Big
Forum Üyesi
- Katılım
- 18 Eki 2022
- Mesajlar
- 1,811
- Puanları
- 0
Geçen hafta içinde İsviçre’nin Bürgenstock kasabasında Ukrayna Barış Zirvesi yapıldı. Zirveye hemen hemen dünyanın pek çok ülkesi katıldı. Sadece Rusya Federasyonu davet edilmedi. Davetliler arasında ayrıca iki önemli ruhani lider vardı; Papa Francis ve Fener Rum Patriği Bartholomeos. Papa Francis Katolik Kilisesi’nin, Patrik Bartholomeos da Doğu Ortodoks Kilisesi’nin temsilcileri olarak zirveye katıldılar.
Basında yaygın biçimde yer aldığı için zirvenin içeriğine, neler konuşulduğuna, sonuç bildirgesine girmeyeceğim. Bu yazımda ele almak istediğim konu memleketimizde, kendine aydın, kanaat önderi diyen bazı kişilerin hala 1900’lerin kafasıyla Patrik Bartholomeos’un zirveye katılmasını sorgulamaları; daha da öte Patriğin bizim devletin verdiği sıfatla, yani Fener Rum Patriği değil, Ekümenik Patrik unvanıyla anılmasına karşı çıkmalarını tartışmak. Hatta birisi çıkıp, bu ne kepazelik, İstanbul’un ortasında yeni bir Vatikan mı kurulmak isteniyor, diye sorabiliyor. Hızlarını alamayıp Patrik’e “vatan haini” yaftasını yapıştırmaktan da çekinmezlerdi. Neyse ki o kadar ileri gitmediler.
A benim güzel kardeşim. İstersen sana biraz anlatayım. Türkiye Cumhuriyeti devleti, sana göre laikliği sıkı sıkıya korumak amacıyla Patriğin “ekümeniklik” unvanını tanımıyor olabilir. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti devletinin “ekümenik” unvanını tanımaması hiç bir şey ifade etmez. Çünkü Doğu Ortodoks Kilisesi inancına göre Patrik M.S. 451 yılında toplanan Kadıköy Konsili’nden beri “ekümenik” yani evrensel unvanına sahptir; bütün dünya da bunu böyle kabul eder.
Dünyada, altı ayrı Doğu Ortodoks Kilisesi var. Bunlar Etiyopya, Kopt (Mısır), Ermeni, Suriye, Hindistan ve Eritre Kiliseleri. Bunlara otosefal (bağımsız ya da tek başlı) kiliseler deniliyor. Ekümenik Patrikhane ya da bizim devletin deyişiyle Fener Rum Patrikhanesi’ne ise dünya çapında bazı Ortodoks kiliseler bağlı. Bu altı kilise ve Ekümenik Patrikhane birbirleriyle eşit sayılsa da Ekümenik Patrikhane eşitler arasında birinci (primus inter pares) kabul ediliyor.
Bizim devlet Fener Rum Patrikhanesi’nin etki alanını İstanbul, Gökçeada ve Bozcaada’da kalmış 1,500 kişilik cemaatle sınırlıyor. Ancak gerçekte Fener’e bağlı cemaat sayısı dünya çapında 5 milyon 300 bin kişinin üstünde. Bütün bu veriler Dünya Kiliseler Konseyi (World Council of Churches) kayıtlarında var.
Şimdi gelelim Patrik Bartholomeos’un o zirvede ne işi vardı, diye soranlara... Bilmeyenler ya da okumayıp bu konuda ahkam kesenler için yazayım.
Kendine Rusya Patriği adını veren papaz Kiril var. Rusya Patriği Kiril’in Sovyetler Birliği döneminde eski Sovyet istihbarat örgütü KGB ajanı olarak çalıştığı dünya alem tarafından biliniyor. Patrik Kiril ve Rusya Ortodoks Kilisesi Fener Rum Patrikhanesi’nin “ekümeniklik” unvanını kabul etmiyor. Esas ekümenik patrikhanenin kendisi olduğunu iddia ediyor. Buna gerekçe olarak da sayıca daha yüksek bir cemaate sahip oluşunu gösteriyor. Sovyetler Birliği döneminden beri Ukrayna Kilisesi Rusya Kilisesi’ne bağlıydı. Ancak Ukrayna Kilisesi 2019 yılında ikiye bölündü. Bir taraf eski tutumunu sürdürüp Rusya Patrikhanesi’ne bağlı kalmayı tercih ederken Ukraynalı özgürlükçü din adamlarının kurdukları ikinci kilise 2019’da Fener Patrikhanesi’nden icazet alıp bağımsızlığını, aynı zamanda da Fener’e zımni bağlılığını ilan etti. Bu icazet töreni İstanbul’da Fener Rum Patrikhanesi’nin içindeki Aya Yorgi Kilisesi’nde yapıldı.
Patrik Kiril bu bölünmeyi affetmedi. Her seferinde Ukrayna’da tek kilise olduğunu savundu. Dünya Kiliseler Konseyi içindeki kaynaklar eski KGB ajanı Patrik Kiril’in bu olaydan sonra Fener Rum Patrikhanesi’ne husumetinin iyice arttığına dikkat çekiyorlar.
Patrik Bartholomeos’un Bürgenstock Zirvesi’ne katılması Ukrayna’daki özgürlükçü halkla dayanışma içinde olduğunu göstermek istediği biçiminde yorumlanıyor. Bunda ne sakınca var? Ayrıca İstanbul’un göbeğinde gizli Vatikan kurulmak hedeflendiği nereden çıkarılıyor?Patrik Bartholomeos, Gökçeada (İmroz) doğumlu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı. İki yıl Türk Silahlı Kuvvetleri’nde askerlik görevini yapmış. Adamcağız Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ama etnik Rum olduğu için “olağan şüpheli.” Yüz yıldır vaz geçilmeyen aynı kafa.
Bu bizim entel, dantel, ulusalcı solcu (ne demekse- sol evrensel bir felsefedir) arkadaşların feveranı üstüne Dışişleri Bakanlığı, Bakanlık Sözcüsü Öncü Keçeli imzasıyla şöyle yazılı bir açıklama yayımlamış:
“Fener Rum Patrikhanesi’nin 15-16 Haziran 2024 tarihinde İsviçre’de düzenlenen Ukrayna Barış Zirvesi’ne devlet statüsünde katıldığı ve Sayın Bakanımızın Zirve marjında Fener Rum Patriği Bartholomeos’la resmi bir görüşme yaptığı yönündeki haberler gerçeği yansıtmamaktadır. Zirve sonunda kabul edilen ve kamuoyuyla paylaşılan Ortak Bildiri’ye bilahare Fener Rum Patrikhanesi’nin isminin de imzacı olarak eklendiğine dair iddialarla ilgili olarak Zirve’nin organizatörleri İsviçre ve Ukrayna’dan izahat istenmiştir. Öte yandan, Fener Rum Patrikhanesi’nin konumuna ilişkin devlet politikamızda herhangi bir değişiklik olmadığı da izahtan varestedir.”
Şimdi gelelim başlıkta neden “monoetnik toplum” yazdığıma. Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan beri ulusal devlet ilkesini benimsemiş. Öyle ki gayri Müslim azınlıkları yok saymış. Ülkeyi sadece Türk kimliği üstüne inşa etmek istemiş. Hep de “bizden olanlar, olmayanlar” mantığıyla derin bir ayrımcılık uygulamış. Yani tek toplum, tek devlet. Tek toplum eşittir monoetnik, tek ırklı toplum. O zaman da adama, Türk kim, diye sorarlar. Burada Çerkezi, Lazı, Kürdü, Boşnağı, Ermenisi, Rumu, Yahudisi, Süryanisi, Keldanisi yaşıyor. Anayasa’da adı Laik Türkiye Cumhuriyeti yazan bu devlete bağlı olan milletin çimentosu yoksa gizli Sünni Müslümanlık mı? Millet monoetnik, yani Türk, dini de Sünni Müslüman. İsmine bakılıp Türk varsayılan her vatandaşın Sünni Müslüman olduğu kafadan kabul edildiği için nüfus hüviyet cüzdanlarında böyle yazıyor. Al sana Türk-İslam sentezi!
Basında yaygın biçimde yer aldığı için zirvenin içeriğine, neler konuşulduğuna, sonuç bildirgesine girmeyeceğim. Bu yazımda ele almak istediğim konu memleketimizde, kendine aydın, kanaat önderi diyen bazı kişilerin hala 1900’lerin kafasıyla Patrik Bartholomeos’un zirveye katılmasını sorgulamaları; daha da öte Patriğin bizim devletin verdiği sıfatla, yani Fener Rum Patriği değil, Ekümenik Patrik unvanıyla anılmasına karşı çıkmalarını tartışmak. Hatta birisi çıkıp, bu ne kepazelik, İstanbul’un ortasında yeni bir Vatikan mı kurulmak isteniyor, diye sorabiliyor. Hızlarını alamayıp Patrik’e “vatan haini” yaftasını yapıştırmaktan da çekinmezlerdi. Neyse ki o kadar ileri gitmediler.
A benim güzel kardeşim. İstersen sana biraz anlatayım. Türkiye Cumhuriyeti devleti, sana göre laikliği sıkı sıkıya korumak amacıyla Patriğin “ekümeniklik” unvanını tanımıyor olabilir. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti devletinin “ekümenik” unvanını tanımaması hiç bir şey ifade etmez. Çünkü Doğu Ortodoks Kilisesi inancına göre Patrik M.S. 451 yılında toplanan Kadıköy Konsili’nden beri “ekümenik” yani evrensel unvanına sahptir; bütün dünya da bunu böyle kabul eder.
Dünyada, altı ayrı Doğu Ortodoks Kilisesi var. Bunlar Etiyopya, Kopt (Mısır), Ermeni, Suriye, Hindistan ve Eritre Kiliseleri. Bunlara otosefal (bağımsız ya da tek başlı) kiliseler deniliyor. Ekümenik Patrikhane ya da bizim devletin deyişiyle Fener Rum Patrikhanesi’ne ise dünya çapında bazı Ortodoks kiliseler bağlı. Bu altı kilise ve Ekümenik Patrikhane birbirleriyle eşit sayılsa da Ekümenik Patrikhane eşitler arasında birinci (primus inter pares) kabul ediliyor.
Bizim devlet Fener Rum Patrikhanesi’nin etki alanını İstanbul, Gökçeada ve Bozcaada’da kalmış 1,500 kişilik cemaatle sınırlıyor. Ancak gerçekte Fener’e bağlı cemaat sayısı dünya çapında 5 milyon 300 bin kişinin üstünde. Bütün bu veriler Dünya Kiliseler Konseyi (World Council of Churches) kayıtlarında var.
Şimdi gelelim Patrik Bartholomeos’un o zirvede ne işi vardı, diye soranlara... Bilmeyenler ya da okumayıp bu konuda ahkam kesenler için yazayım.
Kendine Rusya Patriği adını veren papaz Kiril var. Rusya Patriği Kiril’in Sovyetler Birliği döneminde eski Sovyet istihbarat örgütü KGB ajanı olarak çalıştığı dünya alem tarafından biliniyor. Patrik Kiril ve Rusya Ortodoks Kilisesi Fener Rum Patrikhanesi’nin “ekümeniklik” unvanını kabul etmiyor. Esas ekümenik patrikhanenin kendisi olduğunu iddia ediyor. Buna gerekçe olarak da sayıca daha yüksek bir cemaate sahip oluşunu gösteriyor. Sovyetler Birliği döneminden beri Ukrayna Kilisesi Rusya Kilisesi’ne bağlıydı. Ancak Ukrayna Kilisesi 2019 yılında ikiye bölündü. Bir taraf eski tutumunu sürdürüp Rusya Patrikhanesi’ne bağlı kalmayı tercih ederken Ukraynalı özgürlükçü din adamlarının kurdukları ikinci kilise 2019’da Fener Patrikhanesi’nden icazet alıp bağımsızlığını, aynı zamanda da Fener’e zımni bağlılığını ilan etti. Bu icazet töreni İstanbul’da Fener Rum Patrikhanesi’nin içindeki Aya Yorgi Kilisesi’nde yapıldı.
Patrik Kiril bu bölünmeyi affetmedi. Her seferinde Ukrayna’da tek kilise olduğunu savundu. Dünya Kiliseler Konseyi içindeki kaynaklar eski KGB ajanı Patrik Kiril’in bu olaydan sonra Fener Rum Patrikhanesi’ne husumetinin iyice arttığına dikkat çekiyorlar.
Patrik Bartholomeos’un Bürgenstock Zirvesi’ne katılması Ukrayna’daki özgürlükçü halkla dayanışma içinde olduğunu göstermek istediği biçiminde yorumlanıyor. Bunda ne sakınca var? Ayrıca İstanbul’un göbeğinde gizli Vatikan kurulmak hedeflendiği nereden çıkarılıyor?Patrik Bartholomeos, Gökçeada (İmroz) doğumlu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı. İki yıl Türk Silahlı Kuvvetleri’nde askerlik görevini yapmış. Adamcağız Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ama etnik Rum olduğu için “olağan şüpheli.” Yüz yıldır vaz geçilmeyen aynı kafa.
Bu bizim entel, dantel, ulusalcı solcu (ne demekse- sol evrensel bir felsefedir) arkadaşların feveranı üstüne Dışişleri Bakanlığı, Bakanlık Sözcüsü Öncü Keçeli imzasıyla şöyle yazılı bir açıklama yayımlamış:
“Fener Rum Patrikhanesi’nin 15-16 Haziran 2024 tarihinde İsviçre’de düzenlenen Ukrayna Barış Zirvesi’ne devlet statüsünde katıldığı ve Sayın Bakanımızın Zirve marjında Fener Rum Patriği Bartholomeos’la resmi bir görüşme yaptığı yönündeki haberler gerçeği yansıtmamaktadır. Zirve sonunda kabul edilen ve kamuoyuyla paylaşılan Ortak Bildiri’ye bilahare Fener Rum Patrikhanesi’nin isminin de imzacı olarak eklendiğine dair iddialarla ilgili olarak Zirve’nin organizatörleri İsviçre ve Ukrayna’dan izahat istenmiştir. Öte yandan, Fener Rum Patrikhanesi’nin konumuna ilişkin devlet politikamızda herhangi bir değişiklik olmadığı da izahtan varestedir.”
Şimdi gelelim başlıkta neden “monoetnik toplum” yazdığıma. Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan beri ulusal devlet ilkesini benimsemiş. Öyle ki gayri Müslim azınlıkları yok saymış. Ülkeyi sadece Türk kimliği üstüne inşa etmek istemiş. Hep de “bizden olanlar, olmayanlar” mantığıyla derin bir ayrımcılık uygulamış. Yani tek toplum, tek devlet. Tek toplum eşittir monoetnik, tek ırklı toplum. O zaman da adama, Türk kim, diye sorarlar. Burada Çerkezi, Lazı, Kürdü, Boşnağı, Ermenisi, Rumu, Yahudisi, Süryanisi, Keldanisi yaşıyor. Anayasa’da adı Laik Türkiye Cumhuriyeti yazan bu devlete bağlı olan milletin çimentosu yoksa gizli Sünni Müslümanlık mı? Millet monoetnik, yani Türk, dini de Sünni Müslüman. İsmine bakılıp Türk varsayılan her vatandaşın Sünni Müslüman olduğu kafadan kabul edildiği için nüfus hüviyet cüzdanlarında böyle yazıyor. Al sana Türk-İslam sentezi!
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.