
CNN Türk programcısı Hande Fırat,anlaşmanın Gazze’deki çatışmaları sona erdirmeyi amaçlayan adımlar içerdiğini ve Filistinliler ile İsrailliler dahil tüm bölge halklarına barış, güvenlik, istikrar ve yeni fırsatlar sunmayı hedeflediğini vurguladı.
Trump Mutabakatı kapsamında, kutsal mekanların korunmasına öncelik verileceği, aşırıcılık ve radikalleşmeye karşı ortak mücadele kararlılığının ortaya konacağı ifade edildi.
Hande Fırat'ın açıklamaları şöyle;
"Cumhurbaşkanı Erdoğan da zirve alanına doğru hareket edecek, doğal olarak. Tabii, içerik önemli. Şimdi, bir takım yabancı kaynaklardan edindiğim bilgiler ve üst düzey yetkililerden aldığım verileri sizinle paylaşabilirim.
Anlaşmanın adı, Kalıcı Barış ve Refah için Trump Mutabakatı. Trump, aslında pek çok tarafa bunu önceden sunmuş. Bunun altını çizmek lazım. Metin, bir tarih deklarasyonu niteliğinde; bunu da belirtmek gerekir.
Tarafların son gelişmeleri, bir tarihi dönüm noktası olarak gördüğünü ve imzacıların bunu memnuniyetle karşıladığını ifade eden bir paragraf mevcut. Ayrıca, Gazze’deki çatışmayı sona erdirmeyi amaçlayan adımların desteklendiği yine belirtiliyor.
Adı tabi ki dikkat çekici; bir kez daha söylemek gerek: Kalıcı Barış ve Refah için Trump Mutabakatı.
Diğer maddelerden biri, Filistinliler ve İsrailliler dahil olmak üzere tüm bölge halklarına barış, güvenlik, istikrar ve yeni fırsatlar sunulacağı vurgusu.
Ayrıca, kalıcı barışın insan haklarının korunması, güvenliğin sağlanması ve onurun gözetilmesiyle mümkün olacağı dile getiriliyor.
Hilâl-i Meclis’in işbirliği ve sürekli diyalogun vazgeçilmez olduğu, toplumlar arasındaki bağların güçlendirilmesinin küresel barışa katkı sağlayacağı da belirtiliyor.
Trump Anlaşması’nda, bölgenin taşıdığı tarihi ve manevi öneme vurgu yapılarak kutsal mekanların korunmasına öncelik verileceği de vurgulanıyor.
Ayrıca, aşırıcılık ve radikalleşmeye karşı ortak mücadele kararlılığı ortaya konuyor. Karşılıklı saygının barışın temel taşları olduğu vurgusu yer alıyor. Gelecekteki anlaşmazlıkların diplomasi ve müzakereyle çözülmesi gerektiği ifade ediliyor. Sadece bu bölüm, yani İsrail açısından değerlendirildiğinde, tüm Orta Doğu’nun sürekli savaş halinde olduğu hatırlatılıyor.
Trump’ın adını taşıyan anlaşmada bu durum vurgulanıyor. Şöyle söyleyebilirim: Anlaşma, imzalayacak ülkelere önceden gönderildi ve bir takım müzakereler yapıldı. Yine Wilson tarzı bir formatla bu anlaşma hazırlandı ve sonrasında ülkeler tarafından bugün imzalanması bekleniyor.
Orada bulunan bazı ülkelerin imza atması öngörülüyor. Her ülke değil; özellikle katkıda bulunacak projelere ve bu sürece yol haritasına elini taşın altına koyacak ülkelerin imza atması bekleniyor. Trump’ın, bölgesel barış çerçevesini çizdiği bir sayfalık metinden bahsediyoruz. Bunun altını çizmek lazım.
Resmi olarak, aslında Sisi ve Trump’ın konuşmaları görülebiliyor. Ancak özel bazı isimlerin de zirvede olacağı belirtiliyor; Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da konuşması gündemde. Bunun da altını çizelim.
Diğer taraftan, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun gelmeyecek olması da önemli. Bu durum, son dakikada yapılan bir çağrı olarak diplomatik nezaketsizlik olarak değerlendiriliyor. Diğer ülkelere yapılan çağrıların önemine de dikkat çekmek gerekiyor.
Mahmut Abbas ise zirvede yer alacak. İsrail, savaşan taraf olarak değerlendirilse de, Hamas’ın olmaması veya yok sayılması ayrı bir garabet olurdu.İki ülke bastırdı ve Netanyahu katılmama kararı aldı.
Aslında tabii şunu söylemek lazım: Bu metin çok merak ediliyordu. Ama yabancı kaynakların verdiği bilgilere göre şunu söyleyebilirim: Pek çok ülkeyle paylaşıldı bu metin. Amerikalılar, özellikle Trump tarafından, bazı yerlerin özel olarak kaleme alındığının altını çiziyorlar. Bunu söylemek lazım.
Zaten adından da anlaşılacağı üzere, Kalıcı Barış ve Refah için Trump Mutabakatı olarak adlandırılmış. Evet, bir ana çerçeve; aslında Orta Doğu’da barış, çatışmaların önlenmesi ve Gazze’deki çatışmayı sona erdirmeye yönelik bir deklarasyon diyebiliriz buna.
Diğer taraftan, ilerleme için işbirliği, kalıcı barış, insan haklarının korunması, güvenlik ve istikrar da metinde öne çıkan başlıklar. Ama aslında bu metin 21 madde kadar ayrıntılı değil; bunun altını çizmek lazım. Metin yalnızca bir sayfadan oluşuyor ve bütün bölgeye, yani tüm Orta Doğu’da çatışmanın sona ermesi gerektiğine dair bir çerçeve çiziyor.
Şimdi orada ne olacağını biraz da yaşayarak göreceğiz. Çünkü Trump konuşacak, Sisi de konuşacak. Bu arada imza atacak ülkeler olacak. Projelere ve yol haritasına dahil olacak ülkeler imza atacaklar. O imzada hangi liderlerin bulunacağı ve atmosferin nasıl olacağı da büyük önem taşıyor.
Diğer taraftan şunu da altını çizmek lazım: Metinlerle, 21 maddeyle, bazı ifadeler ciddi soru işaretleri yaratabilir. Tek başına yeterli değil. Evet, bugün atılan adım önemli ama asıl bunun sonrası, yani 1967 sınırlarında Filistin devletinin kurulması, tanınması ve ortaya çıkması her şeyden çok daha önemli. Kalıcı barış, uluslararası güçlerin desteklediği bir teknokrat hükümetle sağlanamaz. Asıl olarak, Filistin devletinin tam olarak kurulması ve halkın acılardan kurtulmasıyla mümkün olacak. Dolayısıyla Trump’ın söylemlerinin ardından artık eylemlerini görme vakti geldi ve bu eylemler samimi bir şekilde gerçekleşmeli.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.