Big
Forum Üyesi
- Katılım
- 18 Eki 2022
- Mesajlar
- 1,811
- Puanları
- 0
Bazı ülkelerde gündem her zaman yoğun olur. O ülkelerde genel olarak sistemler tam oturmuş değildir. Her an, her şey olabilir değişir. Kararlar verilir, karalar değiştirilir. Fikirler de konjonktüre göre belirlenir.
Ama bazı şeyler vardır ki, hiçbir konjonktürde önemi ve anlamı değişmez.
21. yüzyılda bir ülkenin bir büyük şehrinde insanların su birikintisine basarak ölmesi diye bir şey, vasat bir ülkede dahi 2-3 gün içinde gündemden düşemez.
Ama Türkiye’de düşer, çünkü çok daha önemli meseleleri vardır ülkenin, mesela güvenlik meselesi çok önemlidir. Zaten biz de, bir su birikintisine basarak hayatlarını kaybeden o iki insanımızı “Güvenlik” kamerası görüntülerinden gördük. Olayda geçen tek güvenlik kelimesi de o kamerayı tanımlamakta kullanılan kelime idi.
Özge Seren Deniz ve adaşım İnanç Öktemay’ın hayatları bir su birikintisine bastıkları için son bulmuştu.
Sonra bunun nasıl olabileceğine kafa yorduk ve bir de gördük ki aslında yerel medyada bunun olabileceğine dair 5 yıl önceden haber yapılmış. Haberi yapan Ege Telgraf gazetesinin muhabiri Utkucan Akkaş kardeşimiz “İlla birinin ölmesi mi gerekiyor” diye de sormuş haberin içeriğinde. Birisi değil bu sefer ikisi ölmüş ve sadece 3 gün gündem olmuş konu.
Yani orada yaşanan şey, bir su birikintisine basarak ölme olayı değilmiş zaten. 5 yıldır orada bir elektrik kaçağı varmış. Elbette en az 5 yıldır demek lazım, belki de daha bile önceden vardı. Ülkenin en büyük 3. Şehrinde bir cadde üzerinde oluşan bir su birikintisinin yanlış bir noktasında basarak ölen iki insandan bahsediyoruz.
Mesuliyeti olanların siyasi fikirleri ile biz ilgilenmiyoruz şu an ama olay sonrası sosyal medyada yaşanan tartışmaların nerede ise tamamının siyaset üzerinden yapılması, bize başka bir uyarıda daha bulunuyor aslında. Bu şekilde bir ölümün üzerinden dahi siyasi tartışma çıkarılabilen bir ülkede, kuralların ve kurumların ya da olması gerekenlerin olmasının önemi ve anlamı yoktur. Mesele, öyle bir felaketin ardından bile kimin haklı çıkacağı meselesidir.
İki insan su birikintisine bastıkları için öldüler. Ama olay unutuldu bile. Çünkü bizim çok daha önemli işlerimiz var. Çok daha önemli konuları konuşuyoruz hala. Ama farkında değiliz ki, biz işte o meseleleri konuşmaya devam ettikçe asla kurallar doğru işlemeyecek. Olması gerekenler bir türlü olmayacak. Bir gün size, bir gün bize zarar verecek sistemin elektrik kaçakları. Siz de, biz de aynı kişiler olduğumuzu anlayıncaya kadar böyle devam edecek bu durum.
Bize hep aynı şey söylendi söylenecek, “o gider de diğeri gelirse” ya birimiz için felaket olacak ya diğerimiz için felaket olacak. Sonra bir noktada hep beraber felaketi yaşadık dönem dönem ve bunu bile normalleştirdik ne garip.
Ama kişisel tarihimde normalleştiremediğim birçok şey var benim. İçlerinden en anormallerinden biriydi bu da. Ama normalleşmesi gerektiği söylenen siyasetin bile yumuşaması gerektiği şeklinde tevil edilmeye çalışıldığı bir ülkede, yoldaki su birikintisine bastığı için ölen insanların var olduğu gerçeğini nasıl normalleştirebilir ya da yumuşatabiliriz acaba.
Ya sonra, o insanların cenazelerinin kaldırıma çekiliş görüntülerini de normalleştirmek mümkün olur mu? Olmuyorsa bu sefer yumuşama da olabilir sorun etmeyiz.
Neticede; o görüntüleri izleyerek sorumluluk makamında oturup o gece gözüne bir zerre uyku girmiş hiç kimsenin, bu ülke insanına söyletebileceği hiçbir şey olmamalıdır. Ama var, çünkü bu ülke insanı çok ama çok uzun zamandır sadece kendisini kurtarmakla ilgileniyor. Sakın kimse yan komşusuna öteki diye bakmaya yeni başladığımızı falan söylemeye kalkmasın. Ben aklım erdiğinden beri bunu yaşıyorum. Her türlü siyaset erbabı da, her gün bu durumu kullanarak ayakta duruyor.
Ama özetle mesele şudur ki; insanların bu şekilde bile ölebildiği bir ülkede, nasıl yaşadıklarının çok da önemi yoktur…
Ama bazı şeyler vardır ki, hiçbir konjonktürde önemi ve anlamı değişmez.
21. yüzyılda bir ülkenin bir büyük şehrinde insanların su birikintisine basarak ölmesi diye bir şey, vasat bir ülkede dahi 2-3 gün içinde gündemden düşemez.
Ama Türkiye’de düşer, çünkü çok daha önemli meseleleri vardır ülkenin, mesela güvenlik meselesi çok önemlidir. Zaten biz de, bir su birikintisine basarak hayatlarını kaybeden o iki insanımızı “Güvenlik” kamerası görüntülerinden gördük. Olayda geçen tek güvenlik kelimesi de o kamerayı tanımlamakta kullanılan kelime idi.
Özge Seren Deniz ve adaşım İnanç Öktemay’ın hayatları bir su birikintisine bastıkları için son bulmuştu.
Sonra bunun nasıl olabileceğine kafa yorduk ve bir de gördük ki aslında yerel medyada bunun olabileceğine dair 5 yıl önceden haber yapılmış. Haberi yapan Ege Telgraf gazetesinin muhabiri Utkucan Akkaş kardeşimiz “İlla birinin ölmesi mi gerekiyor” diye de sormuş haberin içeriğinde. Birisi değil bu sefer ikisi ölmüş ve sadece 3 gün gündem olmuş konu.
Yani orada yaşanan şey, bir su birikintisine basarak ölme olayı değilmiş zaten. 5 yıldır orada bir elektrik kaçağı varmış. Elbette en az 5 yıldır demek lazım, belki de daha bile önceden vardı. Ülkenin en büyük 3. Şehrinde bir cadde üzerinde oluşan bir su birikintisinin yanlış bir noktasında basarak ölen iki insandan bahsediyoruz.
Mesuliyeti olanların siyasi fikirleri ile biz ilgilenmiyoruz şu an ama olay sonrası sosyal medyada yaşanan tartışmaların nerede ise tamamının siyaset üzerinden yapılması, bize başka bir uyarıda daha bulunuyor aslında. Bu şekilde bir ölümün üzerinden dahi siyasi tartışma çıkarılabilen bir ülkede, kuralların ve kurumların ya da olması gerekenlerin olmasının önemi ve anlamı yoktur. Mesele, öyle bir felaketin ardından bile kimin haklı çıkacağı meselesidir.
İki insan su birikintisine bastıkları için öldüler. Ama olay unutuldu bile. Çünkü bizim çok daha önemli işlerimiz var. Çok daha önemli konuları konuşuyoruz hala. Ama farkında değiliz ki, biz işte o meseleleri konuşmaya devam ettikçe asla kurallar doğru işlemeyecek. Olması gerekenler bir türlü olmayacak. Bir gün size, bir gün bize zarar verecek sistemin elektrik kaçakları. Siz de, biz de aynı kişiler olduğumuzu anlayıncaya kadar böyle devam edecek bu durum.
Bize hep aynı şey söylendi söylenecek, “o gider de diğeri gelirse” ya birimiz için felaket olacak ya diğerimiz için felaket olacak. Sonra bir noktada hep beraber felaketi yaşadık dönem dönem ve bunu bile normalleştirdik ne garip.
Ama kişisel tarihimde normalleştiremediğim birçok şey var benim. İçlerinden en anormallerinden biriydi bu da. Ama normalleşmesi gerektiği söylenen siyasetin bile yumuşaması gerektiği şeklinde tevil edilmeye çalışıldığı bir ülkede, yoldaki su birikintisine bastığı için ölen insanların var olduğu gerçeğini nasıl normalleştirebilir ya da yumuşatabiliriz acaba.
Ya sonra, o insanların cenazelerinin kaldırıma çekiliş görüntülerini de normalleştirmek mümkün olur mu? Olmuyorsa bu sefer yumuşama da olabilir sorun etmeyiz.
Neticede; o görüntüleri izleyerek sorumluluk makamında oturup o gece gözüne bir zerre uyku girmiş hiç kimsenin, bu ülke insanına söyletebileceği hiçbir şey olmamalıdır. Ama var, çünkü bu ülke insanı çok ama çok uzun zamandır sadece kendisini kurtarmakla ilgileniyor. Sakın kimse yan komşusuna öteki diye bakmaya yeni başladığımızı falan söylemeye kalkmasın. Ben aklım erdiğinden beri bunu yaşıyorum. Her türlü siyaset erbabı da, her gün bu durumu kullanarak ayakta duruyor.
Ama özetle mesele şudur ki; insanların bu şekilde bile ölebildiği bir ülkede, nasıl yaşadıklarının çok da önemi yoktur…
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.