Halen, Almanların en büyük derdi pahalılık ve enflasyon. Ağustos 2022 itibariyle enflasyon oranı %7,9. Türkiye`de ise TUİK verilerine göre %80. Bu rakamlar devletin resmi kurumlarının verileri. Gerçekte enflasyonun her iki ülkede de daha yüksek olduğunu tahmin edebiliriz. Daha doğrusu günlük yaşamdan da biliyoruz bunu. Hadi diyelim, enflasyon verilen rakamların iki misli. Bu durumda Alman yurttaşlar daha çok korkuyor enflasyondan ve pahalılıktan. Çünkü yaklaşık 70 yıldır alışmışlar tek haneli enflasyona. Türkiye`de ise halk antremanlı bu durumlara...
+++
Çok değil, daha bir yıl önce Almanların en çok rahatsız oldukları, korktukları konular şöyle sıralanıyordu:
Corona ve Corona tebdirleri,
Göç ve göç politikaları,
Ukrayna`ya destek,
Çocuk eğitimi,
Dilde cinsiyetlerin adaletli yansıtılması,
Çevre koruma önlemleri,
Ötenazi,
Otobanlarda hız sınırlandır(ıl)ması,
Aynı cinsiyetten olan insanların evliliği,
Kiliseler,
Kürtaj...
===
Ağustos 2022 itibariyle, Almanlar en çok şu konularda endişe duyuyorlar:
Pahalılık ve enflasyon.
Ukrayna savaşı,
Dünya ve Avrupa`daki güvenlik sorunu,
Enerji alanındaki süreklilik/güven durumu,
Isınma giderlerini ödeyememe endişesi,
Suç işleme ve kaba kuvvet kullanmanın artması,
Yeni bir mülteci akınından duyulan endişe,
Corona Pandemisi...
Neymiş efendim? Esas sorun tencere tava imiş...
+++
Almanya`da işsizlik oranı %5,6. Bu rakam bazı eyaletlerde daha da düşük. Her çalışanın işsiz kalınca, çalıştığı süreye göre işsizlik parası alması garanti. İsteyen işsizlerin yeni bir meslek öğrenmek istemeleri dusumunda kurs paraları İş ve İşçi Bulma Kurumu tarafından ödeniyor. Geliri olmayan ya da geliri düşük olan yurttaşların ve yabancıların kira yardımı ve yakacak yardımı alma hakları var. Ayrıca, senede iki defa, yazlık ve kışlık olmak üzere giyecek yardımı alma hakları baki. Ailelerin aldıkları çocuk parası yeni yükseltildi. Tüm eksikliklere rağmen sosyal devlet kimseyi aç açık, evsiz barksız bırakmıyor.
Bütün bunlara rağmen, Almanlar en çok pahalılık ve enflasyondan endişe duyuyor. Peki, Türkiye`de yaşayanlar en çok neden endişe duyuyorlar?
Ve de 6 eylül 2022 tarihinde Leipzig kentinde
+++
Almanyanın halen iki büyük sıkıntısı var: Birincisi, üretim için yeteri kadar gerekli hammadde bulamamak. İkincisi de ihraç etmek üzere üretilecek sanayi ve teknoloji ürünlerini üretmek için gerekli olan kalifiye eleman bulamamak.
Türkiye`de açık bir işyeri için yüzlerce kişi başvuru yapıyor, Almanya`da ise sanayi ve ticaret dünyası döne döne kalifiye eleman arıyor... İşyerleri, meslek öğrenmeleri için döne döne genç insanları arıyor. İspanya`dan ve Latin Amerika`dan gençleri teşvik ederek getirip Almanya`da meslek öğrenmeleri ve akabinde burada çalışmaları için planlar yapılıyor...
Son olarak, ABD`ndekine benzer bir sistem geliştireceklerini açıkladı Çalışma Bakanı: Fırsat Kartı. Buna göre 35 yaşının altında, meslek sahibi, 3 yıl meslek deneyimi olan ve dil bilen veya Almanca öğrenmeye hazır insanların Almanya`ya gelip çalışmalarının önü açılacak. Nihai hedef 5 yıl, duruma göre 3 yıl sonra Alman vatandaşlığını elde etmek. Oldukça çekici değil mi? Daha önce de Mavi Kart ile kalifiye elaman açığını kapatmayı denediler. Ama, olmadı... Neden acaba? Bunun iki sebebi var: birincisi Almanya`daki özellikle de kamu kurumlarındaki gizli ırkçılık. İkincisi de İngilizce. İngilizce bilen kalifiye elamanlar ABD`ni, Kanada`yı, Avusturalya`yı ve İngiltere`yi tercih ediyorlar. Yurt dışında yüksek öğrenim görmüş olanların hemen hemen hepsi İngilizce biliyor. Almanca bilen devede kulak bile değil...
+++
Anlayacağınız Almanya`nın derdi büyük... Dünya`da en çok altını olan 3ncü ülke olmasına rağmen ve Dünya`da en çok milyarderin Almanya`da olmasına rağmen ve de ihracat şampiyonluğuna rağmen Almanya`nın derdi büyük.
Almanya`da her yıl, her elli kişiden birisi 1 milyon Avro mirasa konuyor. Totalda yaklaşık 400 milyar Avro miras devrediliyor yılda. 2015 ile 2024 arasında 3 trilyon Avro miras devredileceği tahmin ediliyor.
Şunu da belirtelim hemen: Toplumun alt tabakaları ya borç bırakıyor çocuklarına ya da en fazla 75 000 Avro miras.
Yukarda sıraladığım endişeleri bu tabakalar duyuyor. Almanya`daki toplam varlığın %27sine sahip olan %1lik nüfus değil.
Finanskapitalin derdi ise kalifiye işgücü ve hammadde.
İyi ki Türkiye`nin böylesi dertleri yok. Bu durumda, ``Almanya Türkiye`yi kıskanıyor!`` diyenler haksız mı?
+++
Çok değil, daha bir yıl önce Almanların en çok rahatsız oldukları, korktukları konular şöyle sıralanıyordu:
Corona ve Corona tebdirleri,
Göç ve göç politikaları,
Ukrayna`ya destek,
Çocuk eğitimi,
Dilde cinsiyetlerin adaletli yansıtılması,
Çevre koruma önlemleri,
Ötenazi,
Otobanlarda hız sınırlandır(ıl)ması,
Aynı cinsiyetten olan insanların evliliği,
Kiliseler,
Kürtaj...
===
Ağustos 2022 itibariyle, Almanlar en çok şu konularda endişe duyuyorlar:
Pahalılık ve enflasyon.
Ukrayna savaşı,
Dünya ve Avrupa`daki güvenlik sorunu,
Enerji alanındaki süreklilik/güven durumu,
Isınma giderlerini ödeyememe endişesi,
Suç işleme ve kaba kuvvet kullanmanın artması,
Yeni bir mülteci akınından duyulan endişe,
Corona Pandemisi...
Neymiş efendim? Esas sorun tencere tava imiş...
+++
Almanya`da işsizlik oranı %5,6. Bu rakam bazı eyaletlerde daha da düşük. Her çalışanın işsiz kalınca, çalıştığı süreye göre işsizlik parası alması garanti. İsteyen işsizlerin yeni bir meslek öğrenmek istemeleri dusumunda kurs paraları İş ve İşçi Bulma Kurumu tarafından ödeniyor. Geliri olmayan ya da geliri düşük olan yurttaşların ve yabancıların kira yardımı ve yakacak yardımı alma hakları var. Ayrıca, senede iki defa, yazlık ve kışlık olmak üzere giyecek yardımı alma hakları baki. Ailelerin aldıkları çocuk parası yeni yükseltildi. Tüm eksikliklere rağmen sosyal devlet kimseyi aç açık, evsiz barksız bırakmıyor.
Bütün bunlara rağmen, Almanlar en çok pahalılık ve enflasyondan endişe duyuyor. Peki, Türkiye`de yaşayanlar en çok neden endişe duyuyorlar?
Ve de 6 eylül 2022 tarihinde Leipzig kentinde
Pahalılığı ve[/B] [B]Enflasyonu Protesto Mitingi
başlatıldı. Her hafta düzenli olarak yapılacağı yazılıp çiziliyor.+++
Almanyanın halen iki büyük sıkıntısı var: Birincisi, üretim için yeteri kadar gerekli hammadde bulamamak. İkincisi de ihraç etmek üzere üretilecek sanayi ve teknoloji ürünlerini üretmek için gerekli olan kalifiye eleman bulamamak.
Türkiye`de açık bir işyeri için yüzlerce kişi başvuru yapıyor, Almanya`da ise sanayi ve ticaret dünyası döne döne kalifiye eleman arıyor... İşyerleri, meslek öğrenmeleri için döne döne genç insanları arıyor. İspanya`dan ve Latin Amerika`dan gençleri teşvik ederek getirip Almanya`da meslek öğrenmeleri ve akabinde burada çalışmaları için planlar yapılıyor...
Son olarak, ABD`ndekine benzer bir sistem geliştireceklerini açıkladı Çalışma Bakanı: Fırsat Kartı. Buna göre 35 yaşının altında, meslek sahibi, 3 yıl meslek deneyimi olan ve dil bilen veya Almanca öğrenmeye hazır insanların Almanya`ya gelip çalışmalarının önü açılacak. Nihai hedef 5 yıl, duruma göre 3 yıl sonra Alman vatandaşlığını elde etmek. Oldukça çekici değil mi? Daha önce de Mavi Kart ile kalifiye elaman açığını kapatmayı denediler. Ama, olmadı... Neden acaba? Bunun iki sebebi var: birincisi Almanya`daki özellikle de kamu kurumlarındaki gizli ırkçılık. İkincisi de İngilizce. İngilizce bilen kalifiye elamanlar ABD`ni, Kanada`yı, Avusturalya`yı ve İngiltere`yi tercih ediyorlar. Yurt dışında yüksek öğrenim görmüş olanların hemen hemen hepsi İngilizce biliyor. Almanca bilen devede kulak bile değil...
+++
Anlayacağınız Almanya`nın derdi büyük... Dünya`da en çok altını olan 3ncü ülke olmasına rağmen ve Dünya`da en çok milyarderin Almanya`da olmasına rağmen ve de ihracat şampiyonluğuna rağmen Almanya`nın derdi büyük.
Almanya`da her yıl, her elli kişiden birisi 1 milyon Avro mirasa konuyor. Totalda yaklaşık 400 milyar Avro miras devrediliyor yılda. 2015 ile 2024 arasında 3 trilyon Avro miras devredileceği tahmin ediliyor.
Şunu da belirtelim hemen: Toplumun alt tabakaları ya borç bırakıyor çocuklarına ya da en fazla 75 000 Avro miras.
Yukarda sıraladığım endişeleri bu tabakalar duyuyor. Almanya`daki toplam varlığın %27sine sahip olan %1lik nüfus değil.
Finanskapitalin derdi ise kalifiye işgücü ve hammadde.
İyi ki Türkiye`nin böylesi dertleri yok. Bu durumda, ``Almanya Türkiye`yi kıskanıyor!`` diyenler haksız mı?