Big
Forum Üyesi
- Katılım
- 18 Eki 2022
- Mesajlar
- 1,811
- Puanları
- 0
İstanbul Film Festivalinde, Bağımsız Sinema olarak seyirciye göz kırpan Yönetmen ve Senarist, Kıvanç Sezer’in 78 dakikalık son filmi 8X8, 6 Eylül 2024 tarihinde sinema severlerle buluşacak.
Bu buluşmadan önce Kadıköy Sinemasında oyuncu kadrosu ile birlikte bir söyleşi gerçekleşti. Hem filmi izlemek, hem festivallerde tam olarak bazı filmlere odaklanılamadığını düşündüğümüzde kaçırmamış olmak benim için avantajdı.
Netice itibari ile yönetmenimizi biliyoruz ancak güçlü kadro kaçmazdı. Hakikaten de yaşarken zorlanılan insan ilişkilerinin, sinemaya aktarılması konusunda oldukça zor denebilecek konuyu son derece başarılı bir şekilde beyaz perdeye aktarmış.
2016 yılında, Babamın Kanatları 2019 Küçük Şeyler ile bize farklı açış açısını hatta söyleşide kendisinin ifade etmiş olduğu gibi “sanırım ben izleyiciyi sinirlendirmeyi seviyorum” altında, bizi adeta bir gemiye aldı ve güverteye açılan kadrajdan yine güverteye, o düşüncelerle bıraktı. Yetmiş sekiz dakika bittiğinde final kısmında daha bir şey bekliyormuş hissini bende uyardığının cevabını ise finalin yönetmenin özgür iradesi ile üç kez değiştirildiğini öğrendim. Bu beni rahatlattı aslında Yönetmen, Kıvanç Sezer’in esas karakter (Alican Yücesoy)’in düşümüydü acaba tüm olanlar, diye düşündürmekte istedim, yaklaşımı da değişik bir bakış ama bir izleyici olarak bu bana yansımadı.
Esasen tam olarak Alican Yücesoy kendi arzuları doğrultusunda ilişkisini tatil ile ödüllendirmiş bir çiftin bilerek hayatına dalışının vurgunu demek belki de daha uygun olacak. Düşün dünyasının eyleme dökülmüş hali belki bir nevi.
Ve böylelikle kendi halinde yalnız bir şekilde, bir kıyı kasabasına yakın izlenimi veren (Riva) deniz fenerinin olduğu afişle bağlantılı, bir balıkçı kasabasında karnını balık tutarak doyuran ama aynı zamanda, okumuş birine ait gözüken, son derece geniş bir yalınlıkla sade bir vizyon çizilmiş evde Fener Balığını tuttuğu gün kırık bir ayna parçası ile hayat yolculuğunda seçim yapar.
Bilhassa “Kız Kardeşler”performansı ile gelecek vaat eden yeteneklerden başrolde Ece Yüksel (Eda) ile ona partnerlik eden ve 8X8 filminde aynı zamanda partneri olan; dizilerdeki başarısını beyaz perdeye taşıyan, Beni Sevenler Listesi filmi ile bir anda yeteneğini adeta parlatarak kulvarını belirleyen, Halil Babür’ün (Sarp) rol aldığı 8X8 filminde, müzikler Turgut Mavuk ve Can Saka’ya, görüntü yönetmenliği ise Hatip Karabudak’a ait.19 kişilik bir ekiple çekilmiş, 8x8.
İlişkiler üzerine kopuşları biçimlendirmeye yönelik, farklı karakter yaklaşımları ile nerede tutabilir ya da nerede bırakabiliriz, noktasını temellendiren. Ve ikili ilişkilerde, iki kişi arasına ister aileden ister dışarıdan eklemlenebilen bilinçli ya da bilinçsiz unsurların, ilişkiyi yaşayanlar üzerindeki etkisi ve buna bağlı olarak tepkisi; eşinden ayrılmış ve sonrasında sadece arkadaşının evinde sığınmış bir yalnız/ıssız adamdan daha fazlasını bulduğumuz karakterin yavaş yavaş bir intihar seremonisinden, iki sevgilinin baş başa tatillerini geçirmek üzere geldikleri bir çatı altında eylemleri, sıradan yaşamlardan kesitler gibi. Sıradışı olan ve göze batan bir unsur yok. Hatta belki de sadece Sarp karakteri ile Türk ataerkil yapısında yetişmiş olan ve karar merci olarak son sözün erkekte oluşunu, duruş itibari ile henüz dinlenmeye geldiklerinde veren, sonrasında gerçekten bağımlı mı yoksa karşısındaki partnerinin iyiliğini istediği ve seven adam olarak duruşunu, film boyunca domino taşları gibi duygu değişliklerini, sabırlı erkek yapısını (Türk erkek profilinde çok bulunmayan)aktaran karakter olarak, ağır işleyiş ve akışta üç farklı karakterin hayatlarımızda ki griftleri sunabilmesi açısından oldukça başarılı.
Bunun nasıl olduğunu sorarsanız, sustuklarımızda yahut kısa eylemlerimizde; bu bir kadın olarak satrançta piyonlardan biri eksik ise küpesini çıkarıp. İster bu oyun kulağına küpe olsun, ister kadın-erkek ilişkisinde ben karar veren olurum, olsun. Netice de sevgisi Sarp’ı satranç oyununda rahat yenebilen Eda’nın, evde misafir ve evsiz olduğu için geri dönen, tuttuğu son balık Fener Balığı üzerinde güzellemelerini erkek-kadın ilişkisine dayayan ve de hiç tanımadığı, hem de sevgilisi ile tatile geldiği mekanda, satranç oynadığı adama yenilmesinin altında.
Acaba dominant karakterinin gizli perdesini mi aralamakta yoksa başka bir erkeğin varlığının kendince geniş karakteri yahut da gerçekten sevmediği ve tam anlamı ile ilişkisinin içinde olamayan dişil karakteri mi sunmakta.
Elbette burada en belirgin ağırlıklı ve akışı belirleyici rol Sarp karakteri üzerinden yoğrulmakta. Çok hafif, basit gibi görünen detayları ustaca kıvıran Halil Babür’n, en basitinden en belirgin şekilde sevgilisinin gözünün önünde, aylardır baş başa kalabilmenin fırsatını tam yakalamışken elinden uçup gitmesine gerçekten rıza gösterecek mi yoksa akışta misafir, misafir olarak kalmadan Eda’da hakimiyet kuracak mı?
Mesela kısa tartışmalarını dinledikten sonra “kesinlikle yurt dışına gitmelisin bence doğru karar verirsin” derken, esas olarak yapmak istediğinin ne olduğunu filmin sonuna saklamış yönetmen.
Böylelikle her karakter üzerinden ister ayrılınmış, ister terk edilmiş. Sonuç itibari ile aşk, sevgi, bağlılık, etik, ahlaki değerler gibi toplumu ayakta tutan dinamitler üzerinde kişilerin esas olarak ne istediği yahut ne istemediği üzerine büyük bir fokus tutmakta.
Gerçekten Sarp’ın Eda’yı sevdiği gibi Eda, Sarp’ı sevse ilişkide ne yaşanırsa yaşansın akış devam edebilecektir.
Marangoz misafirin ressam olan karısını arayış hikayesi filmin temelini oluşturmakta. Yönetmen bunu serpme bir kahvaltı gibi örtülü sunmuş.
Bu da izleyiciyi düşündürmeye sevk etmekte.
8x8 filminin açılış karesi bir büyük bir küçük ada şeklindeki kare ile başlamakta. Yani hayatlarımızda kemikleşmiş bileşke ve birliktelikler, birde kopuşlar
O yüzden küçük karede kadının durması biraz da kadının duygusal zayıflığı olarak kadraja girmekte. Kesinlikle filmin önemli birkaç karesinden ilki.
Düşünün biraz diyor,
Sevmek ne, ilişki ne, hayat ne, hayatı paylaşmak ve uğruna neyi göze alabilmek?
Filmin adı neden 8x8, ben sonsuz kere sonsuz düşünmüştüm ama dokuz günde çekimleri biten yönetmenin sekiz gün hayaliymiş. Onu da söyleşi kısmında oldukça keyifli, uzun uzadıya bölümde öğrendik.
Bir çift, internette ev kiralar gizemli misafir, hamle, strateji, duygular ve insan davranışları.
Ve gerçekten insanlar “sevme” olgusunu tam olarak; biliyor, yaşıyor ve yaşatıyor mu?
Yolları açık olsun.
EMEL SEÇEN
Bu buluşmadan önce Kadıköy Sinemasında oyuncu kadrosu ile birlikte bir söyleşi gerçekleşti. Hem filmi izlemek, hem festivallerde tam olarak bazı filmlere odaklanılamadığını düşündüğümüzde kaçırmamış olmak benim için avantajdı.
Netice itibari ile yönetmenimizi biliyoruz ancak güçlü kadro kaçmazdı. Hakikaten de yaşarken zorlanılan insan ilişkilerinin, sinemaya aktarılması konusunda oldukça zor denebilecek konuyu son derece başarılı bir şekilde beyaz perdeye aktarmış.
2016 yılında, Babamın Kanatları 2019 Küçük Şeyler ile bize farklı açış açısını hatta söyleşide kendisinin ifade etmiş olduğu gibi “sanırım ben izleyiciyi sinirlendirmeyi seviyorum” altında, bizi adeta bir gemiye aldı ve güverteye açılan kadrajdan yine güverteye, o düşüncelerle bıraktı. Yetmiş sekiz dakika bittiğinde final kısmında daha bir şey bekliyormuş hissini bende uyardığının cevabını ise finalin yönetmenin özgür iradesi ile üç kez değiştirildiğini öğrendim. Bu beni rahatlattı aslında Yönetmen, Kıvanç Sezer’in esas karakter (Alican Yücesoy)’in düşümüydü acaba tüm olanlar, diye düşündürmekte istedim, yaklaşımı da değişik bir bakış ama bir izleyici olarak bu bana yansımadı.
Esasen tam olarak Alican Yücesoy kendi arzuları doğrultusunda ilişkisini tatil ile ödüllendirmiş bir çiftin bilerek hayatına dalışının vurgunu demek belki de daha uygun olacak. Düşün dünyasının eyleme dökülmüş hali belki bir nevi.
Ve böylelikle kendi halinde yalnız bir şekilde, bir kıyı kasabasına yakın izlenimi veren (Riva) deniz fenerinin olduğu afişle bağlantılı, bir balıkçı kasabasında karnını balık tutarak doyuran ama aynı zamanda, okumuş birine ait gözüken, son derece geniş bir yalınlıkla sade bir vizyon çizilmiş evde Fener Balığını tuttuğu gün kırık bir ayna parçası ile hayat yolculuğunda seçim yapar.
Bilhassa “Kız Kardeşler”performansı ile gelecek vaat eden yeteneklerden başrolde Ece Yüksel (Eda) ile ona partnerlik eden ve 8X8 filminde aynı zamanda partneri olan; dizilerdeki başarısını beyaz perdeye taşıyan, Beni Sevenler Listesi filmi ile bir anda yeteneğini adeta parlatarak kulvarını belirleyen, Halil Babür’ün (Sarp) rol aldığı 8X8 filminde, müzikler Turgut Mavuk ve Can Saka’ya, görüntü yönetmenliği ise Hatip Karabudak’a ait.19 kişilik bir ekiple çekilmiş, 8x8.
İlişkiler üzerine kopuşları biçimlendirmeye yönelik, farklı karakter yaklaşımları ile nerede tutabilir ya da nerede bırakabiliriz, noktasını temellendiren. Ve ikili ilişkilerde, iki kişi arasına ister aileden ister dışarıdan eklemlenebilen bilinçli ya da bilinçsiz unsurların, ilişkiyi yaşayanlar üzerindeki etkisi ve buna bağlı olarak tepkisi; eşinden ayrılmış ve sonrasında sadece arkadaşının evinde sığınmış bir yalnız/ıssız adamdan daha fazlasını bulduğumuz karakterin yavaş yavaş bir intihar seremonisinden, iki sevgilinin baş başa tatillerini geçirmek üzere geldikleri bir çatı altında eylemleri, sıradan yaşamlardan kesitler gibi. Sıradışı olan ve göze batan bir unsur yok. Hatta belki de sadece Sarp karakteri ile Türk ataerkil yapısında yetişmiş olan ve karar merci olarak son sözün erkekte oluşunu, duruş itibari ile henüz dinlenmeye geldiklerinde veren, sonrasında gerçekten bağımlı mı yoksa karşısındaki partnerinin iyiliğini istediği ve seven adam olarak duruşunu, film boyunca domino taşları gibi duygu değişliklerini, sabırlı erkek yapısını (Türk erkek profilinde çok bulunmayan)aktaran karakter olarak, ağır işleyiş ve akışta üç farklı karakterin hayatlarımızda ki griftleri sunabilmesi açısından oldukça başarılı.
Bunun nasıl olduğunu sorarsanız, sustuklarımızda yahut kısa eylemlerimizde; bu bir kadın olarak satrançta piyonlardan biri eksik ise küpesini çıkarıp. İster bu oyun kulağına küpe olsun, ister kadın-erkek ilişkisinde ben karar veren olurum, olsun. Netice de sevgisi Sarp’ı satranç oyununda rahat yenebilen Eda’nın, evde misafir ve evsiz olduğu için geri dönen, tuttuğu son balık Fener Balığı üzerinde güzellemelerini erkek-kadın ilişkisine dayayan ve de hiç tanımadığı, hem de sevgilisi ile tatile geldiği mekanda, satranç oynadığı adama yenilmesinin altında.
Acaba dominant karakterinin gizli perdesini mi aralamakta yoksa başka bir erkeğin varlığının kendince geniş karakteri yahut da gerçekten sevmediği ve tam anlamı ile ilişkisinin içinde olamayan dişil karakteri mi sunmakta.
Elbette burada en belirgin ağırlıklı ve akışı belirleyici rol Sarp karakteri üzerinden yoğrulmakta. Çok hafif, basit gibi görünen detayları ustaca kıvıran Halil Babür’n, en basitinden en belirgin şekilde sevgilisinin gözünün önünde, aylardır baş başa kalabilmenin fırsatını tam yakalamışken elinden uçup gitmesine gerçekten rıza gösterecek mi yoksa akışta misafir, misafir olarak kalmadan Eda’da hakimiyet kuracak mı?
Mesela kısa tartışmalarını dinledikten sonra “kesinlikle yurt dışına gitmelisin bence doğru karar verirsin” derken, esas olarak yapmak istediğinin ne olduğunu filmin sonuna saklamış yönetmen.
Böylelikle her karakter üzerinden ister ayrılınmış, ister terk edilmiş. Sonuç itibari ile aşk, sevgi, bağlılık, etik, ahlaki değerler gibi toplumu ayakta tutan dinamitler üzerinde kişilerin esas olarak ne istediği yahut ne istemediği üzerine büyük bir fokus tutmakta.
Gerçekten Sarp’ın Eda’yı sevdiği gibi Eda, Sarp’ı sevse ilişkide ne yaşanırsa yaşansın akış devam edebilecektir.
Marangoz misafirin ressam olan karısını arayış hikayesi filmin temelini oluşturmakta. Yönetmen bunu serpme bir kahvaltı gibi örtülü sunmuş.
Bu da izleyiciyi düşündürmeye sevk etmekte.
8x8 filminin açılış karesi bir büyük bir küçük ada şeklindeki kare ile başlamakta. Yani hayatlarımızda kemikleşmiş bileşke ve birliktelikler, birde kopuşlar
O yüzden küçük karede kadının durması biraz da kadının duygusal zayıflığı olarak kadraja girmekte. Kesinlikle filmin önemli birkaç karesinden ilki.
Düşünün biraz diyor,
Sevmek ne, ilişki ne, hayat ne, hayatı paylaşmak ve uğruna neyi göze alabilmek?
Filmin adı neden 8x8, ben sonsuz kere sonsuz düşünmüştüm ama dokuz günde çekimleri biten yönetmenin sekiz gün hayaliymiş. Onu da söyleşi kısmında oldukça keyifli, uzun uzadıya bölümde öğrendik.
Bir çift, internette ev kiralar gizemli misafir, hamle, strateji, duygular ve insan davranışları.
Ve gerçekten insanlar “sevme” olgusunu tam olarak; biliyor, yaşıyor ve yaşatıyor mu?
Yolları açık olsun.
EMEL SEÇEN
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.