu gün gelmiş, nefesler tutulmuştu. Tamam 2023’e yetişmemişti, 2024 olmuştu; ay olmamıştı, Uluslararası Uzay İstasyonu olmuştu… ama olmuştu. Rüya gerçek olmuştu:
“Türkiye'nin ilk astronotu Alper Gezeravcı'nın da içinde bulunduğu SpaceX'e ait Falcon 9 roketi, ABD yerel saatiyle 16.49'da (TSİ 00.49) NASA'nın Florida'daki Kennedy Uzay Merkezi'nden başarıyla fırlatıldı.”
Gezeravcı’nın görevini tamamlayıp 2 Şubat’ta dünyaya dönmesi
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
. Hatta uğurlama töreni de yapıldı. Dönmedi daha.Dönüşü iki kere ertelendi. Florida’daki hava koşulları uygun değilmiş.
Benim merak ettiğim, niye geciktiği değil. Bu ilave üç beş günün bize fatura edilip edilmeyeceği. Bilet sözleşmesini görmedim. Yani; dönüş gecikince, her ilave günün parasını bizden istiyorlar mı, yoksa erken veya geç fark etmez fiyat sabit mi? Bilmiyorum.
Eğer fiyat sabitse, o zaman uzayda 14 gün fiyatına 18-19 gün kalmış oluruz. Kârdayız yani. Keşke yanımızda birkaç yedek deney götürseymişiz. Şu ekstra günleri de değerlendirmiş, bedavadan uzayda birkaç bilimsel deney daha yapmış olurduk.
***
İlk günden beri bunun bir turistik gezi olmayacağı, bilimsel bir misyon olacağı vurgulandı. Hakikaten de Gezeravcı, 13 bilimsel deneyle çıktı uzaya. Bilim çevrelerinde heyecan yaratmıştır diye tahmin ediyorum.
Bilimsel deney denince, benim aklıma gelen, pamukta fasulye çimlendirmektir. Ben orada kalmışım. O yüzden MİYELOİD, MİYOKA, UYNA, MESSAGE, PRANET… gibi isimlerle anılan
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
, isimleri bile benim için ürkütücü. Düşünsenize, Gezeravcı her gün bu deneylerden birer tane tamamlamış.Program dahilindeki 13 deneyden biri midir, yoksa fazladan programa dahil edilmiş bir deney midir bilmiyorum ama benim en çok ilgimi çeken “Yerçekimi deneyi” oldu.
Görüntülerini de izledik. Henüz atmosferde ilerliyor iken, Gezeravcı elindeki kalemi çeviriyordu. Bana kalsa “sıkıntıdan kalem çeviriyor” diye yorumlardım. Veya diğerleri heyecandan kaskatı kesilmişken, Gezeravcı’nın sükunetine vurgu yapardım. Deney yapıyormuş meğerse.
Haber şöyle: “Uzaya çıkar çıkmaz Gezeravcı'nın ilk deneyi, elindeki kalemi çevirerek yer çekimi deneyi yapmak
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
.”***
Ben, tavana çiğköfte atma deneyi de yapılsın isterdim. Hayır, şaka yapmıyorum. Yapılan deneyleri küçümsediğim falan da sanılmasın. Hatta gurur duyduğumu hassaten belirtirim.
Tabii “Tavana çiğköfte atılsın” demezdim. Biraz daha usulünce ifade ederdim:
"Katı sıvı katışımlı kompozit bir malzemenin (çiğköfte) belli bir yöne belli bir f kuvvetiyle itilmesiyle (fırlatılmasıyla), buluştuğu katı bir yüzeyde oluşan adezyon (birbirinden farklı yüzeylerin birbirine yapışma eğilimi) kuvvetlerinin yerçekimsiz ortamda incelenmesi" derdim.
Hatta ÇİYOKA veya ÇİKEZYON gibi bir de proje ismi verirdim.
Bu durumda benim deney; Gezeravcı’nın yaptığı “Tuz Gölü'nde yetişen endemik Schrenkiella Parvula isimli halofit bitkinin uzay ortamına karşı verdiği fizyolojik ve moleküler tepkileri araştıran "EXTREMOPHYTE" deneyi”nden daha az bilimsel olmazdı.
***
Hürriyetin 21 Ocak 2024 tarihli baskısı “Türkiye’nin gurur günü. Bu başarı hepimizin” başlığıyla çıktı. Burada kafam biraz karışık. Gurur kısmında değil… Gurur, hepimizin gururu. Kederde, tasada, sevinçte, kıvançta bir olmak diye milletin tanımında var zaten. Ortak bir gururumuz da olmayacaksa, niye beraberiz.
Başarı kısmında kafam biraz karışık.
SpaceX bizim değil, Falcon 9 bizim değil, Dragon kapsülü bizim değil, NASA bizim değil, Florida bizim değil, Kennedy Uzay merkezi bizim değil, Uluslararası Uzay İstasyonu bizim değil…. Parasını vermişiz gitmişiz. Yani bir lokantaya veya sinemaya gitmek gibi bir şey. Burada başarıdan değil, belki imkândan söz edilebilir. Yani imkânı olup da gitmek isteyen herkes gidebilir. Gidiyor da.
Ha; “Başarı, o imkânı bulmaktır!” diyorsak, olabilir. O zaman kafam karışmaz.
***
Bu gurur silsilesine eklenen bir halka daha var ki aklıma geldikçe ürperirim. İstasyona giriş anını gösteren
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
dikkatli gözlerden kaçmamıştır.İstasyona ilk olarak İsveçli Wandt girecekmiş gibi görünmektedir. Gezeravcı onun hemen arkasındadır. Wandt, kapak ağzında kucaklaşma için oyalanırken onun solundan süzülen Gezeravcı istasyona girer. Yani uzaya giden ilk Türk olmanın yanı sıra, ekip içinden istasyona giren ilk kişi de olur.
Bu gurur hepimizin.
***
Kalem çevirmek suretiyle yapılan yerçekimi deneyi tespihle de yapılabilirmiş. Hem aynı bulgulara ulaşır hem de deneye “bizden bir motif”, katmış olurduk.
Bilet ücreti nasıl hesaplandı bilmiyorum. Ama 13 deney için anlaşıldıysa, yerçekimi deneyini 14. deney olarak sayıp, ek ücret isteyebilirler.
Onu da demiş olayım.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.