enky
Forum Üyesi
- Katılım
- 15 Mar 2022
- Mesajlar
- 2,800
- Puanları
- 1
Muhalif. Analiz
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener 'Ben Başbakan olacağım' dediğinde aslında birden fazla şey yapmıştı. Mesela parlamenter sisteme geçiş kararının kesinliği ile ilgili bir mesaj vermişdi. Parlamenter sistemde başbakan olmak için teamüller gereği 1. Parti olmak gerekliliği nedeniyle 1. Parti olma amacını ortaya koymuşdu. Hepsinden önemlisi Cumhurbaşkanlığı adaylığından feragat ettiğini açıklamıştı.
Bu feragat aslında Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda Cumhuriyet Halk Partisine de alan açıyordu ama, sistem değişikliği ön kabulü gereği Cumhurbaşkanlığı makamından beklentilerini de tanımlıyordu.
Ardından yine Meral Akşener geçtiğimiz günlerde il başkanları toplantısında "Kemal Bey aday olmak konusunda kararlı" diyerek başka bir mesaj verdi.
Adaylık konusunda isim zikredilmesi için özellikle iktidar ve yanlısı medya tarafından yapılan aşırı baskılar Millet İttifakında söylenen her cümleye yeni bir anlam yüklemek gibi bir sonuç doğurdu aslında. Bu baskıların kaynağı olan cenah bu anlam yüklemelerini de kendisi dizayn ederek her cümleden masa dağılıyor sonucuna vardı. Ama bu güne kadar da masa dağılmadı.
Akşener verdiği mesajlarla kendi tabanının beklentilerini de karşıladı genel olarak, "Merak etmeyin direksiyonda ben varım" dedi. Neticede kendisinin başka bir adayı işin başından destekleyerek etkisiz eleman görüntüsü vermesi beklenemezdi. Neticede ülkede bu lükse sahip olan tek kişinin partisinden ayrılıp yeni parti kurmuştu.
Akşener'in her cümlesinden bir mana çıkarma gayretinde ki iktidar medyası, kendisine bir ara İmamoğlu'nu bir ara da Mansur Yavaş'ı destekletti. Ama Akşener hiç bir isim için aleni olarak evet ya da hayır demedi.
Akşener'in kazanacak aday vurgusu dahi Kılıçdaroğlu'nu istemiyor diye yorumlandı bu cenah tarafından. Yani iktidara yakın medya Kılıçdaroğlu'nu kazanamayacak aday olarak tanımladı. Enteresan olan bu tanımı yaparken Kılıçdaroğlu dışında adı geçen adayları 'Kazanacak aday' olarak tanımlamış olduklarının farkında olmamaları. Aslında bu yorum pekâlâ Kılıçdaroğlu dışındaki adaylar seçimi kazanabilir şeklinde anlaşılabilir.
Neticede Akşener'in bu tavrı aslında Kılıçdaroğlu tarafından da kabul görmüş bir tavır. Mesela kendisi asla net ve somut bir şekilde 'ben adayım' demedi şu ana kadar. Görev ve yetkinin 6'lı masada olduğunu söyledi hep. Sadece 6'lı masadan çıkarsa aday olmak isterim dedi. İnatla bütün bir 6'lı masa bileşenleri de önceliklerinin prensipler olduğunun altını çizdiler. Hala da aday konusunun konuşulmadığını söylüyorlar.
Biz de bu konuda İYİ Parti İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu ile biraz sohbet ettik:
Ağıralioğlu özetle her zaman söylediğini tekrar etti, 'Ülkeyi kim yönetimden önce hangi anlayış yönetsin noktasındayız'.
Hiç kimseye baştan bir rezervlerinin olmadığını da söyledi. Önceliklerinin 'Kazanacak aday ve ülkeyi güçlendirilmiş parlamenter sisteme taşıyabilecek' aday olduğuna vurgu yaptı.
Ağıralioğlu, " Her lider potansiyel olarak Cumhurbaşkanlığı adayıdır, işin doğası böyledir. Bizim Cumhurbaşkanlığı makamından beklentimiz, geçiş sürecini doğru idare edebilmesi, geçiş süreci için belirlenen kuralların doğru uygulanmasına nezaret etmesi, bu arada ortaya çıkabilecek fikir ayrılıkları olursa da oralarda hakemlik edebilmesi olur" dedi.
Her liderin doğal aday pozisyonunda olduğunu söyleyen Ağıralioğlu Akşener'in ise kendisini baştan Başbakan olarak konumlandırması nedeniyle şu anda konu olmadığını söyledi. Ancak yine de teşkilatların gönlünde Akşener'in olduğun, Genel Baskan'ın başbakanlık ifadesi nedeniyle teşkilatların bu konuda sessiz davrandıklarını belirtti.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener 'Ben Başbakan olacağım' dediğinde aslında birden fazla şey yapmıştı. Mesela parlamenter sisteme geçiş kararının kesinliği ile ilgili bir mesaj vermişdi. Parlamenter sistemde başbakan olmak için teamüller gereği 1. Parti olmak gerekliliği nedeniyle 1. Parti olma amacını ortaya koymuşdu. Hepsinden önemlisi Cumhurbaşkanlığı adaylığından feragat ettiğini açıklamıştı.
Bu feragat aslında Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda Cumhuriyet Halk Partisine de alan açıyordu ama, sistem değişikliği ön kabulü gereği Cumhurbaşkanlığı makamından beklentilerini de tanımlıyordu.
Ardından yine Meral Akşener geçtiğimiz günlerde il başkanları toplantısında "Kemal Bey aday olmak konusunda kararlı" diyerek başka bir mesaj verdi.
Adaylık konusunda isim zikredilmesi için özellikle iktidar ve yanlısı medya tarafından yapılan aşırı baskılar Millet İttifakında söylenen her cümleye yeni bir anlam yüklemek gibi bir sonuç doğurdu aslında. Bu baskıların kaynağı olan cenah bu anlam yüklemelerini de kendisi dizayn ederek her cümleden masa dağılıyor sonucuna vardı. Ama bu güne kadar da masa dağılmadı.
Akşener verdiği mesajlarla kendi tabanının beklentilerini de karşıladı genel olarak, "Merak etmeyin direksiyonda ben varım" dedi. Neticede kendisinin başka bir adayı işin başından destekleyerek etkisiz eleman görüntüsü vermesi beklenemezdi. Neticede ülkede bu lükse sahip olan tek kişinin partisinden ayrılıp yeni parti kurmuştu.
Akşener'in her cümlesinden bir mana çıkarma gayretinde ki iktidar medyası, kendisine bir ara İmamoğlu'nu bir ara da Mansur Yavaş'ı destekletti. Ama Akşener hiç bir isim için aleni olarak evet ya da hayır demedi.
Akşener'in kazanacak aday vurgusu dahi Kılıçdaroğlu'nu istemiyor diye yorumlandı bu cenah tarafından. Yani iktidara yakın medya Kılıçdaroğlu'nu kazanamayacak aday olarak tanımladı. Enteresan olan bu tanımı yaparken Kılıçdaroğlu dışında adı geçen adayları 'Kazanacak aday' olarak tanımlamış olduklarının farkında olmamaları. Aslında bu yorum pekâlâ Kılıçdaroğlu dışındaki adaylar seçimi kazanabilir şeklinde anlaşılabilir.
Neticede Akşener'in bu tavrı aslında Kılıçdaroğlu tarafından da kabul görmüş bir tavır. Mesela kendisi asla net ve somut bir şekilde 'ben adayım' demedi şu ana kadar. Görev ve yetkinin 6'lı masada olduğunu söyledi hep. Sadece 6'lı masadan çıkarsa aday olmak isterim dedi. İnatla bütün bir 6'lı masa bileşenleri de önceliklerinin prensipler olduğunun altını çizdiler. Hala da aday konusunun konuşulmadığını söylüyorlar.
Biz de bu konuda İYİ Parti İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu ile biraz sohbet ettik:
Ağıralioğlu özetle her zaman söylediğini tekrar etti, 'Ülkeyi kim yönetimden önce hangi anlayış yönetsin noktasındayız'.
Hiç kimseye baştan bir rezervlerinin olmadığını da söyledi. Önceliklerinin 'Kazanacak aday ve ülkeyi güçlendirilmiş parlamenter sisteme taşıyabilecek' aday olduğuna vurgu yaptı.
Ağıralioğlu, " Her lider potansiyel olarak Cumhurbaşkanlığı adayıdır, işin doğası böyledir. Bizim Cumhurbaşkanlığı makamından beklentimiz, geçiş sürecini doğru idare edebilmesi, geçiş süreci için belirlenen kuralların doğru uygulanmasına nezaret etmesi, bu arada ortaya çıkabilecek fikir ayrılıkları olursa da oralarda hakemlik edebilmesi olur" dedi.
Her liderin doğal aday pozisyonunda olduğunu söyleyen Ağıralioğlu Akşener'in ise kendisini baştan Başbakan olarak konumlandırması nedeniyle şu anda konu olmadığını söyledi. Ancak yine de teşkilatların gönlünde Akşener'in olduğun, Genel Baskan'ın başbakanlık ifadesi nedeniyle teşkilatların bu konuda sessiz davrandıklarını belirtti.