Webmaster Destek Forumu

Yarınların için bir şey yapmazsan, ölene dek Alarm kurmaya mahkumsun !
İletişim
  • Webmaster forumu olarak, web geliştirme ve dijital pazarlama gibi konularda bilgi paylaşımı yapabileceğiniz webmaster sitesi ve freelancer forumu kategorilerimizle size en iyi deneyimi sunuyoruz! katılım ve kullanım tamamen Ücretsizdir!

Zühal yıldızının çocukları

Big

Forum Üyesi
Katılım
18 Eki 2022
Mesajlar
1,811
Puanları
0
Şiddetin öncü kolu olan morlar eflatunların önüne geçmeye çalışıyor, yıldız tozuna bürünmüş lacivertler, karanlık pembelerin üstüne üstüne gidiyordu. Yedinci gökte fırtınalar kopuyordu. Gökyüzünün efendileri çığlık çığlığa emirler yağdırıyordu. Gökler çatırdıyordu.

Karanlık zamanların büyük üstadı Kral Kronos “Yukarı Göğün Padişahı” olarak, insanlık tarihinin başladığını ilan ediyordu.

Vakit, “evvel zaman içinde” vaktiydi. Zaman hem sıfırı gösteriyor, hem de sonsuzluğa akrep ve yelkovan uzatıyordu.

Günlerden “Dürri meknun”du. Yani o zamana kadar arşıalanın derinliklerinde saklanmış olan kara sedef parıltılı incilerin, yeryüzüne gönderilmesi günüydü.

İnsanoğlunun sonradan Satürn de diyeceği “Feleki Zühal”, yedi gökten ilkinin padişahı olarak arza indiriliyordu.

Sonradan kaybedilecek bir masumiyet ve bolluk çağı başlıyordu.


İnsanlar seviniyor, “Satürnalya” bayramları düzenliyordu…

Nedir, onlar seviniyordu ama, içlerinde bu çağın çarçabuk sona ereceği hissine kapılanlar da vardı.

Bu yüzden herkes gülüp eğlenirken, onlar yüzleri asık, gamlı gamlı dolaşıyordu.

Onlara karasevdalı, malihülyalı denildi.

Onlar Satürn’ün, yani Zühal yıldızının çocuklarıydılar.

Onlar dünyaya kapkara bir hüzün camının arkasından bakıyorlardı.

Onlar “melankolik”tiler…

Çok eski adıyladır


Adam nereye baksa “o kadın”ı görüyordu. Alışmıştı artık buna. Gece yatakta sol yanına dönüyor ve aslında olmayan o kadına sarılıp uyuyordu. Sabah tıraş olurken gelip sırtını okşayan o kadınla konuşuyordu.

İşten eve dönerken köşedeki çiçekçiye uğrayıp, o kadının çok sevdiği kan kırmızı güllerden alıyordu.

Ben onu Cibali’deki balıkçı meyhanesinde gördüğümde, adam duvardaki çatlak aynaya bakıp o kadınla konuşuyordu. “Kimi sevsem sensin” diyordu.

Adam ikide bir elini başına götürüp, olmayan bir şeyi sökmek ister gibi yapıyordu. Sonra da bana dönüp, “Adı mıh gibi aklımda, sökmeye çabalıyorum” diye mırıldanıyordu.

Kadın onu çoktan bırakmış ve kendine yeni bir hayat kurmuştu.

Adam bunu biliyordu. Nedir, kadını kor bir alevle sevmeyi yine de sürdürüyordu.

Adam kadını kapkara bir sevdayla sevmeye devam ediyor, ne olduğunu kendisinin de bilmediği bir umudu ısrarla gönlünde gezdirip duruyordu. “Umudum biterse düşerim ki, Himalaya uçurumları kaç para” diyordu.

Fırsat bulup da ona aşkını söylediğinde ise kadın, “senin bu sevgine marazi aşk derler” diye cevap veriyordu.

Adam bunu da biliyordu. Yüreğinde gezdirdiği aşkın olağan olmadığını, hastalıklı bir yanının, marazi bir boyutunun bulunduğunu da elbette fark ediyordu. Ama elinde değildi. Çünkü o bir kara sevdalıydı.

O bir melankolikti...

Yazıcıoğlu Ahmet’in anlattıkları


Aşkın karanlık yüzünden bahsediyorum. Marazi aşktan, kara sevdadan, malihülyadan bahsediyorum. Karşılıksız, imkansız sevgilerin ateşinde cayır cayır yananlardan bahsediyorum.

Ruh bilimcilere göre, melankoli, karasevda bir hastalık. Onlar, “her melankoli bir karasevda vakasıdır” diyorlar.

Gelibolulu Yazıcıoğlu Ahmet de on beşinci yüzyılda yazdığı ansiklopedide, Satürn ya da Zühal’in, yedi gökten birincisinin padişahı olduğunu, Adem’in ve dolayısıyla insanlığın bu zamanda dünyada ortaya çıktığını yazıyor.

Melankoliklere “Zühal’in çocukları” adını veren psikologlara göre, bu kişiler “tarihsel karamsarlığa düşmüş” kişiler. Geleceği parlak görmüyorlar, ama yine de hayata olan onulmaz sevdaları yüzünden, eninde sonunda geleceğine inandıkları bir “yeniden doğuş” bayramını da her zaman yüreklerinde yaşatıyorlar.

Melankoli, Yunanca “Melankholia” sözcüğünden geliyor ve bu kelimenin tam Türkçesi, “kara safra”.

Bizim Yazıcıoğlu Ahmet de insan vücudunun kan, balgam, safra ve sevdadan oluştuğunu söylüyor.
Bu durumda kara sevda, insan vücudundaki sevda unsurunun çoğalması ve sonunda bir “kara safra” halini almasından ortaya çıkıyor...

Bir “hayatı zorlaştırma” ustası

Bilimsel tanımlamalara göre melankolikler, bütün tutarsız görünüşlerine rağmen, hayat üzerinde yoğunlaşmalarını sağlayabilen kişilere karşı çok derin bir vefa ve sevgi bağı ile bağlanıyorlar.

Zamanın neresinde olduklarını kestiremedikleri için de, bu yoğunlaşmayı uzun yıllar önce bile yaşasalar, yeniden sürdürebiliyorlar. Ruh bilimciler, “eğer onunla böyle bir derinleşme yaşadıysanız ve sonra ondan uzaklaştıysanız, yıllar sonra karşılaştığınızda onu yine aynı yerde bulursunuz, o sizi içinde yaşatmıştır” diyorlar.

Melankolik kişi bir “hayatı zorlaştırma” ustası. Bir “çelişkiler insanı”.

Melankolik kişi, kara sevda çekiyor. Zihni sürçmüş. Mantığı tersyüz olmuş.

Yüzüne bütün kapılar kapanmış. Çıkılamayan yıldızlar, gidilemeyen iklimler arasında yapayalnız kalmış.

Kör kuyularda sevdadan delirmiş. Aklında fikrinde takılamayan telli duvaklar, verilemeyen mendiller.

Melankoli işte bu marazi aşkların ve insanların öyküsü dostlar...


 

Webmaster Forumları

Webmaster forumu arayanlar için en doğru adreslerden biri olan sitemiz, geniş içerik yelpazesiyle webmaster dünyasına dair her türlü ihtiyacınıza cevap vermektedir. Xenforo destek hizmetlerimizden faydalanabilir, ücretsiz scriptler ve ücretsiz backlink olanaklarından yararlanabilirsiniz. Sitemiz ayrıca, SEO çalışmaları yapmak isteyenler için en kapsamlı SEO forumları arasında yer almaktadır.

Webmaster Forumu

Sitemizde makale satışı, link değişimi, web site tanıtımı gibi işlemleri güvenle gerçekleştirebilirsiniz. Özellikle tanıtım yazısı ile sitenizin görünürlüğünü artırabilir, geniş kitlelere ulaşabilirsiniz. Ayrıca, sosyal medya uzmanlarına yönelik özel bir sosyal medya forumu ile dijital dünyada fark yaratmak isteyen herkesin buluşma noktasıyız.

Katılım sağlamak ve bilgi paylaşımında bulunmak için türkçe webmaster forumları arasında en iyisi olan platformumuzda siz de yerinizi alın!

Üst