Sosyal konut projesi nereden baksanız bir can suyu olması bakımından doğrudur diye başlayabiliriz söze, ama işte o nereden baksanız bölümü biraz sıkıntılı. Herkes başka bir yerinden bakıyor ve farklı şeyler görüyor gibi, bu arada bu yazınının yazıldığı saatlerde başvuru sayısı 4 milyonu bulmak üzereydi. Kurada çıkacak kişi sayısı ise 250 bin hala bildiğim kadarıyla. Yani şimdilik 3 milyondan fazla başvuru sahibi kura sonucunda sosyal konut projesine başvurma şartlarını sağlamasına rağmen bu imkandan yararlanamayacak. Dahası sayının başvuru tarihine kadar 5 milyona yaklaşması bekleniyor.
Proje aslında bize birçok şey söylüyor, mesela bundan çok kısa bir süre önce 6 milyona yakın dar gelirli vatandaşın 2bin liraya kadar olan icralık borçları silinmişti. Ama şimdi 4 milyondan fazla dar gelirli vatandaşımız kura için 500 lira yatırıp, ayda da 3 bin lira civarı bir kira ödemeyi göze alıyor. Demek ki bu vatandaşlarımız aynı kişiler olamaz. Bu durumda en az 10 milyon dar gelirli vatandaşımız var ve bunların sayısı çoluk çocuk yaklaşık 30 milyon nüfusa tekabül ediyor.
Eğer bunlar aynı kişilerse 2000 liraya kadar olan borçlarını ödeyemezken nasıl olacak da 3000 lira civarı taksit ödeyecekler. Dahası bir de peşinat verecekler. Dar gelirli tanımlamasının yeniden yapılmasında fayda var o bakımdan.
Şimdiden bu dar gelirlerin kuraya katılmak için ödedikleri para 2 milyar lirayı da geçmiş durumda zaten. Bu da kamuoyunda konu olmaya devam ediyor. Kura çekimlerinin tarihi henüz belli değil. 2023’ü dahi bulabileceği söyleniyor.
Kura çekimlerinin ardından konutların tamamlanması için de 2 yıl gibi bir süre ön görülüyor. Yani kirada oturduğunu varsaydığımız dar gelirliler 2 yıl boyunca hem kira hem de konut taksiti ödeyebilecek durumda insanlar demektir.
Bu arada kuraya katılabilmek için gereken hane halkı gelirinin net 16 bin liradan fazla olmaması gerekiyor. Yani bir haneye 3 asgari ücret seviyesinde para girdiğinde iktidar tarafından o aile hala dar gelirli olarak kabul ediliyor. O zaman mesela hanede tek asgari ücret varsa o kişi ne olarak tanımlanıyor. Zaten tanımlanması da gerekmiyor çünkü bu ve benzeri projelerin muhatabı onlar değiller. Ama 3 asgari ücret seviyesindeki hane halkı gelirinin dar gelirli tanımına dahil edilmesi önemli bir kabul elbette.
Bir de bu kuraların sonucunda doğacak olan hayal kırıklıkları bölümü var tabi. Oluşan güvensizlik havası ile bu hayal kırıklıkları birleşince nasıl bir sonucun doğacağını da göreceğiz.
Özellikle sosyal medya da bugün ödenecek taksitlerin enflasyonla birlikte artması ve evin maliyetinin 7-8 katına çıkacağına dair çok fazla eleştiri var. Ancak bugün ilan edilen fiyatlarla bir ev almak neredeyse imkansız. Muadil evlerin kredi kullanarak alınması durumda ise maliyet çok daha yukarılara çıkıyor. O bakımdan bu eleştirileri bir tarafa bırakarak. Projenin en azından 250 bin kişi için bir fırsat olarak göründüğünü kabul etmek gerekir.
Peki çözüm bu mudur? Ya da bu neyin ne kadar çözümüdür göreceğiz.
Proje aslında bize birçok şey söylüyor, mesela bundan çok kısa bir süre önce 6 milyona yakın dar gelirli vatandaşın 2bin liraya kadar olan icralık borçları silinmişti. Ama şimdi 4 milyondan fazla dar gelirli vatandaşımız kura için 500 lira yatırıp, ayda da 3 bin lira civarı bir kira ödemeyi göze alıyor. Demek ki bu vatandaşlarımız aynı kişiler olamaz. Bu durumda en az 10 milyon dar gelirli vatandaşımız var ve bunların sayısı çoluk çocuk yaklaşık 30 milyon nüfusa tekabül ediyor.
Eğer bunlar aynı kişilerse 2000 liraya kadar olan borçlarını ödeyemezken nasıl olacak da 3000 lira civarı taksit ödeyecekler. Dahası bir de peşinat verecekler. Dar gelirli tanımlamasının yeniden yapılmasında fayda var o bakımdan.
Şimdiden bu dar gelirlerin kuraya katılmak için ödedikleri para 2 milyar lirayı da geçmiş durumda zaten. Bu da kamuoyunda konu olmaya devam ediyor. Kura çekimlerinin tarihi henüz belli değil. 2023’ü dahi bulabileceği söyleniyor.
Kura çekimlerinin ardından konutların tamamlanması için de 2 yıl gibi bir süre ön görülüyor. Yani kirada oturduğunu varsaydığımız dar gelirliler 2 yıl boyunca hem kira hem de konut taksiti ödeyebilecek durumda insanlar demektir.
Bu arada kuraya katılabilmek için gereken hane halkı gelirinin net 16 bin liradan fazla olmaması gerekiyor. Yani bir haneye 3 asgari ücret seviyesinde para girdiğinde iktidar tarafından o aile hala dar gelirli olarak kabul ediliyor. O zaman mesela hanede tek asgari ücret varsa o kişi ne olarak tanımlanıyor. Zaten tanımlanması da gerekmiyor çünkü bu ve benzeri projelerin muhatabı onlar değiller. Ama 3 asgari ücret seviyesindeki hane halkı gelirinin dar gelirli tanımına dahil edilmesi önemli bir kabul elbette.
Bir de bu kuraların sonucunda doğacak olan hayal kırıklıkları bölümü var tabi. Oluşan güvensizlik havası ile bu hayal kırıklıkları birleşince nasıl bir sonucun doğacağını da göreceğiz.
Özellikle sosyal medya da bugün ödenecek taksitlerin enflasyonla birlikte artması ve evin maliyetinin 7-8 katına çıkacağına dair çok fazla eleştiri var. Ancak bugün ilan edilen fiyatlarla bir ev almak neredeyse imkansız. Muadil evlerin kredi kullanarak alınması durumda ise maliyet çok daha yukarılara çıkıyor. O bakımdan bu eleştirileri bir tarafa bırakarak. Projenin en azından 250 bin kişi için bir fırsat olarak göründüğünü kabul etmek gerekir.
Peki çözüm bu mudur? Ya da bu neyin ne kadar çözümüdür göreceğiz.