Na
Forum Üyesi
- Katılım
- 18 Eki 2022
- Mesajlar
- 12,368
- Puanları
- 1
Anadolu bereket tanrıçasıdır. Koca gövdeli, koca memeli…
Ama sadece bereket tanrıçası olmakla kalmaz, aynı zamanda deprem tanrıçasıdır. Bacaklarının ayrık tasviri, toprağın karışımını, modern algımıza göre fay hattının kırılmasını ve sonrasında çıkacak verimi, tarımsal ürün bolluğunu tasvir eder.
Modern çağ konut yapısının olmadığı, insanlığın yeni yeni tarım toplumuna geçtiği, hafif, öldürücü olmayan yapılarda yaşadığı dönemler için hiç kuşkusuz günümüz için doğal afet olarak algılanan depremlerin tanrıçası, sevimli bir tanrıçadır.
Peki ya bugün?
Korkum açıklananın çok daha fazla can kaybı ile karşı karşıya kalacağımız. Yıkılan enkazın altında kalanların, yıkıntının ötesinde zamanında müdahale edilememesine bağlı olarak donma nedeniyle yaşamlarını yitirecekleri. Hepimizin içi kan ağlıyor.
Yıllar öncesine döndüm. 1999 Ağustos depremi sonrasında yazdığım ilk yazımın başlığı “doğal afet bölgesi mi sosyal afet bölgesi mi” şeklindeydi. Yanlış hatırlamıyorsam, doğal afetlerin kaçınılmazlığı, ancak sosyal afetlerin giderilebirliği mealinde bir yazı kaleme almıştım. Giderebildik mi? Hayır.
Bırakın gidermeyi, 1999’un da gerisine düşen, acı veren görüntülerle karşı karşıyayız…
Ama sadece bereket tanrıçası olmakla kalmaz, aynı zamanda deprem tanrıçasıdır. Bacaklarının ayrık tasviri, toprağın karışımını, modern algımıza göre fay hattının kırılmasını ve sonrasında çıkacak verimi, tarımsal ürün bolluğunu tasvir eder.
Modern çağ konut yapısının olmadığı, insanlığın yeni yeni tarım toplumuna geçtiği, hafif, öldürücü olmayan yapılarda yaşadığı dönemler için hiç kuşkusuz günümüz için doğal afet olarak algılanan depremlerin tanrıçası, sevimli bir tanrıçadır.
Peki ya bugün?
Korkum açıklananın çok daha fazla can kaybı ile karşı karşıya kalacağımız. Yıkılan enkazın altında kalanların, yıkıntının ötesinde zamanında müdahale edilememesine bağlı olarak donma nedeniyle yaşamlarını yitirecekleri. Hepimizin içi kan ağlıyor.
Yıllar öncesine döndüm. 1999 Ağustos depremi sonrasında yazdığım ilk yazımın başlığı “doğal afet bölgesi mi sosyal afet bölgesi mi” şeklindeydi. Yanlış hatırlamıyorsam, doğal afetlerin kaçınılmazlığı, ancak sosyal afetlerin giderilebirliği mealinde bir yazı kaleme almıştım. Giderebildik mi? Hayır.
Bırakın gidermeyi, 1999’un da gerisine düşen, acı veren görüntülerle karşı karşıyayız…
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.