İşte Prof. Dr. Hasan Basri Yalçın'ın konuşmasından satır başları;
İlginizi Çekebilir
Cumhurbaşkanımızdan bir talimat aldık. Mısır'la da irtibat halinde bulunarak Cumhurbaşkanımızın talimatıyla bir heyet oluşturduk. 30 kişilik bir heyet. Bu heyetin içerisinde Cumhur İttifakı'ndan milletvekillerimiz var, genel başkan yardımcılarımız, parti temsilcileri vardı. AK Parti İnsan Hakları Başkanlığı'nda düzenlendi. Bu heyetin ziyareti ve aslında günübirlik bir ziyaret. Mısır'a, Mısır'dan da Refah sınır kapısına geçiş yaptık ve o sınır kapısında uluslararası kamuoyuna bir basın açıklaması gerçekleştirdik.
İNSANLAR AÇLIKTAN YAŞAMINI YİTİRİYOR
Temelde odaklandığımız mesele, İsrail özellikle uluslararası kamuoyunda bu meseleyi hala bir terörle mücadeleymiş gibi sunmaya yönelik gayretinin doğru olmadığını, bunun yanlış olduğunu, içeride Gazze'de insanlara karşı bir açlık uygulandığını ve insanların açlıktan yaşamını yitirdiğini, ölü sayısı 64 bin gibi rakamlara ulaşmış. Dünyanın herhangi bir yerinde terörle mücadele adı altında bu kadar sivil insanın ölmesini kimse beklemez, normal değildir. Dolayısıyla orada yapılan şey terörle mücadele falan değil, doğrudan doğruya bir sivil katliam.
SES GETİREN SONUÇ DOĞURDU
Türkiye'den de siyasi parti temsilcilerinin orada bulunuyor olması, tabii ki uluslararası kamuoyunda ses getiren bir sonuç doğurdu. Biz gittiğimizde orada çeşitli uluslararası basın mecraları vs. vardı. Türkiye'den de TRT, Anadolu Ajansı gibi birimlerimiz hep baştan itibaren bizi orada takip ettiler. Bir anlamda aslında hem Gazze'lilere bir motivasyon yaratmak, bugün Gazze avluk altında ama bizler elimizden gelen her desteği Gazze'lilere, Gazze'li sivillere vermek istiyoruz. Buradayız, yanınızdayız, yalnız değilsiniz. Destekliyoruz ve uluslararası kamuoyunda çağrıda bulunuyoruz. Temel meselemiz aslında buydu.
AVRUPALILAR BİLE DESTEK VERMEK İSTİYOR
Çok uzun süredir konuşulan, çok uzun süredir yapılmak istenen hareketler. Biliyorsunuz Avrupalılar bile Refah sınır kapısında bulunmak, Gazze'lilere destek vermek istiyorlar. Şu an İspanya'dan, Tunus'tan, İtalya'dan çeşitli gemiler yola çıkıyor. Onlar da bir çeşit etkinlikle, sivil toplum örgütleri, onların ayrı bir mecrası var. Sivil toplum örgütü hareketi çerçevesinde İsrail'in uyguladığı soykırımı ve ablukayı dünyaya duyurmak, bunun üzerinde bir baskı oluşturmak için bu sürü şeyler yapılıyor. Türkiye zaten ilk günden bu yana, bu meselenin en başından bu yana Gazze'ye, Filistin'e en fazla sahip çıkan ülkelerin başında geliyor. Ayrıca Cumhurbaşkanımız bu hassasiyet çerçevesinde bizim oradaki desteğimizin de dile getirilmesi ve uluslararası kamuoyunun dikkatinin o mecraya çekilmesi için böyle bir talimat verdi ve gerçekleştirdik. Aslına bakarsanız şu tür sonuçları da oldu bu ziyaretin.
ARTIK SESLER YÜKSELMEYE BAŞLADI
İsrail şöyle düşündü. Türkiye'de biz bir FETÖ belası atlattık, paralel yapı diyorduk. Bir paralel yapı Türkiye'de birçok kurumun içerisine sızmış ve etrafına bir korku imparatorluğu inşa ederek kendi siyasi hedeflerinin peşinde koşuyordu. İsrail şu an sözüm ona bir terörle mücadele operasyonu yürüttüğünü iddia ediyor. Batı kamuoyunda herhangi bir aktör çıkıp, herhangi bir siyasi aktör çıkıp doğru düzgün İsrail'i eleştirebilme becerisini ve cesaretini bile gösteremiyor. Şimdi birçok şey konuşuluyor. Birçok ülkenin İsrail'e hafif hafif yandan yandan eleştiriler yönelttiği, bakın aksi takdirde Filistin'i tanırız dediği şeyler konuşuluyor.
BU ÇOK ZOR BİR ŞEY
Bu anlamda en ileri adımları attığını düşündüğümüz İspanya daha bugün, sadece daha bugün İsrail'e silah satışını durduran kararı aldı. Bu o kadar zor ki Batı kamuoylarında. İsrail'i doğrudan hedef alan bir açıklama yapması durumunda bir daha Amerikan senatosunu görme ihtimali yoktur. Bunu Amerika'daki senatörlerin hepsi bilir. Bunu dünyanın geri kalanındaki ülkelerdeki herkes bilir. İsrail öylesine sınır tanımaz, Batı mecralarında o yuvalandığı yerden öylesine bir güç üretiyor ki, öylesine şımarık, öylesine küstah bir hal aldı ki, o uluslararası hukuk vesaire dediğimiz şeylerin hepsi zaten çöpe gideli çok oldu. Düşünsenize, Katar da Arabulucu, Katar bu meselede Arabulucu rolü oynuyor. Ve o arabulucunun aslında o arabuluculuk vesilesiyle o arabulucunun topraklarında toplanan Hamas heyetine İsrail bir şekilde saldırıyor.
DİPLOMATİK GELENEKLER ALTÜST OLMUŞTUR
İsrail'in Katar'da Hamas'a düzenlediği suikast ile ilgili; mesela Putin Zelenskiy ile şuraya gelsin barış anlaşması imzalasın diye konuşuyoruz ya, mesela Zelenskiy ile Putin toplantıya girmişler, Putin'in Zelenskiy'i vurması gibi tuhaf, saçma sapan, ve oradaki topraklara bir saldırı yapılması gibi, bütün dünyanın bildiği bu zamana kadar diplomatik gelenekleri de altüst eden, her şeyi altüst eden bir İsrail saldırısı bu. Beyaz Saray'dan yapılan açıklamaya bakar mısınız? Yani bir yönüyle İsrail'in yaptığı işe destek olmuyormuş gibi, ama İsrail'e doğru düzgün 'Ne yapıyorsun sen' diyemeyecek tarzda bir açıklama. Bir yönüyle Katar çok önemlidir ABD için. ABD'nin Orta Doğu'daki güvenlik stratejisinin temelinde yer alır Katar. Amerikan ordusunun en büyük üsleri Orta Doğu'da Katar'dadır. Orada Katar'la ABD'nin iyi geçinmeye ihtiyacı vardır. Buna rağmen, ABD'nin çıkarlarına rağmen ABD'nin yetkilileri kalkıp da İsrail'e pardon siz ne yapıyorsunuz, yanlış yapıyorsunuz diyemeyecek halde.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
