enky
Forum Üyesi
- Katılım
- 15 Mar 2022
- Mesajlar
- 2,800
- Puanları
- 1
AKP döneminde, Türkiye dünyada en fazla gazetecinin hapiste olduğu ülkelerden biri oldu. Hapisteki gazeteci sayısı 2010’lu yıllara kıyasla bugünlerde daha düşük. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’ne (RSF) göre halen 9 gazeteci
Gazeteciler tutuklanırken genellikle asıl nedenin gazetecilik olduğu örtülüp “terör örgütü üyesi” olmak ya da “örgüte yardım etmek” gibi gerekçeler öne sürülüyor. Gazetecilik örgütlerinin raporlarındaki sayı farklılığının nedeni bu. Davalar incelenmeden hazırlanan raporlarda gazeteci oldukları tartışmalı ya da gazetecilik dışı nedenlerle hapse atılan isimler yer alabiliyor. Ama AKP’ye göre zaten Türkiye’de gazetecilik nedeniyle hapse atılan kimse hiç olmadı, hapistekilerin de hepsi terörist!
İşte bu nedenle İçişleri Bakanlığı’nın, Mersin’deki polisevine yönelik terör saldırısının faillerinden birinin, PKK’lı “Zozan Tolan” kod adlı Dilşah Ercan olduğunu açıklaması tam da aradıkları malzemeydi. Artık nasıl olduysa bu ismin CHP’nin 2013’teki “Tutuklu Gazeteciler
Akşam, Aydınlık, Milat, Sabah, Türkgün, Türkiye, Yeni Akit ve Yeni Şafak gazeteleri ile AHaber ve benzer çizgideki internet sitelerinin, “CHP’nin gazetecisi polisi şehit etti” türü ortak haberleri iki gün boyunca sürdü. Fakat PKK’nın saldıranlar arasında Dilşah Ercan’ın olmadığı, onun “görevi başında” olduğu açıklaması bu haberleri açığa düşürdü. Nitekim emniyet de “Dilşah Ercan’a ait parmak izlerini, iki kadın teröristin parmak izleri ile karşılaştırmış ama izlerin örtüşmediğini”
Böylece DNA araştırması yapıp, saldırganın kimliği netleştirilmeden açıklamalar yapıldığı anlaşılmış oldu. Ama Bakan Soylu, yanlışlığı kabullenmek yerine bu kez de CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu “PKK’nın açıklamasına sığınmak” ile
İktidar medyası da haberini düzeltmek yerine aynı minval üzre devam etti; Yeni Şafak ve Yeni Akit “CHP’de ‘Dilşah görevde’ sevinci” haberleri yayımladı. Hatta Yeni Şafak’ın Genel Yayın Yönetmeni öyle ileri gitti ki, “PKK’nın açıklaması CHP’yi sevince gark etti. CHP’de senlik başladı, İzmir Marşı okundu, 10. Yıl Marşı’yla coşku tavan yaptı” diye hayali bir şenlikten bahsetti! Sanırsınız haberi yanlış çıkan onlar değildi.
Tam teçhizatlı özel harekât polislerinin, gazetecilerle birlikte CHP’li Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin Basın Yayın Daire Başkanı Bedrettin Gündeş’in evini basması da gazeteciliğin propaganda amacıyla kullanılmasının başka bir örneğiydi.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
. Bu sayı Gazetecileri Koruma Komitesi'ne (CPJ) göre 18, Türkiye Gazeteciler Sendikası'na (TGS) göre ise 38.Gazeteciler tutuklanırken genellikle asıl nedenin gazetecilik olduğu örtülüp “terör örgütü üyesi” olmak ya da “örgüte yardım etmek” gibi gerekçeler öne sürülüyor. Gazetecilik örgütlerinin raporlarındaki sayı farklılığının nedeni bu. Davalar incelenmeden hazırlanan raporlarda gazeteci oldukları tartışmalı ya da gazetecilik dışı nedenlerle hapse atılan isimler yer alabiliyor. Ama AKP’ye göre zaten Türkiye’de gazetecilik nedeniyle hapse atılan kimse hiç olmadı, hapistekilerin de hepsi terörist!
İşte bu nedenle İçişleri Bakanlığı’nın, Mersin’deki polisevine yönelik terör saldırısının faillerinden birinin, PKK’lı “Zozan Tolan” kod adlı Dilşah Ercan olduğunu açıklaması tam da aradıkları malzemeydi. Artık nasıl olduysa bu ismin CHP’nin 2013’teki “Tutuklu Gazeteciler
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
”nda Azadiya Welat muhabiri olarak geçtiği anında keşfedildi. Hemen ardından AKP sözcüleri ve iktidar yanlısı medya bir örnek haber ve yazılarla saldırıya geçti.Akşam, Aydınlık, Milat, Sabah, Türkgün, Türkiye, Yeni Akit ve Yeni Şafak gazeteleri ile AHaber ve benzer çizgideki internet sitelerinin, “CHP’nin gazetecisi polisi şehit etti” türü ortak haberleri iki gün boyunca sürdü. Fakat PKK’nın saldıranlar arasında Dilşah Ercan’ın olmadığı, onun “görevi başında” olduğu açıklaması bu haberleri açığa düşürdü. Nitekim emniyet de “Dilşah Ercan’a ait parmak izlerini, iki kadın teröristin parmak izleri ile karşılaştırmış ama izlerin örtüşmediğini”
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
!Böylece DNA araştırması yapıp, saldırganın kimliği netleştirilmeden açıklamalar yapıldığı anlaşılmış oldu. Ama Bakan Soylu, yanlışlığı kabullenmek yerine bu kez de CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu “PKK’nın açıklamasına sığınmak” ile
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
. İktidar medyası da haberini düzeltmek yerine aynı minval üzre devam etti; Yeni Şafak ve Yeni Akit “CHP’de ‘Dilşah görevde’ sevinci” haberleri yayımladı. Hatta Yeni Şafak’ın Genel Yayın Yönetmeni öyle ileri gitti ki, “PKK’nın açıklaması CHP’yi sevince gark etti. CHP’de senlik başladı, İzmir Marşı okundu, 10. Yıl Marşı’yla coşku tavan yaptı” diye hayali bir şenlikten bahsetti! Sanırsınız haberi yanlış çıkan onlar değildi.
Tam teçhizatlı özel harekât polislerinin, gazetecilerle birlikte CHP’li Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin Basın Yayın Daire Başkanı Bedrettin Gündeş’in evini basması da gazeteciliğin propaganda amacıyla kullanılmasının başka bir örneğiydi.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.