enky
Forum Üyesi
- Katılım
- 15 Mar 2022
- Mesajlar
- 2,800
- Puanları
- 1
Mazot, yem gibi maliyetlerdeki artış cep yakarken açıklanan süt fiyatı üreticiyi memnun etmedi. Tire Süt Kooperatifi Başkanı Osman Öztürk, yem, akaryakıt, ilaç, tohum ve veterinerlik hizmetleri gibi maliyetlerin aşırı derecede artışının süt üreticisini zor durumda bıraktığını belirterek, ”Süt ve et bu fiyatta kalırken girdilerin aşırı derecede artması çiftçimizi ve ülke üreticimizi büyük sıkıntıya soktu” dedi.
Tire Süt Kooperatifi Başkanı Osman Öztürk, açıklanan çiğ süt alım fiyatını değerlendirdi. Öztürk, şunları söyledi:
[H3]”Fiyat artırılmalı” [/H3]
“Şu anda çiftçimizin zorluklarına, girdilerin maliyetlerine bakarak, Ulusal Süt Konseyi’nin bu konuda yeniden açıklama yapması için bir gündem oluşturmamız gerekiyor. Yani Ulusal Süt Konseyi’nin verdiği 7,5 TL taban fiyat, sadece bölgesel olarak bazı eksikliklerle 7,3-7,4 liradan alınan yerlerde taban fiyatın 7,5 olmasını sağladı. Ama bunun yanında tabii bizim çiftçimizin bu girdi maliyetlerinin yüksekliği yüzünden bu fiyatın artması gerekiyor. Tabii bu fiyatı artırırken sanayiciyi de düşünmemiz gerekiyor. Sanayicinin de ürettiği ürünü raflara yansıtabilmesi, raflardaki ürünlerin yeterince alınabilmesi için o fiyatların da uygun olması gerekiyor. Bunun için Ulusal Süt Konseyi’nin açıklamış olduğu rakam tabii yetiştiriciyi ve bizleri kesinlikle memnun etmedi. Ama burada Ulusal Süt Konseyi’nin belli bir oranda artırıma gitmesi lazım.”
[H3]”Girdi maliyetleri çok yüksek”[/H3]
Süt üreticisinin girdi maliyetlerindeki aşırı artışa dikkat çeken Osman Öztürk, şöyle devam etti:
“Girdi maliyetlerinin zaten yüksek olması, bizim şu andaki süt üreticimizin en büyük handikabı. Özellikle bu yıl başından beri artan süt fiyatlarının yanında girdi maliyetleri de ileri derecede arttı. Üreticimiz bunu karşılamakta çok zorluk çekiyor. Şimdi süt ve et, üreticinin üretebildiği tek şey. Bunun karşılığında ‘süt et eşittir’ dediğimiz zaman, bunun yanında yem artı, akaryakıt artı, veteriner artı, ilaç artı, tohum artı… Yani buna birçok artı sayabiliriz. Bu artıların hepsi birlikte eşittir süt ve et diyoruz. Bir tarafta süt ve et bu fiyatta kalırken başka girdilerin aşırı derecede artması, bizim ülke çiftçimizi ve ülke üreticimizi büyük sıkıntıya soktu.”
[H3]”Prim desteği 1 TL olmalı”[/H3]
Öztürk, çiğ süt prim desteğinin de en az 1 TL olarak açıklanması gerektiğini belirterek şöyle konuştu:
“Burada esas görev devletimize düşüyor. Devlet, özellikle Tarım Bakanlığı, süt primlerini acilen açıklaması lazım. Ve bu primlerin en az 1 TL’den aşağı olmaması lazım. Bizim de bütün bakanlık yetkililerinden ve bakanımızdan isteğimiz, süt primlerinin en kısa sürede açıklanması. Süt primlerinin, 1 liranın altında olmamak şartıyla devletin desteklemesi lazım. Bunun da en güzel örneğini nasıl gördük? Üçüncü ayda, martta yapılan süt desteklemeleri. 1 liradan desteklendi ve bu desteği alan vatandaşlarımız o ay için kendilerine güzel bir gelir elde ettiler ve desteklerin farkına vardılar. Ama bu desteğimiz şimdiki gibi; temmuz, ağustos ayında olduğu gibi 20 kuruş olursa çiftçimiz bu girdi maliyetlerini karşılayamaz ve sıkıntımız giderek büyür.”
[H3]”Bu kadar hareketlilik bakanlık tarafından denetlenmeli”[/H3]
Girdi maliyetlerinin sıkı bir devlet denetimiyle kontrol altına alınabileceğini söyleyen Osman Öztürk, “Geçen hafta bin 700-bin 800 olan saman fiyatları, bu hafta 3 bin lira. Et fiyatları, bir hafta içerisinde 90’lardan 105’lere çıkıyor, yeniden 90’lara iniyor. Şimdi yeniden yükselişe geçiyor. Yani bir hafta içerisindeki bu kadar hareketliliğin bakanlığımız tarafından denetlenmesi lazım. Bu kuruluşlarda eğer haksız bir kazanç elde edildiği görülüyorsa bu haksız kazanç elde edenlere gerekli cezalar verilmesi lazım. Kontroller yapılması lazım. Gerekirse bir yıl, bu belgelerinin iptal edilmesi lazım. Yani kontrolün eksik olduğu bir yerde, fiyatların bu kadar artış gösterdiği bir yerde üreticimizin ihtiyaçlarını karşılaması mümkün değil” dedi.
[H3]”Çoğu kişi hayvanları kestirmek zorunda kalıyor”[/H3]
İzmir Tire’de aile olarak besicilik yapan Kerim Kaynaş ise “Şu anda biz, bu fiyatlardan memnun değiliz. Girdi maliyetleri çok yüksek. Emeğimizin karşılığını alamıyoruz. Alamayınca, içimizdeki heyecanımız gidiyor. Bizim mesleğimiz, dedemizden kaldı. Bu işletmeyi kurduk, yapacağız. En çok zorlayan, maliyet. Yem fiyatları çok yüksek. Süt fiyatları düşük. Elimizdeki malı ucuza almak istiyorlar. Elimiz kolumuz bağlı. Bu şartlarda üretim yapmak zorlaşıyor. Çoğu kişi zaten hayvanlarını kestirmek zorunda kalıyor. Bu şartlarda bakamayan çok. Silaj pahalı, saman pahalı. Her şey yüksek, yani maliyetlerimiz” dedi.
Tire Süt Kooperatifi Başkanı Osman Öztürk, açıklanan çiğ süt alım fiyatını değerlendirdi. Öztürk, şunları söyledi:
[H3]”Fiyat artırılmalı” [/H3]
“Şu anda çiftçimizin zorluklarına, girdilerin maliyetlerine bakarak, Ulusal Süt Konseyi’nin bu konuda yeniden açıklama yapması için bir gündem oluşturmamız gerekiyor. Yani Ulusal Süt Konseyi’nin verdiği 7,5 TL taban fiyat, sadece bölgesel olarak bazı eksikliklerle 7,3-7,4 liradan alınan yerlerde taban fiyatın 7,5 olmasını sağladı. Ama bunun yanında tabii bizim çiftçimizin bu girdi maliyetlerinin yüksekliği yüzünden bu fiyatın artması gerekiyor. Tabii bu fiyatı artırırken sanayiciyi de düşünmemiz gerekiyor. Sanayicinin de ürettiği ürünü raflara yansıtabilmesi, raflardaki ürünlerin yeterince alınabilmesi için o fiyatların da uygun olması gerekiyor. Bunun için Ulusal Süt Konseyi’nin açıklamış olduğu rakam tabii yetiştiriciyi ve bizleri kesinlikle memnun etmedi. Ama burada Ulusal Süt Konseyi’nin belli bir oranda artırıma gitmesi lazım.”
[H3]”Girdi maliyetleri çok yüksek”[/H3]
Süt üreticisinin girdi maliyetlerindeki aşırı artışa dikkat çeken Osman Öztürk, şöyle devam etti:
“Girdi maliyetlerinin zaten yüksek olması, bizim şu andaki süt üreticimizin en büyük handikabı. Özellikle bu yıl başından beri artan süt fiyatlarının yanında girdi maliyetleri de ileri derecede arttı. Üreticimiz bunu karşılamakta çok zorluk çekiyor. Şimdi süt ve et, üreticinin üretebildiği tek şey. Bunun karşılığında ‘süt et eşittir’ dediğimiz zaman, bunun yanında yem artı, akaryakıt artı, veteriner artı, ilaç artı, tohum artı… Yani buna birçok artı sayabiliriz. Bu artıların hepsi birlikte eşittir süt ve et diyoruz. Bir tarafta süt ve et bu fiyatta kalırken başka girdilerin aşırı derecede artması, bizim ülke çiftçimizi ve ülke üreticimizi büyük sıkıntıya soktu.”
[H3]”Prim desteği 1 TL olmalı”[/H3]
Öztürk, çiğ süt prim desteğinin de en az 1 TL olarak açıklanması gerektiğini belirterek şöyle konuştu:
“Burada esas görev devletimize düşüyor. Devlet, özellikle Tarım Bakanlığı, süt primlerini acilen açıklaması lazım. Ve bu primlerin en az 1 TL’den aşağı olmaması lazım. Bizim de bütün bakanlık yetkililerinden ve bakanımızdan isteğimiz, süt primlerinin en kısa sürede açıklanması. Süt primlerinin, 1 liranın altında olmamak şartıyla devletin desteklemesi lazım. Bunun da en güzel örneğini nasıl gördük? Üçüncü ayda, martta yapılan süt desteklemeleri. 1 liradan desteklendi ve bu desteği alan vatandaşlarımız o ay için kendilerine güzel bir gelir elde ettiler ve desteklerin farkına vardılar. Ama bu desteğimiz şimdiki gibi; temmuz, ağustos ayında olduğu gibi 20 kuruş olursa çiftçimiz bu girdi maliyetlerini karşılayamaz ve sıkıntımız giderek büyür.”
[H3]”Bu kadar hareketlilik bakanlık tarafından denetlenmeli”[/H3]
Girdi maliyetlerinin sıkı bir devlet denetimiyle kontrol altına alınabileceğini söyleyen Osman Öztürk, “Geçen hafta bin 700-bin 800 olan saman fiyatları, bu hafta 3 bin lira. Et fiyatları, bir hafta içerisinde 90’lardan 105’lere çıkıyor, yeniden 90’lara iniyor. Şimdi yeniden yükselişe geçiyor. Yani bir hafta içerisindeki bu kadar hareketliliğin bakanlığımız tarafından denetlenmesi lazım. Bu kuruluşlarda eğer haksız bir kazanç elde edildiği görülüyorsa bu haksız kazanç elde edenlere gerekli cezalar verilmesi lazım. Kontroller yapılması lazım. Gerekirse bir yıl, bu belgelerinin iptal edilmesi lazım. Yani kontrolün eksik olduğu bir yerde, fiyatların bu kadar artış gösterdiği bir yerde üreticimizin ihtiyaçlarını karşılaması mümkün değil” dedi.
[H3]”Çoğu kişi hayvanları kestirmek zorunda kalıyor”[/H3]
İzmir Tire’de aile olarak besicilik yapan Kerim Kaynaş ise “Şu anda biz, bu fiyatlardan memnun değiliz. Girdi maliyetleri çok yüksek. Emeğimizin karşılığını alamıyoruz. Alamayınca, içimizdeki heyecanımız gidiyor. Bizim mesleğimiz, dedemizden kaldı. Bu işletmeyi kurduk, yapacağız. En çok zorlayan, maliyet. Yem fiyatları çok yüksek. Süt fiyatları düşük. Elimizdeki malı ucuza almak istiyorlar. Elimiz kolumuz bağlı. Bu şartlarda üretim yapmak zorlaşıyor. Çoğu kişi zaten hayvanlarını kestirmek zorunda kalıyor. Bu şartlarda bakamayan çok. Silaj pahalı, saman pahalı. Her şey yüksek, yani maliyetlerimiz” dedi.