Na
Forum Üyesi
- Katılım
- 18 Eki 2022
- Mesajlar
- 12,368
- Puanları
- 1
Muhalif analiz/ İnanç Uysal
"Hatırlatmak isteriz ki bizler 1980 darbesinde kapatılmış, mallarına el konmuş, yöneticileri yargılanmış, gençleri işkence görmüş ama iradesini asla teslim etmemiş, her darbeden, saldırıdan küllerinden yeniden doğarak yükselen Cumhuriyet Halk Partisinin evlatlarıyız. Bizler, bu iktidar döneminde suikast girişimlerine, linçlere, saldırılara uğramış ancak yılmamış, teslim olmamış, boyun eğmemiş; dirayetle, basiretle Millet İttifakının mimarı olmuş, demokrasi cephesini genişletmiş, Altılı Masada büyük bir Türkiye İttifakı kurmuş Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde seçilmiş Belediye Başkanlarıyız"
Bu cümleler CHP'li 11 Belediye Başkanı tarafından Konya'da yapılan açıklamadan. Elbette açıklama bu kadar değil, çok daha uzun. Ağırlıkla da İmamoğlu davası üzerinden iktidara yönelik eleştirilerden oluşuyor.
Ancak ben iktidar yanlısı bir gazeteci olsam açıklamanın gerisini görmezden gelir ve sadece yukarıya aldığım bölüm üzerinden değerlendirme yapmayı tercih ederdim. Malzeme sıkıntısı da çekmezdim açıkçası.
Bu cümleleri okuyan 12 Eylül yaşamış 6'lı masanın bir sağ tarafı da vardı ve bu masa özellikle de İYİ Partililer ve CHP'liler 40 yıl önceki bu sağ ve sol taraf olma durumunu almışlardı.
İçlerinde Mansur Yavaş gibi Belediye başkanları tarafından neden 12 Eylül'e vurgu yapma ihtiyacı duyuldu ben anlam veremedim. Ama Cumhur ittifakı tarafı muhakkak bir anlam verecektir.
Üzerine yapılan bu açıklamada Belediye Başkanları Millet ittifakının adayı olarak seçildikleri şeklindeki durumu da biraz fazla eş geçmiş görünüyorlar ki bu da epeyce mevzu olacaktır.
Netice de isimleri Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda da geçen Başkanların, Kılıçdaroğlu'nun adaylığı konusunda zımni de olsa bir desteği şeklindeki bu bildiri Millet İttifakının diğer bileşenini bu kadar dışlanmadan da yapılabilirdi.
Ancak bu açıklama "iç işlerimize karışmayın" söyleminin devamı niteliğinde olsun istenmiş belli ki ama bence bazı kırıklıklar doğurabileceği de ortada.
Oysa açıklamada ki Kılıçdaroğlu'na verilen zımni destek zaten bu 'iç işlerimiz' meselesini çözmek için yeterli olurdu sanki.
Ben yukarıdaki bölümü okuyunca arkadaki ipin biraz fazla çekiştirildiğini düşündüm açıkçası.
"Hatırlatmak isteriz ki bizler 1980 darbesinde kapatılmış, mallarına el konmuş, yöneticileri yargılanmış, gençleri işkence görmüş ama iradesini asla teslim etmemiş, her darbeden, saldırıdan küllerinden yeniden doğarak yükselen Cumhuriyet Halk Partisinin evlatlarıyız. Bizler, bu iktidar döneminde suikast girişimlerine, linçlere, saldırılara uğramış ancak yılmamış, teslim olmamış, boyun eğmemiş; dirayetle, basiretle Millet İttifakının mimarı olmuş, demokrasi cephesini genişletmiş, Altılı Masada büyük bir Türkiye İttifakı kurmuş Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde seçilmiş Belediye Başkanlarıyız"
Bu cümleler CHP'li 11 Belediye Başkanı tarafından Konya'da yapılan açıklamadan. Elbette açıklama bu kadar değil, çok daha uzun. Ağırlıkla da İmamoğlu davası üzerinden iktidara yönelik eleştirilerden oluşuyor.
Ancak ben iktidar yanlısı bir gazeteci olsam açıklamanın gerisini görmezden gelir ve sadece yukarıya aldığım bölüm üzerinden değerlendirme yapmayı tercih ederdim. Malzeme sıkıntısı da çekmezdim açıkçası.
Bu cümleleri okuyan 12 Eylül yaşamış 6'lı masanın bir sağ tarafı da vardı ve bu masa özellikle de İYİ Partililer ve CHP'liler 40 yıl önceki bu sağ ve sol taraf olma durumunu almışlardı.
İçlerinde Mansur Yavaş gibi Belediye başkanları tarafından neden 12 Eylül'e vurgu yapma ihtiyacı duyuldu ben anlam veremedim. Ama Cumhur ittifakı tarafı muhakkak bir anlam verecektir.
Üzerine yapılan bu açıklamada Belediye Başkanları Millet ittifakının adayı olarak seçildikleri şeklindeki durumu da biraz fazla eş geçmiş görünüyorlar ki bu da epeyce mevzu olacaktır.
Netice de isimleri Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda da geçen Başkanların, Kılıçdaroğlu'nun adaylığı konusunda zımni de olsa bir desteği şeklindeki bu bildiri Millet İttifakının diğer bileşenini bu kadar dışlanmadan da yapılabilirdi.
Ancak bu açıklama "iç işlerimize karışmayın" söyleminin devamı niteliğinde olsun istenmiş belli ki ama bence bazı kırıklıklar doğurabileceği de ortada.
Oysa açıklamada ki Kılıçdaroğlu'na verilen zımni destek zaten bu 'iç işlerimiz' meselesini çözmek için yeterli olurdu sanki.
Ben yukarıdaki bölümü okuyunca arkadaki ipin biraz fazla çekiştirildiğini düşündüm açıkçası.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
