Webmaster Destek Forumu

Yarınların için bir şey yapmazsan, ölene dek Alarm kurmaya mahkumsun !
İletişim
  • Webmaster forumu olarak, web geliştirme ve dijital pazarlama gibi konularda bilgi paylaşımı yapabileceğiniz webmaster sitesi ve freelancer forumu kategorilerimizle size en iyi deneyimi sunuyoruz! katılım ve kullanım tamamen Ücretsizdir!

“Sizin hiç babanız öldü mü?”

Big

Forum Üyesi
Katılım
18 Eki 2022
Mesajlar
1,811
Puanları
0
"Oğlum. Ben kaderime yürüyorum. Vasiyetimi söylüyorum. Büyük ev, 420 somun has ekmeklik arpa tarlası ve ak göğüslü dört öküz, sana. Kızkardeşini evlendir. Çeyizini ver. Mirastan alacağı kadar arpa, yağ ve yün hakkını ver. Onu gözet. Onun gönlünü hoş et. Onun mühür tutan elini, benim diriliğimde yaptığım gibi tedavi ettir”...

Bir babanın tipik bir vasiyeti. Malını mülkünü oğluna bırakıyor, ama çok sevdiği belli olan kızcağızını da ihmal etmiyor. Ağabeyine sıkı sıkıya tembih ediyor ki, kızkardeşini evlendirsin, miras hakkını versin, çeyizini düzsün ki elin adamına mahcup olmasın, kendisinin sağlığında yaptığı gibi, bir sorunu olan sağ elinin tedavisini devam ettirsin, onu gözetsin...

Bu vasiyetname kabaca günümüzden 4 bin yıl kadar önce yazılmıştır. Şimdi British Museum'da bulunan bir kil tablet üzerine kazılmış olan bu vasiyetname, Babil ülkesinde Isin adlı bir yerde yaşayan namuslu çiftçi Bilalama Şaduppu'ya aittir. Şaduppu, "kaderine yürüyeceğini", yani öleceğini kestirince, oğluna bir vasiyetname yazmış ve malını mülkünü o zamanın törelerine göre adaletli bir biçimde üleştirdikten sonra, can parçası, kara gözlü, çitlenbik kızının haklarını da korumaya çalışmıştır. Tıpkı, bu gezegende doğmuş ve doğacak olan tüm babaların yapmaya çalıştıkları gibi. Tıpkı bizim babamız gibi, tıpkı biz babalar gibi...

Babalardan söz ediyorum. Karaçalılar gibi yerden bitme bir çocukken, çırpı bacaklarımızla peşinden koştuğumuz o dev adamlardan, hasta olsa da evde kalsa, biz de fırsattan istifade boynuna burnumuzu gömsek diye çocuk aklımızla dua ettiğimiz adam gibi adamlardan söz ediyorum. Büyüyüp, hayatın türlü çeşitli kalleşlikleriyle karşılaştığımızda, "Hayatta ben en çok babamı sevdim" diye ağıt yaktığımız o güzel insanlardan bahsediyorum.

Babaları anlatıyorum. Akşamlardan bir akşam eve dönmeyen, nerede olduğunu sorduğumuzda “Attaya gitti, gelir" dedikleri ve bu "atta"nın hiç bitmediği erkekleri anlatıyorum. Akşamları soluk fotoğraflardan esmer esmer gülen adamlardan söz ediyorum.

Bütün güzellikler gibi, varlarken, omuz omuzayken değerini pek bilemediğimiz, ölümü yakıştıramadığımız, ama bir kere ve sonsuza kadar kaybedince de "kör olduğumuz" babalarımız üzerine laf ediyorum. "Benim babam senin babanı döver" diye çocukça şişinirken, gün gelip aslında hayatın bütün babaları dövdüğünü acı bir şekilde anladığımız bu Babalar Günü'nde onlardan bahsetmek kadar doğal bir şey de olamaz elbette.

Su gibi akıp giden yüzlerce günden bir tanesini babalara ayırmak ilk önce kimin aklına düşmüş, kesin olarak bilinmiyor. Kimileri bunun ticari aksatayı artırmak için Anneler Günü gibi bir alışveriş günü olarak düşünüldüğünü söylüyor. Kimileri de antik Roma'da bile kutlanan bir gün olduğunu.

Genel olarak kabul edildiğine göre ise, 1910 yılında Washington'daki John Bruce Dodd, 6'ıncı çocuğunun doğumu sırasında ölen annesinin ardından hayatını çocuklarına adayan babası William Smart'a özel bir gün armağan etmek amacıyla bu fikri ortaya atmış. 1924 yılında ABD Başkanı Calvin Coolidge buna destek vermiş ve o yıl “Babalar Günü” Amerika'da ilk kez resmen kutlanmış.

Nazım Hikmet, oğlu Memed'e, "Biliyorum, buğday başağı gibi delikanlı olacaksın" demişti.
Tüm babaların ortak dileğidir bu. "Nar çiçeği gibi olsun kızım, buğday başağı gibi olsun oğlum" diye diye katlanırlar bu çirkin dünyanın acılarına.

Bir babalar günü daha yaşıyoruz. Babası olanlara bayram, olmayanlara hüzün günü. Bazılarımız babamızı kutlayacağız. Bazılarımız da "Belki oğlum beni bugün hatırlar, sevinirim, akasya kokularına bürünürüm" diye düşüneceğiz.

'Bu da ticari çıkarlar için icat edilmiş bir gün işte' görüşlerini fazla umursamayın bugün. Yaşıyorsa, eğer ulaşabiliyorsanız gidip bir güzel öpün ellerini, yanaklarını, gözlerini... Bakmayın onun "Böyle sululuklara ne gerek var canım" gibisinden bakışlarına. Bütün canlılar gibi o da sevinecektir sevildiğini gördüğü için.

Bugün sevgi günü. Babaların, o hiç büyümeyen koca çocukların günü bugün. Belki yeni bir iş bulma umudunun iyiden iyiye tükenmesinin verdiği üzüntüyle kahvede oturuyordur. Belki de çoktan yitirdiği gençliğini aramak için deniz kenarına vurmuştur kendini. Belki hastanededir. Yalnızdır, umarsızdır, kör karanlıklardadır. Yanına varın ve kocaman bir kucaklaşın. Onun ter kokusunu, tütün kokusunu bir daha çekin burnunuza.

Dilim varmıyor ama, diyelim ki o yok. Hani o "Asude bahar ülkesine" attaya gitmiş. Çekilin karanlığın şefkatli kollarına. Cummings'ten bir şiir okuyun. "Aşkın yazgısını aşa yaza göçtü babam. Kona göçe içi - dışı bir saça - döke varını yoğunu, şarkılar söyleyerek durmagit sabahtan akşama doruğun enginliklerine ine çıka göçtü babam" dizelerini okuyun.

Müzik zevkiniz ne söyler bilmem. Ya Lisa Ekdahl'ın "When Did You Leave Heaven" albümünden "My Heart Belongs To Daddy"i dinleyin veya Aziza Mustafazade'nin "Dance Of The Fire"ndan "Father"ı. Hoşlananlar için Horace Silver'ın "Song For My Father"ı da iyi gider. Yani kesik bir kol gibi omuz başımızda hep yaşayacak olan babasızlık acısını biraz olsun dindirir.

Bunlardan hoşlanmıyorsanız, koca Neşet Ertaş usta ne güne duruyor? Koyun koca ustanın kasetini ve onun, babacığı Muharrem Ertaş'ın hasretiyle yana yakıla yazdığı, "O zaman babamdan öğrendim sazı. Engin gönül ile Hakk´a niyazı. O yaşımda yaktı beni bir ahu gözü. Mecnun gibi çölde kaldın dediler" ağıtını dinleyin.

Yok, utanmayın. Bırakın yuvarlansın bir iki damla yaş gözünüzden. Ne çabuk unuttunuz babanızın, o koskoca adamın sizi telli duvaklı gelin ederken hıçkıra hıçkıra ağladığını. Ya da sünnetinizde eğleniyormuş gibi yapıp, canınızın yandığını düşündüğü için gizli gizli hıçkırdığını.

"Havaleler geçirip" kırk derece ateşle cayır cayır yandığınızda, işinizi kaybettiğinizde, aşk acıları çektiğinizde, yürümeyen evliliğinizin dramlarında ya da üniversite sınavını kazandığınızda, ilk maaşınızla karşılıklı kadeh tokuşturduğunuzda, kısacası tüm acılarınızda ve sevinçlerinizde, o çocuk gözlerinden sicim gibi yaşlar akıtan, dünyanın en yakışıklı erkeği, babanız değil miydi?..

 

Webmaster Forumları

Webmaster forumu arayanlar için en doğru adreslerden biri olan sitemiz, geniş içerik yelpazesiyle webmaster dünyasına dair her türlü ihtiyacınıza cevap vermektedir. Xenforo destek hizmetlerimizden faydalanabilir, ücretsiz scriptler ve ücretsiz backlink olanaklarından yararlanabilirsiniz. Sitemiz ayrıca, SEO çalışmaları yapmak isteyenler için en kapsamlı SEO forumları arasında yer almaktadır.

Webmaster Forumu

Sitemizde makale satışı, link değişimi, web site tanıtımı gibi işlemleri güvenle gerçekleştirebilirsiniz. Özellikle tanıtım yazısı ile sitenizin görünürlüğünü artırabilir, geniş kitlelere ulaşabilirsiniz. Ayrıca, sosyal medya uzmanlarına yönelik özel bir sosyal medya forumu ile dijital dünyada fark yaratmak isteyen herkesin buluşma noktasıyız.

Katılım sağlamak ve bilgi paylaşımında bulunmak için türkçe webmaster forumları arasında en iyisi olan platformumuzda siz de yerinizi alın!

Üst