enky
Forum Üyesi
- Katılım
- 15 Mar 2022
- Mesajlar
- 2,800
- Puanları
- 1
Kömürlü termik santrallerin ve kömür madenciliğinin yaşama verdiği zarara dikkat çekmek için uzun yıllardır çalışmalar yürüten TEMA Vakfı, on dört şehirde başlatılan “Kaderimiz Kömürle Çizilmesin” kampanyasıyla ilk olarak Kahramanmaraş, Muğla ve Kütahya illerine ziyaretler gerçekleştirerek ekolojik yaşama verilen zararı yerinde inceledi.
Yapılan ziyaretlere ilişkin konuşan TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, “Kömürlü termik santrallerin olduğu her şehirde karşılaşılan manzara ne yazık ki aynı. Kömür kokusu altında kalan hayalet bir kent, solunum yolu hastalıklarından muzdarip yurttaşlar, kanserden sevdiklerini kaybedenler, kuraklıktan ve tarımda verimliliğin düştüğünden şikayet eden çiftçiler. Bir başka tarafta ise, mevzuat gereği dahi sorumluluklarını yerine getirmeyen kömürlü termik santraller, insanları ve zeytin ağaçlarını yerinden eden kömür ocakları duruyor. Kömürlü termik santraller ve kömür madenciliği ne hava bırakıyor ne su ne de toprak” dedi.
[H3]”Fosil yakıtta ısrar, yaşamın yok edilmesidir”[/H3]
Türkiye’deki linyit rezervini kullanabilmek adına, çevresel ve sağlık maliyetleri göz ardı edilerek çalışmasına müsaade verilen mevcut tesislerin yanı sıra 2000’li yılların başlarından itibaren bir dizi kömürlü termik santral projesi yapılmaya çalışıldığını belirten Deniz Ataç, “Geldiğimiz noktada Türkiye’nin santral kurulu gücünün içinde kömürün payı %20 ve bu payın %9’unu ithal kömür oluşturuyor. 2020 Enerji Denge Tablosu’na göre ise enerji ithalatının toplam enerji arzı içindeki payı %78. Görüyoruz ki, fosil yakıtlara dayanan enerji politikası enerjide ihtiyacımız olan bağımsızlığı sağlayamadığı gibi ekolojik tahribata, çeşitli hastalıklara, erken ölümlere neden oluyor, iklim krizini daha da derinleştiriyor. Muğla, Kütahya ve Kahramanmaraş örneklerinde olduğu gibi köyler yok oluyor; insanlar yerlerinden, yurtlarından ediliyor. Havamız, suyumuz, toprağımız kirleniyor, canlılığımız azalıyor, temiz gıdaya erişim her geçen gün daha da imkansızlaşıyor” diye konuştu.
“Otuz yıldır bu topraklarda yaşam için personel bir Vakıf olmanın sorumluluğuyla, doğayla barışık, ekosistemle uyumlu, yerelin haklarını gözetecek şekilde yenilenebilir enerjiye geçiş yapmamız gerektiğini dile getiriyoruz” diyen Ataç, “Gezegenimizin geleceği için adil geçişi mümkün kılacak şekilde fosil yakıtların kullanımından vazgeçmemiz gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz. Başka bir enerji politikasının mümkün olduğunu biliyoruz. TEMA Vakfı olarak havamızı, suyumuzu, toprağımızı korumak için ‘Kaderimiz Kömürle Çizilmesin’ diyoruz” ifadelerini kullandı.
Yapılan ziyaretlere ilişkin konuşan TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, “Kömürlü termik santrallerin olduğu her şehirde karşılaşılan manzara ne yazık ki aynı. Kömür kokusu altında kalan hayalet bir kent, solunum yolu hastalıklarından muzdarip yurttaşlar, kanserden sevdiklerini kaybedenler, kuraklıktan ve tarımda verimliliğin düştüğünden şikayet eden çiftçiler. Bir başka tarafta ise, mevzuat gereği dahi sorumluluklarını yerine getirmeyen kömürlü termik santraller, insanları ve zeytin ağaçlarını yerinden eden kömür ocakları duruyor. Kömürlü termik santraller ve kömür madenciliği ne hava bırakıyor ne su ne de toprak” dedi.
[H3]”Fosil yakıtta ısrar, yaşamın yok edilmesidir”[/H3]
Türkiye’deki linyit rezervini kullanabilmek adına, çevresel ve sağlık maliyetleri göz ardı edilerek çalışmasına müsaade verilen mevcut tesislerin yanı sıra 2000’li yılların başlarından itibaren bir dizi kömürlü termik santral projesi yapılmaya çalışıldığını belirten Deniz Ataç, “Geldiğimiz noktada Türkiye’nin santral kurulu gücünün içinde kömürün payı %20 ve bu payın %9’unu ithal kömür oluşturuyor. 2020 Enerji Denge Tablosu’na göre ise enerji ithalatının toplam enerji arzı içindeki payı %78. Görüyoruz ki, fosil yakıtlara dayanan enerji politikası enerjide ihtiyacımız olan bağımsızlığı sağlayamadığı gibi ekolojik tahribata, çeşitli hastalıklara, erken ölümlere neden oluyor, iklim krizini daha da derinleştiriyor. Muğla, Kütahya ve Kahramanmaraş örneklerinde olduğu gibi köyler yok oluyor; insanlar yerlerinden, yurtlarından ediliyor. Havamız, suyumuz, toprağımız kirleniyor, canlılığımız azalıyor, temiz gıdaya erişim her geçen gün daha da imkansızlaşıyor” diye konuştu.
“Otuz yıldır bu topraklarda yaşam için personel bir Vakıf olmanın sorumluluğuyla, doğayla barışık, ekosistemle uyumlu, yerelin haklarını gözetecek şekilde yenilenebilir enerjiye geçiş yapmamız gerektiğini dile getiriyoruz” diyen Ataç, “Gezegenimizin geleceği için adil geçişi mümkün kılacak şekilde fosil yakıtların kullanımından vazgeçmemiz gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz. Başka bir enerji politikasının mümkün olduğunu biliyoruz. TEMA Vakfı olarak havamızı, suyumuzu, toprağımızı korumak için ‘Kaderimiz Kömürle Çizilmesin’ diyoruz” ifadelerini kullandı.