enky
Forum Üyesi
- Katılım
- 15 Mar 2022
- Mesajlar
- 2,800
- Puanları
- 1
İyi Parti Kayseri Milletvekili Dursun Ataş, TBMM Genel Kurulu’nda dün ‘sansür yasası’ teklifine ilişkin söz aldı. Ataş, şunları söyledi:
[H3]”Amaç yandaşa kamu kaynaklarını seferber etmek değil, birçoğu ekonomik olarak iflasın eşiğinde olan yerel basının desteklenmesi olmalı”[/H3]
”Kanun teklifinin görüşülen maddesi, resmî ilan ve reklamların verilebileceği internet haber sitelerinin kamuoyuna duyurulmasını amaçlamaktadır. Resmî ilan ve reklamların internet üzerinden yayın yapan haber siteleri üzerinden yayınlanması ve bu şekilde internet haber sitelerinin desteklenmesini olumlu buluyoruz, ancak bunun adaletli ve şeffaf yapılması gereklidir. Ayrıca yerel radyo ve televizyon kanallarının da Basın İlan Kurumu kapsamına alınması gerekmektedir. Amaç yandaşa kamu kaynaklarını seferber etmek değil, birçoğu ekonomik olarak iflasın eşiğinde olan yerel basının desteklenmesi olmalıdır.
[H3]”Bu teklifin amacı tek adam rejimiyle özgür basını ve sosyal medyayı kontrol altına almak”[/H3]
Üç ayrı profesyonel medya takip izleme şirketi verilerine göre, 2020 yılında yazılı basında kamu bankaları yandaş basını reklama boğarken muhalif basına bir santimlik bile yer vermemiştir. Yandaş basını, basın yayın organlarını reklama, paraya boğarken gerçekten tirajı yüksek gazete ve daha çok takip edilen görsel medyaya eleştirel yaklaştığı için reklam vermemektedir. Yani, AK Parti iktidarı elinde tuttuğu kamu gücünü Basın İlan Kurumu’nun ilan ve reklam hakkı iptalleriyle, İletişim Başkanlığı’nın basın kartlarını yenilememesiyle, RTÜK’ün cezaları ve açılan davalarla iktidarla aynı çizgide olmayan medya kuruluşlarını baskı altına alma aracı olarak kullanmaktadır. Bu yasa teklifinin de asıl amacı tek adam rejimiyle tavan yapan baskılara rağmen ayakta kalmaya personel medya kuruluşlarını ve sosyal medyayı kontrol altına almaya çalışmaktır.
[H3]”Devlet imkânları yandaş medyaya aktarılırken muhalif medyaya cezalar yağdırılmaktadır”[/H3]
Demokratik bir devlette olmazsa olmaz kurumların başında özgür basın gelmektedir. Bugün Türkiye’de 697 televizyon kanalı, ulusal, yerel ve bölgesel olmak üzere toplam 2 bin 165 gazete bulunmaktadır. Bugün gelinen noktada bu televizyon kanalları ve gazeteler içerisinde iktidarla aynı çizgide olmayan veya bağımsız olarak tanımlanan basın kuruluşlarının oranı yüzde 5’i bile geçmemektedir. Buna rağmen iktidar, RTÜK ile Basın İlan Kurumu’nu iktidarla aynı çizgide olmayan medyanın üstünde kılıç gibi sallamaktadır. RTÜK 1 Ocak 2021 tarihinden itibaren bu bağımsız şekilde yayın yapmaya personel medya kuruluşlarına toplam 109 ceza verirken yandaş medyaya verdiği ceza sadece 3 tanedir. RTÜK 2021 yılında hükûmetin politikalarını eleştiren kanallara toplamda 21,5 milyon lira ceza kesmiş, buna karşın haklarında 100 binin üstünde şikâyet bulunan yandaş basına ise hiç ceza kesmemiştir yani yüzde 5’e 21,5 milyon ceza, yüzde 95’e sadece sıfır lira ceza. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin adalet anlayışı işte budur. Devlet imkânları yandaş medyaya aktarılırken muhalif medyaya cezalar yağdırılmaktadır. Durum böyleyken çıkıp basın kanunu çıkarıyoruz demek; iki yüzlülüktür, samimiyetsizliktir. Bu basın kanunu değildir, olsa olsa bu, bana yasal hak, sana yasak kanunudur. Bu zihniyetin artık ülkeye de basına da yararlı bir düzenleme yapması beklenemez.
[H3]”15 binin üstünde gazeteci işsiz”[/H3]
Türkiye genelinde 50 bin gazeteci bulunmaktadır. Yazılı, görsel ve işitsel basında 15 binin üstünde gazeteci işsizdir. Yerel basın ekonomik sıkıntılar içinde yaşam mücadelesi vermektedir. Reklam gelirleri adaletsiz dağıtılmaktadır. Ülkemiz basın özgürlüğü sıralamasında en son sıralarda yer almaktadır. Tüm bunlara rağmen AK Parti basını daha da yıpratacak, sansürü ve baskıyı daha da artıracak, basın özgürlüğünü tamamen bitirecek bir teklifi getirmiştir. Buradan tüm basın çalışanlarına sesleniyorum: İYİ Parti iktidarında bu istibdat dönemi sona erecektir. Sansür, baskı, adaletsizlik son bulacaktır. Sadece bir kesime yakın basın değil muhalif, yandaş gibi ayrımlar olmadan tüm basın çalışanları, tüm gazeteciler özgürce işini yapacaktır. Demokrasinin olmazsa olmazı basının özgürlüğü teminat altına alınacak, kamu kaynakları, belediyeler, kamunun şirketleri hakkında reklam alamam korkusuyla haber yapamayan yerel basının önündeki bu engeller tamamen kaldırılacaktır. Çok az kaldı.” (ANKA)
[H3]”Amaç yandaşa kamu kaynaklarını seferber etmek değil, birçoğu ekonomik olarak iflasın eşiğinde olan yerel basının desteklenmesi olmalı”[/H3]
”Kanun teklifinin görüşülen maddesi, resmî ilan ve reklamların verilebileceği internet haber sitelerinin kamuoyuna duyurulmasını amaçlamaktadır. Resmî ilan ve reklamların internet üzerinden yayın yapan haber siteleri üzerinden yayınlanması ve bu şekilde internet haber sitelerinin desteklenmesini olumlu buluyoruz, ancak bunun adaletli ve şeffaf yapılması gereklidir. Ayrıca yerel radyo ve televizyon kanallarının da Basın İlan Kurumu kapsamına alınması gerekmektedir. Amaç yandaşa kamu kaynaklarını seferber etmek değil, birçoğu ekonomik olarak iflasın eşiğinde olan yerel basının desteklenmesi olmalıdır.
[H3]”Bu teklifin amacı tek adam rejimiyle özgür basını ve sosyal medyayı kontrol altına almak”[/H3]
Üç ayrı profesyonel medya takip izleme şirketi verilerine göre, 2020 yılında yazılı basında kamu bankaları yandaş basını reklama boğarken muhalif basına bir santimlik bile yer vermemiştir. Yandaş basını, basın yayın organlarını reklama, paraya boğarken gerçekten tirajı yüksek gazete ve daha çok takip edilen görsel medyaya eleştirel yaklaştığı için reklam vermemektedir. Yani, AK Parti iktidarı elinde tuttuğu kamu gücünü Basın İlan Kurumu’nun ilan ve reklam hakkı iptalleriyle, İletişim Başkanlığı’nın basın kartlarını yenilememesiyle, RTÜK’ün cezaları ve açılan davalarla iktidarla aynı çizgide olmayan medya kuruluşlarını baskı altına alma aracı olarak kullanmaktadır. Bu yasa teklifinin de asıl amacı tek adam rejimiyle tavan yapan baskılara rağmen ayakta kalmaya personel medya kuruluşlarını ve sosyal medyayı kontrol altına almaya çalışmaktır.
[H3]”Devlet imkânları yandaş medyaya aktarılırken muhalif medyaya cezalar yağdırılmaktadır”[/H3]
Demokratik bir devlette olmazsa olmaz kurumların başında özgür basın gelmektedir. Bugün Türkiye’de 697 televizyon kanalı, ulusal, yerel ve bölgesel olmak üzere toplam 2 bin 165 gazete bulunmaktadır. Bugün gelinen noktada bu televizyon kanalları ve gazeteler içerisinde iktidarla aynı çizgide olmayan veya bağımsız olarak tanımlanan basın kuruluşlarının oranı yüzde 5’i bile geçmemektedir. Buna rağmen iktidar, RTÜK ile Basın İlan Kurumu’nu iktidarla aynı çizgide olmayan medyanın üstünde kılıç gibi sallamaktadır. RTÜK 1 Ocak 2021 tarihinden itibaren bu bağımsız şekilde yayın yapmaya personel medya kuruluşlarına toplam 109 ceza verirken yandaş medyaya verdiği ceza sadece 3 tanedir. RTÜK 2021 yılında hükûmetin politikalarını eleştiren kanallara toplamda 21,5 milyon lira ceza kesmiş, buna karşın haklarında 100 binin üstünde şikâyet bulunan yandaş basına ise hiç ceza kesmemiştir yani yüzde 5’e 21,5 milyon ceza, yüzde 95’e sadece sıfır lira ceza. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin adalet anlayışı işte budur. Devlet imkânları yandaş medyaya aktarılırken muhalif medyaya cezalar yağdırılmaktadır. Durum böyleyken çıkıp basın kanunu çıkarıyoruz demek; iki yüzlülüktür, samimiyetsizliktir. Bu basın kanunu değildir, olsa olsa bu, bana yasal hak, sana yasak kanunudur. Bu zihniyetin artık ülkeye de basına da yararlı bir düzenleme yapması beklenemez.
[H3]”15 binin üstünde gazeteci işsiz”[/H3]
Türkiye genelinde 50 bin gazeteci bulunmaktadır. Yazılı, görsel ve işitsel basında 15 binin üstünde gazeteci işsizdir. Yerel basın ekonomik sıkıntılar içinde yaşam mücadelesi vermektedir. Reklam gelirleri adaletsiz dağıtılmaktadır. Ülkemiz basın özgürlüğü sıralamasında en son sıralarda yer almaktadır. Tüm bunlara rağmen AK Parti basını daha da yıpratacak, sansürü ve baskıyı daha da artıracak, basın özgürlüğünü tamamen bitirecek bir teklifi getirmiştir. Buradan tüm basın çalışanlarına sesleniyorum: İYİ Parti iktidarında bu istibdat dönemi sona erecektir. Sansür, baskı, adaletsizlik son bulacaktır. Sadece bir kesime yakın basın değil muhalif, yandaş gibi ayrımlar olmadan tüm basın çalışanları, tüm gazeteciler özgürce işini yapacaktır. Demokrasinin olmazsa olmazı basının özgürlüğü teminat altına alınacak, kamu kaynakları, belediyeler, kamunun şirketleri hakkında reklam alamam korkusuyla haber yapamayan yerel basının önündeki bu engeller tamamen kaldırılacaktır. Çok az kaldı.” (ANKA)