Webmaster Destek Forumu

Yarınların için bir şey yapmazsan, ölene dek Alarm kurmaya mahkumsun !
İletişim
  • Webmaster forumu olarak, web geliştirme ve dijital pazarlama gibi konularda bilgi paylaşımı yapabileceğiniz webmaster sitesi ve freelancer forumu kategorilerimizle size en iyi deneyimi sunuyoruz! katılım ve kullanım tamamen Ücretsizdir!

Hayat dersleri: O gün hayır demeseydim, kimbilir şimdi neredeydim?

Big

Forum Üyesi
Katılım
18 Eki 2022
Mesajlar
1,811
Puanları
0
36(11).png


İnsan, hayatının son düzlüğüne varıp geriye baktığında, hele anılarını yazdığında, kendisiyle ve hayatla ilgili pek çok ders çıkarabiliyor.

Karamsar bir günümüzde bunları, idam mahkumunun darağacında son sözü sorulduğunda “Bu bana iyi bir ders olacak!” demesine benzetebiliriz.

Benim aldığım temel ders şu: Tek kelimelik yanıtlarınıza çok dikkat edin. Özellikle “Evet!” ve “Hayır!”a!

Sisam adalı komşumuz Pitagoras 2600 yıl önce boşuna “En çok üzerinde düşünmeniz gereken en eski ve kısa sözcüklerdir: Evet ve Hayır!” dememiş.

Hayattan aldığım derslerden biri ”hayır”ların “evet”lerden daha önemli olduğudur.

KENDİMİ NASIL KURTARDIM?

Bazen “Hayır!” demek “Evet!” demekten daha zordur.

Geçenlerde yayınlanan “Babıali’ye Son Tren” adlı anı kitabımı yazarken böyle üç dört örnek çıktı karşıma. “İyi ki hayır demişim yoksa hayatım kaymış olurdu!” diye düşündüm.

Yıl 1977. İstanbul’da, iki çocuklu ve işsizim. Çıkarttığımız Politika gazetesi batmış, TRT’ye dönüş umutları fos çıkmış, Boğaziçi Üniversitesi’ne almamışlar. Tüm kapılar kapalı.

TRT’den bir arkadaş, ki güçlü çevrelerle hep iyi ilişkileri olagelmişti, telefon etti:

“Filanca turizm şirketinin sahibi falanca bey seninle görüşmek istiyor. Biliyorsun gazeteci kökenlidir. Telefon numaranı verdim, arayacak.”

Nitekim, aradı, öğle yemeğine davet etti.

Nişantaşı’nda bir yerde buluştuk. Hiç vakit kaybetmeden beni şirketin genel müdürü ve yönetim kurulu başkanı yapmak istediğini söyledi. Efendim, dış pazara açılıyorlarmış, benim gibi iyi yabancı dil bilen, akademik payesi olan birine ihtiyacı varmış.

Ben kem küm edince, vereceği maaşı söyledi. Astronomik derler ya, öyle bir rakam! Ve ben iki çocuklu işsiz bir insanım.

Beyefendi beni, hiç tanımadığım ve içinde bulunmayı arzu etmediğim bir bahçede bahçıvanlığa çağırıyordu. Ve tabii, “Evet!” dememi bekliyordu.

Kibarca “Hayır!” deyip ayrıldım.

Müthiş bir işi reddetmiş gibi değil, bir kapandan kaçmış gibi sevinerek hem de. Oh, kendimi kurtarmıştım.

(Meraklılarına: Hikayedeki gazetecinin ve iş adamının adları kitapta var. Burada anıp konuyu gölgelesin istemedim!”)

DEĞİŞMEK, GELİŞMEK VE DÖNMEK

Evet, kendimi kurtarmıştım!

Daha doğrusu kendim olarak kalmayı başarmıştım.

Felsefe ve psikolojide kendini tanımanın önemi üzerinde çok durulur. Gerek Batı’da gerekse Doğu’da felsefenin ilk emri “Kendini tanı!”dır.

Kuşkusuz buna “Kendini koru!” eklenebilir. Fiziksel anlamda korumanın ötesinde “kimlik, kişilik, hayat tercihi, bireysel etik anlamında kendini koru!”

Ruhunu satma, kalemini kiralama, kendin kal türünden nice tekrarları vardır bu emrin.

Kendini koruyabilmek için kendini tanımak gerekir ki, bu sanıldığı kadar kolay bir şey değildir!

Bunu söylerken hep aynı kalmalıyız demek istemiyorum. Tam tersine, insanın bir proje olduğuna ve gitmek istediği yönde – bulmayı başarmışsa “kendi” yönünde – sürekli ilerlemesi (değişmesi) gerektiğine inanıyorum.

Buna “gelişme” diyoruz. Aristoteles’in sözünü ettiği eudomania ya da gürlüğe böyle gidiliyor.

Bu sırada Tarsuslu Pavlus’un gibi aniden dönüşen, hidayete erenlere de rastlanıyor. Samimi iseler onlara da itirazım yok.

Benim itirazım, insanın bir çıkar uğruna, bambaşka bir etik kıyafet gerektiren bir kimliğe bürünmesi. Bunlara “dönek” diyoruz. Siyaset ve medya dünyamızda bunlardan çok var…

Bunlara elbette güvenilemez. Bugün kendisini satan insanların yarın başkalarını satmasından normal ne olabilir?

Özellikle gazetecilik gibi bazı mesleklerde kendisi kalmak isteyenleri ayartmak için her yola başvurulur. Onları baştan çıkartmak için en baş döndürücü müzikler çalınır. Zayıf olanların kopup gitmesi olağandır.

Odiseus, bu yüzden, Sirenlerin insanı esrikleştiren şarkılarına karşı tayfalarının kulağına balmumu tıkamış, kendisini ise direğe bağlatmıştır.

KATİL İLE MAKTÜL

Siyaset ve medya dünyası Sirenlerin tavlayıp domuza döndürdüğü insanlarla doludur. Babıali’de de bunlardan çok gördüm. Böyle birinin değişim öyküsünü Babıali’de Cinayet: Gazeteciyi Kim Öldürdü? adlı romanımda anlattım.

Belki de, katil ile maktulün aynı kişi olduğu tek dedektif romanıdır.

Evet, böylelerine rastladığımda şaşırıp nereye bakacağımı şaşırırım: Yerinde kalmış sol gözüne mi, yoksa kaymış, sağ gözüne mi?

Katile mi yoksa maktule mi?

İşte size bir hayat dersi: “Hayır!” demesini bilmek cinayeti önleyebilir!

 

Webmaster Forumları

Webmaster forumu arayanlar için en doğru adreslerden biri olan sitemiz, geniş içerik yelpazesiyle webmaster dünyasına dair her türlü ihtiyacınıza cevap vermektedir. Xenforo destek hizmetlerimizden faydalanabilir, ücretsiz scriptler ve ücretsiz backlink olanaklarından yararlanabilirsiniz. Sitemiz ayrıca, SEO çalışmaları yapmak isteyenler için en kapsamlı SEO forumları arasında yer almaktadır.

Webmaster Forumu

Sitemizde makale satışı, link değişimi, web site tanıtımı gibi işlemleri güvenle gerçekleştirebilirsiniz. Özellikle tanıtım yazısı ile sitenizin görünürlüğünü artırabilir, geniş kitlelere ulaşabilirsiniz. Ayrıca, sosyal medya uzmanlarına yönelik özel bir sosyal medya forumu ile dijital dünyada fark yaratmak isteyen herkesin buluşma noktasıyız.

Katılım sağlamak ve bilgi paylaşımında bulunmak için türkçe webmaster forumları arasında en iyisi olan platformumuzda siz de yerinizi alın!

Üst