enky
Forum Üyesi
- Katılım
- 15 Mar 2022
- Mesajlar
- 2,800
- Puanları
- 1
Siyaset risk alma sanatıdır
Zor meseleler ancak risk alınarak çözülür. Risk almak ise cesaret gerektirir. Sokrates, senin almaya cesaret edemediğin riskleri alanlar, senin yaşamak istediğin hayatı yaşarlar, diyor. Cesaret gösterenler, sorumlu makamlardaysalar, başarılı olduklarında büyük değişimlere imza atar ve tarihe mal olurlar. Bu yüzden bazı meseleler var ki risk almadan çözülemez. Bunun için de cesaret gerekir. Türkiye’nin ise eskiden beri çözüm bekleyen iki zor meselesi vardır. Bunların çözümü ülkenin ileri gitmesi için çok önemli, çünkü bu sorunlar diğer birçok sorunun da kaynağı haline gelmiş durumda.
Ne ki, devlet, bunları sorun olarak görüp çözmek yerine onları güvenlikçi anlayışla ezip yok etme yoluna gitti. Bu da sorunları çözmek bir yana daha da büyüttü. Bu minvalde eskiden beri devletin arşivlerinde zaman zaman yerleri ve sıraları değişse de iki büyük tehlike! dile getiriliyor. Bunlardan biri bölücülük, öbürü ise irtica olarak kodlanmış durumda.
Bu sorunlar kimi zaman siyasi partiler tarafından beka adı altında kendi iktidarlarını daim etmek için kullanılıyor. Nitekim ikinci tehlikeyi yaratacak diye beklenen ideolojik yapının temsilcileri bugün iktidarda ve ne gariptir ki iktidarını daim etmek için MHP ile bütünleşerek birincisini kullanıyorlar. Bir başka gariplik de şudur ki CHP seçmenin bir kısmına da bu iki endişe hâkim. Son zamanlarda moda deyimle bunlara endişeli modernler deniliyor. (Ülke bölünecek ya da ülkeye şeriat gelecek diye endişeleniyorlar.)
İşte şimdi Kılıçdaroğlu bu iki endişeye parmak basıyor bunları gidermek için çaba sarf ediyor. Cesur bir atakla bu sorunları çözeceğini söylüyor. Cesaret de burada devreye giriyor zaten. Derin devlete ve kendi tabanının (en azından bir kısmana rağmen) bu sorunların üstüne gitmesi gerçekten cesaret ister. Maksadı tam hasıl etmese de (biraz sonra değinileceğimiz gibi Kürt sorunuyla ilgili) helâlleşeme böyle bir çıkıştı. O yüzden hem bazı partililerden hem de şimdi artık değiştirmeye gelmiş olduğu devletle bütünleşen AKP iktidarı ve onun küçük ortakları (Bahçeli ve Perinçek) tarafından da epey eleştirildi. Kılıçdaroğlu şimdi de iyi bir zamanlama ile başka bir netameli konuda çıkış yaptı: Başörtüsü.
Ne ki, devlet, bunları sorun olarak görüp çözmek yerine onları güvenlikçi anlayışla ezip yok etme yoluna gitti. Bu da sorunları çözmek bir yana daha da büyüttü. Bu minvalde eskiden beri devletin arşivlerinde zaman zaman yerleri ve sıraları değişse de iki büyük tehlike! dile getiriliyor. Bunlardan biri bölücülük, öbürü ise irtica olarak kodlanmış durumda.
Bu sorunlar kimi zaman siyasi partiler tarafından beka adı altında kendi iktidarlarını daim etmek için kullanılıyor. Nitekim ikinci tehlikeyi yaratacak diye beklenen ideolojik yapının temsilcileri bugün iktidarda ve ne gariptir ki iktidarını daim etmek için MHP ile bütünleşerek birincisini kullanıyorlar. Bir başka gariplik de şudur ki CHP seçmenin bir kısmına da bu iki endişe hâkim. Son zamanlarda moda deyimle bunlara endişeli modernler deniliyor. (Ülke bölünecek ya da ülkeye şeriat gelecek diye endişeleniyorlar.)
İşte şimdi Kılıçdaroğlu bu iki endişeye parmak basıyor bunları gidermek için çaba sarf ediyor. Cesur bir atakla bu sorunları çözeceğini söylüyor. Cesaret de burada devreye giriyor zaten. Derin devlete ve kendi tabanının (en azından bir kısmana rağmen) bu sorunların üstüne gitmesi gerçekten cesaret ister. Maksadı tam hasıl etmese de (biraz sonra değinileceğimiz gibi Kürt sorunuyla ilgili) helâlleşeme böyle bir çıkıştı. O yüzden hem bazı partililerden hem de şimdi artık değiştirmeye gelmiş olduğu devletle bütünleşen AKP iktidarı ve onun küçük ortakları (Bahçeli ve Perinçek) tarafından da epey eleştirildi. Kılıçdaroğlu şimdi de iyi bir zamanlama ile başka bir netameli konuda çıkış yaptı: Başörtüsü.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.