Big
Forum Üyesi
- Katılım
- 18 Eki 2022
- Mesajlar
- 1,811
- Puanları
- 0
Bakanımız Sn. Süleyman Soylu, OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) bünyesinde hizmet veren Mali Eylem Görev Gücü'nün (FATF), kara para aklandığı ve terörizmin finansmanının engellenmesinde eksikler olduğu iddiasıyla, daha sıkı izlenme yapılması için Türkiye'yi 'gri listeye' almasına da tepki gösterdi.
Bizi gri listeye alıyorlar da peki ya terörü destekleyen Amerika? Bu dünyanın en büyük tiyatrosudur. Bu sene Hakkari'de 12 terör örgütü mensubu teslim oldu. Terörle mücadeleyi hukuk ve demokrasi içinde gerçekleştirmemiş olsaydık bugünler hayaldi.
Bakanımız Sn. Soylu: "Eksiğimiz Osman Kavala’yı, Demirtaş’ı Serbest Bırakmamak” Bakanımız Sn. Süleyman Soylu, Türkiye'nin OECD'ye bağlı Mali Eylem Görev Gücü (FATF) tarafından gri listeye alınmasına sert tepki göstererek, 'Bir eksiğimiz vardı. Osman Kavala'yı serbest bırakmadık, Demirtaş'ı serbest bırakmadık, PKK ve FETÖ ile mücadelede kimseden talimat almadık. Onların PKK, PYD'sine Suriye'de fırsat tanımadık, eksiğimiz bu' dedi.
Bu açıklamaların tarihi 25.10.2021, Türkiye’nin gri listeye alınma tarihi de 21.10.2021. Soylu o dönemde Türkiye’nin gri listeye alınmasının bir tiyatro olduğunu söylüyor açıklamalarında, doğrusu yanlışı bölümüne girmiyorum. Aradan geçen yaklaşık 3 yıllık bir süre var. O arada Sayın Soylu görevini Haziran 2023 itibarı ile Sayın Ali Yerlikaya’ya devretti. Yerlikaya ise muhalefetin dahi desteklediği ve kamuoyunun tamamında da olumlu bir imaj yaratan kendi döneminin İstanbul Valisi Ali Yerlikaya’ya devretti.
Ali Yerlikaya göreve gelişinin ardından muhalefet tarafından dahi olumlu bulunan hamleler yaptı. Kamuoyunda gri listeye girişimiz ile ilgili olduğuna inanılan bir çok organize örgütle ilgili yaptığı hamleler ciddi destek gördü.
Soylu’nun Bakanken aldığı desteğin verilmesini sağlayan asıl mesele ise Devleti hep 18 yaşında şeklinde tanımlayan terörle mücadele meselesindeki tavrı idi. Ama hafızalarımızda kalan ve özellikle bazı kesimler tarafından olduğundan da abartılı şekilde işlenen bazı legalliği tartışılan olaylar da bu sürecin bir parçası haline gelmişti. Hemen öncesinde yaşanan FETÖ terör örgütü tarafından organize edilen bazı davranış biçimleri Soylu’nun davranışlarının sorgulanmasını zorlaştırdı. Çünkü FETÖ nün devlette ve yargıda gösterdiği davranış kalıplarına karşılık verirken kuralsız bir mücadelenin yapılabilmesine de alan açılmıştı.
Bu da aslında FETÖ’nün ülkeye verdiği en büyük zararlardan biri idi çünkü onlar devletin altını oyarken doğal olarak kuralsız davranmışlardı. Onlarla mücadelenin de bazı kuralları esnetme hakkı vermesi normal karşılanmalı idi.
İşte yaşanan bu ortamın avantajlarını kuralsızlık şeklinde kullanan bazı çevreler kendilerini Soylu ile yan yana göstermek konusunda hiç zorluk çekmediler. Dahası Soylu da bu konuda gerektiği gibi bir tavır ortaya koymadı ve biz kendimizi bir şekilde ikinci kez gri listede bulduk.
Elbette bu o zaman da sıkça dile getirildiği gibi bir komplo da olabilirdi. : OECD’ye bağlı Mali Eylem Görev Gücü (FATF), ülkemizi bir daha bu listeye alarak hizaya getirmek istemiş olabilirdi. Ama kesin olan bu işin asıl tarafının ekonomi bakanlığının değil içişleri bakanlığının meselesi olduğu idi.
Her ne olmuşsa olmuş ve OECD bizi o listeye almış ve bu bizim itibarımız açısından oldukça sıkıntılı bir durum oluşturmuştu. O zamanlarda bunu bir komplo olarak nitelendiren tek kişi de elbette Soylu değildi. Ama bugün bu listeden çıkışımızla ilgili kutlama mesajını yayınlayan kişinin aslında neden Sayın Yerlikaya değil de Sayın Mehmet Şimşek olduğunun nasıl bir açıklamasının olduğunu kendi adıma ben henüz anlamadım mesela. Dahası iktidarın içinden ve iktidara yakın isimlerin bu aralar sıkça serbest bırakılması ile ilgili fikir beyan ettikleri Kavala ve Demirtaş’ın o gün de Sayın Solu’nun açıklamalarında neden yer aldığını da tam olarak anlamadım.
Ben bu olayın sonunda girerken sesiniz çıkmıyor da çıkarken neden kutluyorsunuz bölümünde değilim. Benim asıl merak ettiğim girmemize sebep olan konularla çıkmamızı sağlayan sebepler arasındaki farkı oluşturan şeylerin tam olarak ne olduğu. Dahası bu bahsedilen sorunların Sayın Şimşek’in yetki alanındaki konular olup olmadığı.
Şeytanın avukatlığından hazzetmiyorum ama buradan bakınca bu gri liste meselesindeki demokratikleşme taleplerinin bizim tarafımızdan da aynı hevesle istenip istenmediği konusunda tereddütler var gibi. Bu tereddütlerin oluşmasına sebep olan süreç ortada, mutlu olmamız gereken böyle bir sürecin sonunda bile acaba ne kaybediyoruz diye şüpheler duymak ne kötü. Yargının kararlarında şüphe duymamıza neden olan bir iklimin ardından kutlamaları İçişleri ya da Adalet Bakanı başlatsa sanki daha şık olurdu bence yani.
Terörü Destekleyen Amerika
Bizi gri listeye alıyorlar da peki ya terörü destekleyen Amerika? Bu dünyanın en büyük tiyatrosudur. Bu sene Hakkari'de 12 terör örgütü mensubu teslim oldu. Terörle mücadeleyi hukuk ve demokrasi içinde gerçekleştirmemiş olsaydık bugünler hayaldi.
Bakanımız Sn. Soylu: "Eksiğimiz Osman Kavala’yı, Demirtaş’ı Serbest Bırakmamak” Bakanımız Sn. Süleyman Soylu, Türkiye'nin OECD'ye bağlı Mali Eylem Görev Gücü (FATF) tarafından gri listeye alınmasına sert tepki göstererek, 'Bir eksiğimiz vardı. Osman Kavala'yı serbest bırakmadık, Demirtaş'ı serbest bırakmadık, PKK ve FETÖ ile mücadelede kimseden talimat almadık. Onların PKK, PYD'sine Suriye'de fırsat tanımadık, eksiğimiz bu' dedi.
Bu açıklamaların tarihi 25.10.2021, Türkiye’nin gri listeye alınma tarihi de 21.10.2021. Soylu o dönemde Türkiye’nin gri listeye alınmasının bir tiyatro olduğunu söylüyor açıklamalarında, doğrusu yanlışı bölümüne girmiyorum. Aradan geçen yaklaşık 3 yıllık bir süre var. O arada Sayın Soylu görevini Haziran 2023 itibarı ile Sayın Ali Yerlikaya’ya devretti. Yerlikaya ise muhalefetin dahi desteklediği ve kamuoyunun tamamında da olumlu bir imaj yaratan kendi döneminin İstanbul Valisi Ali Yerlikaya’ya devretti.
Ali Yerlikaya göreve gelişinin ardından muhalefet tarafından dahi olumlu bulunan hamleler yaptı. Kamuoyunda gri listeye girişimiz ile ilgili olduğuna inanılan bir çok organize örgütle ilgili yaptığı hamleler ciddi destek gördü.
Soylu’nun Bakanken aldığı desteğin verilmesini sağlayan asıl mesele ise Devleti hep 18 yaşında şeklinde tanımlayan terörle mücadele meselesindeki tavrı idi. Ama hafızalarımızda kalan ve özellikle bazı kesimler tarafından olduğundan da abartılı şekilde işlenen bazı legalliği tartışılan olaylar da bu sürecin bir parçası haline gelmişti. Hemen öncesinde yaşanan FETÖ terör örgütü tarafından organize edilen bazı davranış biçimleri Soylu’nun davranışlarının sorgulanmasını zorlaştırdı. Çünkü FETÖ nün devlette ve yargıda gösterdiği davranış kalıplarına karşılık verirken kuralsız bir mücadelenin yapılabilmesine de alan açılmıştı.
Bu da aslında FETÖ’nün ülkeye verdiği en büyük zararlardan biri idi çünkü onlar devletin altını oyarken doğal olarak kuralsız davranmışlardı. Onlarla mücadelenin de bazı kuralları esnetme hakkı vermesi normal karşılanmalı idi.
İşte yaşanan bu ortamın avantajlarını kuralsızlık şeklinde kullanan bazı çevreler kendilerini Soylu ile yan yana göstermek konusunda hiç zorluk çekmediler. Dahası Soylu da bu konuda gerektiği gibi bir tavır ortaya koymadı ve biz kendimizi bir şekilde ikinci kez gri listede bulduk.
Elbette bu o zaman da sıkça dile getirildiği gibi bir komplo da olabilirdi. : OECD’ye bağlı Mali Eylem Görev Gücü (FATF), ülkemizi bir daha bu listeye alarak hizaya getirmek istemiş olabilirdi. Ama kesin olan bu işin asıl tarafının ekonomi bakanlığının değil içişleri bakanlığının meselesi olduğu idi.
Her ne olmuşsa olmuş ve OECD bizi o listeye almış ve bu bizim itibarımız açısından oldukça sıkıntılı bir durum oluşturmuştu. O zamanlarda bunu bir komplo olarak nitelendiren tek kişi de elbette Soylu değildi. Ama bugün bu listeden çıkışımızla ilgili kutlama mesajını yayınlayan kişinin aslında neden Sayın Yerlikaya değil de Sayın Mehmet Şimşek olduğunun nasıl bir açıklamasının olduğunu kendi adıma ben henüz anlamadım mesela. Dahası iktidarın içinden ve iktidara yakın isimlerin bu aralar sıkça serbest bırakılması ile ilgili fikir beyan ettikleri Kavala ve Demirtaş’ın o gün de Sayın Solu’nun açıklamalarında neden yer aldığını da tam olarak anlamadım.
Ben bu olayın sonunda girerken sesiniz çıkmıyor da çıkarken neden kutluyorsunuz bölümünde değilim. Benim asıl merak ettiğim girmemize sebep olan konularla çıkmamızı sağlayan sebepler arasındaki farkı oluşturan şeylerin tam olarak ne olduğu. Dahası bu bahsedilen sorunların Sayın Şimşek’in yetki alanındaki konular olup olmadığı.
Şeytanın avukatlığından hazzetmiyorum ama buradan bakınca bu gri liste meselesindeki demokratikleşme taleplerinin bizim tarafımızdan da aynı hevesle istenip istenmediği konusunda tereddütler var gibi. Bu tereddütlerin oluşmasına sebep olan süreç ortada, mutlu olmamız gereken böyle bir sürecin sonunda bile acaba ne kaybediyoruz diye şüpheler duymak ne kötü. Yargının kararlarında şüphe duymamıza neden olan bir iklimin ardından kutlamaları İçişleri ya da Adalet Bakanı başlatsa sanki daha şık olurdu bence yani.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.